Bölüm-28

2K 81 9
                                        

ZÜMRA

Dağ evine geldiğimiz de takım elbiseli adam beni takip edip evin içine girdiğimden emin olduktan sonra arabaya binip gitmişti. İçerisi sıcacıktı. Yeni kırılmış odunlar ve bir saat falan önce yanan şömine tabi bunu nerden mi biliyorum bilmiyorum sallıyorum çünkü evin içi tertemiz kokuyordu belliki Atahan ben gelmezden önce evin temizliğini eksik olan ne varsa yaptırmıştı. Ev öyle çok büyük değildi sanırım yukarı çıkıp baksam nolurdu ki yani bence bir sorun olmazdı hem sonuçta sadece göz atmış olucam evet evet aynen öyle yapmış olucam. Merakıma yenilerek merdivenlerden en üst kata çıktığım da üç oda vardı birine girdiğim de çalışma odasının olduğunu gördüm. Atahan'ın hemen geleceğini tahmin ettiğimden girmeden kapıyı kapatıp diğer kapıyı açtığımda yatak odasının olduğunu gördüm odanın kapısından içeri girmek için adım attığım da "napıyorum ben ya! Banane onun odasından sende Zümra ne meraklı çıktın!" Geri çekilip odadan çıkıp kapısını kapattım. Öbür odanın kapının kolunu indirdim ama açılmadı. Kilitliydi ne var ki bu odada acaba böyle kilitliydi. Aşağıdan kapı kapanma sesini duyunca koşarak merdivenden inmeye başladım. Atahan salona geçmiş etrafa bakıyordu. "Zümra!" Diye seslenince merdivenlerden inerek "burdayım!" dediğimde kafasını hafif yukarı kaldırdı. Merdivenden inip yanına gittiğimde kaslarını çatarak "senin yukarıda ne işin var?" Ne işi olucak canım merakına yenilip odaları karıştırdı. Sus be! "Lavabo arıyorum da bulamadım" dedim yalan söyleyerek Allah'ım sen affet bu kulunu amin. "Lavabo bu katta merdivenlerden yukarı çıkmazdan önce sağ tarafında kalıyor." Dedi merdivenleri bastırarak. "Anladım. Ben o zaman bir lavaboya gideyim" dedim yanından geçerek Atahan arkamdan "git git " dedi. Bu bana gülüyor muydu? Arkamı döndüğümde şöminenin yanına gittiğini gördüm. Saçmalama Zümra iyice paranoyak oldun. Tekrar önüme dönüp lavaboya girip kapısını kapatır kapatmaz derin bir nefes verdim. "Salak Zümra! Anladı işte odalara baktığımı salak değil ya bu adam" kendi kendime sokrandığım yerde elimi yıkayıp kuruladım. Her şeyi anlatıcam ama nasıl anlatıcam kalpten gitmem inşallah çünkü Atahan en ince ayrıntısına kadar her şeyi sorucağından adım kadar eminim. Lavabodan çıkıp salona geçtiğim de Atahan şömineye odun atıyordu ve üstelik ağzında sigara vardı! Tamam bizim evli olduğumuz dönemlerde içiyordu ama sonradan bırakmıştı. Belliki tekrar başlamış iyi de ben sigara kokusundan nefret ederim en iyisi yanına gitmeyip burda beklemek sigarasını bitirdiğinde giderim nasıl olsa demeye kalmadan kafasını bana çevirdi. sigarasını hemen şöminenin içine atıp doğruldu. "Hala sigara kokusundan nefret ediyosun" dedi tebessüm ederek kafamı olumlu anlamda sallayıp krem rengi koltuğun üzerine oturdum. "Evet sende sigarayı bırakmıştın!" dedim. Oda karşımdaki koltuğa oturdu. "Aslında bırakmadım bıraktığımı zannediyordum meğer ben bağımlısı olmuşum" dedi gözlerimin içine bakarak. Aslında altında yatan imayı anlamıştım ama anlamamazlığa vurarak kafamı anladım anlamında salladım. Gerçekten tekrar biz olabilir miydik? İşte bu konu biraz tartışmaya değer bir konuydu. Atahan ayağa kalktığında noldu der gibi baktım "çay yada kahve hangisi?" Diye sordu. "Kahve" dedim. Mutfağa gidip kahve makinesine iki kaşık türk kahvesi koyup makineyi çalıştırdı. Off çok gergindim ve giderek geriliyordum. Bütün yaşadıklarımın hepsini nasıl anlatıcaktım ki ben! En zoru da oğlumuzu kaybettiğimizi nasıl söylerdim! Söylemezdim ki ona bu yükü yükleyemezdim. Ömrü boyunca kendini suçlamakdan vazgeçmezdi. Atahan elinde tepsiyle yanıma gelip kahve suyu koyup aynı yerine oturdu. Derin bir nefes alıp "evet Zümra hadi başla bir yerden" dedi gözlerimin içine bakarak bir gün bu hale geleceğimiz aklımın ucundan geçmezdi. "Nerden? Beni... Beni kovduğun andan itibaren mi başlayayım?" Dedim güçlükle. Yanacaktık kül olucaktık ikimizde ama en çok o yanacaktı. Diyecek tek bir kelimesi bile yoktu sadece kafasını aşağı yukarı kafif bir şekilde salladı. "Peki. Sen beni kovduktan sonra dünyam başıma yıkılmıştı. Gidicek bir yerim yoktu yolda öylece yürürken önüme birden araba çıktı ve arabanın içinden de Levent" dedim buruk bir gülümsemeyle Atahan ara ara kafasını öne eğiyordu ama ben gözlerinin içine derinliklerine bakıyordum. Bu cesareti nerden buldum bilmiyordum hatta bura gelirken bile nasıl yüzüne bakarak anlatırım düşüncesindeydim. Neydi bu şimdi nefret mi? Kin mi yoksa gözlerinde ki acıyı mı görmek mi istiyordum? " Sonra Levent beni sorgusuz evine götürdü odasına girip ağlayarak diğer güne kadar uyumuşum. Levent bana hiçbir şekilde soru sormuyordu benim anlatmamı bekliyordu anlattımda iki gün sonra ama ismini vermedim çünkü anlattığım anda delirmişti. O an ki düşünceyle Korktum gelip sana zarar vermesinde en fazla yanına gelip yumruk yerdin" dediğim de gözlerini bana değdirip yamuk bir gülüş sergiledi. "Bir ay sonra hamile olduğumu öğrendim. Bir gün Levent'le yemek yedikten sonra ayağı kalktığım an bayılmışım. Gözlerimi açtığımda hastanedeydim. Doktor bana hamilesin dediğinde başta inanmadım. senin de öğrenmeye hakkın vardı daha sonra bir şirkette çalıştığını duydum. Öğrendiğimin diğer sabahına şirketin önüne geldiğimiz de " gözümden beklemeye hazır bir damla düştü. Elimin tersiyle silip devam ettim. " Özel bir araçta Beliz ile gülerek iniyodunuz daha sonra Beliz senin dudağından öpüp tekrar araca bindi. O an ne hissettim biliyor musun?" Gözlerini kaçırmıyordu artık "ne?" Diye sordu korkarak  "aldatılmak! Hani sen benim yüzüme bakarak bana nasıl ihanet nasıl edersin diye bağıra bağıra yüzüme söylemiştin ya işte ben o gün gerçek ihanet nasıl olunurmuş o gün öğrendim" dedim  gözlerine dik dik bakarak ama gözlerini kaçırıyordu benim fark etmiyeceğimi düşünse bile gözünden yaş gelmişti. Hemen eliyle silip yüzünü bana çevirdi "bilmediğin şeyler var! Ben bunu yapmaya mecburdum." Kafamı iki yana sallayıp kahvemden iki yudum aldım. "Umrumda bile değilsin her neyse ondan sonra da kendi kendime sözler verdim seni kalbimden silmeye çocuğumu göstermemeye başardım da tek bir şeyi başaramadım seni sonsuza kadar hayatımdan silemedim. Her neyse ben Allah'ın her günü başka bir acıyı yaşadım Ve hiçbiri birbirinin aynısı değildi! Her gün ölmek istedim kendimden nefret ettim ve her defasında Levent beni bu yoldan döndürdü. Eğer Levent olmasaydı belki Ela yaşamıycaktı!" Dedim gözlerimden yaşlar süzülerek Atahan kaşlarını çatarak "s-sen birden fazla intihar girişiminde bulundun değil mi? Zümra nasıl yaparsın nasıl kendi canına kıymaya kalkarsın aklım almıyor!" Birden ayağa kalkıp ellerini başının arasına alıp"deliricem Allah'ım deliricem!" Diyordu kendi kendine ayağa kalkıp önüne geçtim"delirme! Delirince geçmiyor. Ben denedim hiç geçmiyor üstüne daha çok ekleniyor" dedim derinliklere bakarak ağlıyordu. Arkamı dönüp tekrar koltuğa oturdum. " Bir akşam Levent'in iş yemeği vardı ama benden dolayı gitmiyordu o zamanlar düşük tehlikem vardı. Ne yapıp edip Levent'i ikna edip iş yemeğine gönderdim. Ara ara sancılarım olmaya başlamıştı ama umursamadım o an Bir süre sonra kanlar aktığını fark ettim. Telefonum mutfakta olduğu için zorlanarak ora gittim ve levent'i arar aramaz açtı. Zaten Levent geldiğinde ben baygındım. Gözlerimi hastanede açtım ve açar açmaz elim karnıma gitti! O an aklıma ilk gelen şey bebeğim olmuştu. Sağ sağlim doğmuştu." içimden bebeklerim demek gelmişti ama diyemedim. Erkek olanı kaybettigimi söylersem her şey daha kötü olurdu. Hiçbir şey söylemiyordu sadece gözlerime bakıyordu "bu kadar mı?" Devamını merak ediyordu peki ona da tamam "beş yıl sonra kaza geçirdim felçli kaldım fizik tedavi kısa süre de ayağa kalktım. Tamam mı? Öğrendin her şeyi başın göğe erdi mi?" Dedim. "Hangi hastanede doğum yaptın?" Cidden mi o kadar şeyden sonra tek sorucağı soru bu muydu? " Özel bir hastanede" yine neyin peşindeydi artık düşünme yetimi kaybetmiştim. "Beliz ile" derin bir nefes alıp sözünü kestim." Bu senin hayatın beni ilgilendirmez! Emin ol içimde ufacık bile merak duygusu yok!" Dedim ayağa kalkarak "sildin yani her şeyi?" Emin olmak istiyordu. " Öyle olması gerekiyordu" gerekmiyordu. "Beni annemin yanına bırakır mısın konuşulacak bir şey kalmadı." Dediğimde tamam anlamında kafasını salladı. Evden çıkıp arabaya bindik ne olucaktı bundan sonraki hayatımızda? Peki ben kaldırabilecek güce sahip miydim? Araba durduğunda Atahan "burası?" Dedi kaşlarını çatarak bende "annemin evi işte" dedim. Neden şaşırmıştı ki anlamadım. "Sedef teyze senin annen mi?" Dedi şaşırarak bana dönüp baktı. "Evet de lütfen soru sorma anlatacak halim yok zaten" dedim. Kafasını tamam anlamında salladı. Kapıyı açtım ineceğim sıra"affetmezsin beni demi?" Dediğinde kafamı iki yana sallayarak"yapamam! Kendime, çektiğim onca acılara ihanet etmiş olurum" deyip arabadan indim. Bahçeye doğru ilerlerken kafamı çevirdiğim de Atahan'ın gittiğini gördüm.
Bahçeye girdiğim de Ela koşarak yanıma geldi. "Anne!" Bende kollarımı açtım"annem!" Dedim sarılarak işte bütün yaşanmışlıkları unutturmuştu meleğim

ZÜMRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin