Bölüm-27

1.9K 71 7
                                    

Safiş bana sen delirmişsin der gibi bakıyordu. "Ne! Yok artık saçmalama gidip napıcaz biz orda?" Dediği sıra valizimi çıkardım. Safişe dönüp"ne saçmalama hem senin de seminerin var iki gün erken gitmekten zarar gelmez hem de" safiş düşündüğüm şeyi anlamış"hem de Atahan'ı engelleyeceksin demi?" Dedi. Bende ona şirince gülümseyip kafamı olumlu anlamda salladım. Safiş derin nefes alıp "Zümra bırak öğrensin! Sen bir şeyler sakladıkça Atahan daha çok üstüne düşüyor fark etmiyor musun? Sen ne kadar çabalasan da boş anla artık bırak öğrensin ne yaşadıklarını gerçekler er yada geç ortaya çıkacak zaten" dedi. Haklıydı eninde sonunda öğrenecektir. Ama bunu benden öğrenmeli gözlerinin içine bakarak anlatmam lazım! Çektiğim acıları anlatırken onun gözlerine bakarak anlatmak istiyordum. Benim çektiğim acıları anlasın hissetsin istiyordum! Peki ya anlattıktan sonrası ne olacaktı? Safişe dönüp"haklısın. Gidip kendim anlatıcam Atahan'a hem de her şeyi!" Safiş gülümseyerek"işte bu kızım ya anlat her şeyi ne olucaksa olsun artık" ama yinede içime sinmeyen şeyler vardı ya hadi hayırlısı. Tam odadan çıkacakken geri döndü noldu diye ona kafa salladım. "Şey gitmişken Ela'nın doğum gününü orda kutlayalım mı? Hem annen de sevinir." Aslında iyi bir fikirdi. Hem bana da iyi gelirdi. Safiş'e tebessüm ederek "çok iyi olur hem bize de iyi gelir." Dedim. "Safiş şeyi de çağırsana" kaşını çatarak kimi der baktı. "Şu geçen sana gül gönderen çocuğu"der demez kapının yanında ki terliği eline alıp bana fırlattı. Ağzımdan çığlık kopsa da bana değmeden yatağımın başlığına çarpmıştı. Ben ona gülerek bakarken safiş odadan sabır dileyerek çıktı. Hemen dolabımdan bir kaç giyisi alıp valizime yerleştirdim. Valizimi hallettikten sonra Ela'mın odasına girdim. Her zamanki gibi Ela boyama yapıyordu. Boyama yapmayı çok seviyordu küçüklükten beri kalemlere ilgisi vardı. Ela'nın yanına gidip saçlarının arasına öpücük kondurup diz çöktüm. "Napıyosun bitanem?" Eliyle yaptığı boyamayı gösterdi. "Napim Annecim boyama yapıyorum. Sen napıyosun?" Dedi şirince Allah'ım böyle yaptığı zaman yiyesim geliyordu. Eriyordum resmen! "Bende Trabzon'a gideriz diye valizimi hazırladım ve dedim ki Ela'm da benimle gelir diye düşündüm" ellerini şaplak yaparak "oleey annanemin yanına gidiyoruz! Yaşasın!" Deyip sandalyeden hızla kalkıp boyamalarını toplamaya başladı. Ben ise şaşkınlıkla Ela'mı izliyordum. Gitmek istemeyeceğini düşünüyordum. Çünkü Trabzon lafını açtığım da onu bırakacağımı düşünüyordu hep ama bu sefer pek heyecanlı duruyordu. "Annecim hadi ne duruyorsun öyle! Daha boyamalarımı topluyacaz valizimi hazırlıycaz hadi ama durma öyle!" Deyip beni çekiştirmeye başladı. Gülerek kafamı iki yana salladım. "Emredersiniz hanım efendi! Almak istediğiniz bir şey var mı?" Elini çenesine koyup"MMM. Bebeğimi yanıma alırsam bir de kıyafetlerimi alırsan tamamdır." Dedi. Burnunu hafif sıkıp "deli seni" dedim gülerek. "Annemin kızıyım" dedi sırıtarak gerçekten de öylesin. Annem hep bana Ela senin küçüklüğün derdi. Ela'nın valizini çıkartıp kıyafetlerini ve özel istek olan boyamalarını ve bebeğini koydum. "Bu da tamamdır." Deyip Kafamı yastığı olan tarafa çevirdiğim de yastığının altında beyaz bir kağıt gördüm. Kaşlarımı çattıp yastığın yanına gidip beyaz kağıdı aldığım da daha doğrusu fotoğraf olduğunu fark ettim. Fotoğraf çevirdiğimde Atahan'ın resmini gördüm. Bu kız böyle fotoğrafları nerden buluyordu! Üstelik benim verdiğim fotoğraf bile değildi! Uçurum kenarında çekilmiş bir fotoğrafdı. Acaba Ela bunu nerden bulmuştu? "Anne! Hadi geç kalıyoruz!" Ela'nın bağırmasını duyduktan sonra resmi arka cebime atıp valizi elime alıp odadan çıktığım da safişle Ela ayakkabılarını giyiyorlardı. Aklıma birden bilet almadığım aklıma gelince "Durun bir dakika ben bilet almadım! Siz nereye böyle hemen?" Dedim bir elime belime atarak safiş ayakkabısını giyip doğruldu. "Tatlım biraz daha dur sen uçak bir buçuk saat sonra kalkacakmış ve ben biletleri aldım. Senin unutucağını tahmin etmiştim zaten! Hadi hadi geç kalıcaz yetişmemiz gereken bir yer var." Deyip valizini alıp kapıdan çıktı. Ben ise donmuş bir şekilde Safiş'i izliyordum. "Pes! Gerçekten hızına yetişilmez senin. Sen ne ara valizini hazırladın da bilet bakıp satın aldın?" Dedim. Kapıdan kafasını uzatıp"ee bu hayatta hızlı olmaz lazım senin gibi olsam kırk yerde rezil olmuştum. Hadi Zümra ya geç kalıcaz!" Üstüne birde kızıp gitmişti. Ela'ya baktığımda bize gülerek bakıyordu. "Sen neye gülüyosun küçük hanım?" Elini ağzına kapatarak kahkaha attı. "Anneciğim az önceki halini sende görseydin sen de gülerdin valla safiş'in hızına kimse yetişemezmiş onu anladım ben" dedi gülerek. Haklıydı. Ben gülüp hemen kendimi toparladım"hadi küçük hanım çok güldün sen. Sen aşağı in bende valizleri alıp geliyorum şimdi Safiş'den yine azar yemeyelim" kafasını tamam anlamında sallayıp aşağı inmeye başladı. Bende valizleri alıp kapının önüne koyup kapıyı kapattım daha sonra kilitleyip anahtarı çantamın içine attım. Şimdi bu iki valizi aşağı indirmek kalmıştı. bismillah çekerek valizleri dikkatli bir şekilde aşağı indirmeyi başardığımda şükür çekip arabanın yanına gittim Safiş kendi valizini koyduktan sonra benimki ile Ela'nın valizini de koyduktan sonra arabaya bindik. Safiş sürücü koltuğuna oturdu bende yanına oturdum. Kafamı arka koltuğa çevirdiğim de Ela emniyet kemerini takmış oturuyordu.
"Eveet. Trabzon yolculuğumuz başlasın yalnız baştan söyleyeyim uçak da cam kenarına kendime ayırtım. Sonradan ben oturucam ben demek yok!" Diye uyarısını da yapmış bulundu. Gülerek Safiş'e döndüm "çocuk gibisin gerçekten oldu olacak birde onun kavgasını da yap tam olsun!" Dedim. "Valla ben uyarımı yapayım da" dedi arabayı çalıştırdığı yerde. Kafamı camdan tarafa çevirip dışarıyı izlemeye başladım. İçimde tarifsiz bir korku vardı. Ben bunca zaman öğrenmesin diye çabalarken şimdi ise kendi ayağımla ona tüm gerçekleri anlatmaya gidiyorum..

ZÜMRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin