Bölüm-17

2.8K 83 2
                                        

SAFİŞ

Asansörden inip kantine girdiğimde Engin kendine içecek alıyordu. Bende kendime kahve almak için arkasına geçtim.

"Sade bir Türk kahvesi alabilir miyim?" Diye Engin adama söyledi.

Kısa bir süre sonra adam Engin'e kahvesini vermişti. Engin arkasını dönünce beni gördü. Kaşlarını çatarak "sen Zümra'yla yemek yemeyecek miydin?" Dedi.

Omuzlarımı silkerek "canım istemedi. Zaten çok da aç değildim."

Engin anladım der gibi kafasını sallayıp kahvesinden bir yudum alır almaz suratını eşkitti. Kantinci adama dönüp "abi ben sade istemiştim. Sen bana orta şekerli vermişsin!" Dedi.

"Kusura bakma birader dalgınlığıma gelmiş. Ver sen bana ben sana yenisini yapayım" dedi.

Engin kahveyi vericeken "aslında bende orta şekerli Türk kahvesi alıcaktım"dedim.

Engin bana dönüp "ama ben bundan içtim." Dedi. Bende kahveyi elinden alıp "bir yudumdan bir şey olmaz" deyip cüzdanımdan parayı çıkartıp adama uzattım. "Beyfendinin kahvesini ben aldım. Buyrun buda ücreti" deyip adam parayı verip kantinden dışarı çıkıp ilerdeki çimenlere oturdum. Gözlerimi kapatıp içime havayı çektim. Bir günde bu kadar aksiyon benim için çok fazlaydı. Yanımda birinin oturduğunu hissettiğimde gözlerimi açıp Kafamı yan tarafa çevirdiğim de Engin bana baktığını gördüm.

"Bir daha böyle bir şey yapma!" Dedi sert sesiyle

Kaşlarımı çatarak "neyi?" Dedim.

"Kahvenin ücretinden bahsediyorum. Senden böyle bir şey isteyen olmadı."

"Bende zaten kendi kahvemin ücretini ödemiş oldum. Yani senin kahveni değil!"

Kafasını hafif sağa sola sallayarak kahvesinden bir yudum aldı. "Hep böyle misindir?"Dedi gök yüzüne bakarak

"Nasıl?"

Kafasını çevirince gözleri beni buldu. İçimde tuhaf bir his oluştu.

"Dik başlı ,hırçın , sert bazen de etrafına neşe saçan"

Nasıl ya bunları bir görüşte nasıl anlamıştı ki?

"Bütün bunları şu üç dört saatte mi anladın?"

"NT " dedi sadece kafamı yani der gibi salladım. "Orası beni ilgilendirir." Dedi. Hasbama bak ya!

" Napalım benimde karekterim böyle! Beğenmiyorsan küçük oğluna olmazsın olur biter Amcacım" dedim.

Engin gözlerini büyüterek "Amca? Ufak at da civcivler yesin nerem amcaya benziyor benim?" dedi.

" taş çatlasın otuz üç otuz dört yaşındasındır sen?" Dedim alay ederek.

"28 yaşındayım" dedi. Gözlerimin içine bakarak

"Sen hiç gülmez misin? Hep böyle ciddi mi durursun?" Dedim içimdeki merak duygusuyla

" Nadir anlarda diyelim" dedi.

"Kesin bebekliğin de somurtkandır senin. Var ya evlat olsan kesin sevilmezsindir. kesin annen de böyle bir somurtkan bir çocuğu olduğu için üzülmüştür.Bak şimdi üzüldüm annene" dedim ne dediğimi sonradan fark edince ağzımı konuşmak için açtım ama

Engin vücudu kasılmıştı bir an "emin ol annem için en son üzülecek insan bile değilsin! Çünkü o şuan onu kimsenin üzemiyeceği bir yerde" deyince sanki kafamdan kaynar sular döküldü.

"Be-ben çok özür dilerim. Bir an ağzımdan öyle çıkıverdi." Dedim gerilerek

"Biliyorum. Bir dahakine kurucağın cümlelere dikkat et!" Dedi sert sesiyle

ZÜMRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin