Bu üç gün gözümde büyüdü resmen her saat her dakika kendi kendime yemek yedi mi? Napıyor? Nasıldır şimdi? Demekten, düşünmekten bıkmadım. Arada safiş beni dışarı çıkarıyordu. Yemek yiyip eve geliyorduk. Gece olduğunda Ela'mın yatağına yatıp kafamı yastığına koydum . Mis gibi kokuyordu yastığı, dışardan nasıl duruyordum bilmiyorum ama içerden içim içimi yiyordu.
Sabah uyandığımda saat 06:15 geçiyordu. En azından cumartesi pazara göre baya erken uyandım. Bugün Ela'yı getirecekti Atahan. Hemen kalkıp banyoya gidip duşumu aldım. Dolabın önüne gidip bordo renkli olan triko elbisemi giydim. Makyaj yapmayı sevmediğim için fazla önemsemedim sadece bir likit bir de rimel sürdüm. Saçlarımı da hemen düzleştirip odadan çıktım. Mutfağa gidip hemen kahvaltı hazırlamaya başladım.
"Sabah sabah doping mi yaptın kızım ya kendine ne bu ses?" Safiş mutfak kapısına yaşlanmış gözlerini ovalıyordu.
"Kahvaltı hazırladım. Gel hadi otur da ye!" Dedim gülerek.
Safiş gözlerini kısarak bana bakıyordu."sen erken kalkıp kahvaltı mı hazırladın?" E tabi kız da haklı senin kahvaltı hazırlaman sayılı olduğu için
"Size de bir şey yapmaya gelmiyor ha!" Dedim kızgın ses tonuyla. Safiş şaşkın bir şekilde bir bana bir de kahvaltı masasına bakıyordu.
"Ne bilim sen asla uykundan ödün vermezsin ya"
"Hadi hadi çok konuşma zaten işe geç kalıcam." Kahvaltı masasına oturup yemeye başladık. Ben düşüncelere dalarken safiş sıkıntıyla elindekileri masaya bıraktı.
"Zümra şu mutluluk oyununa son mu versen artık? Bak ben seni gayet iyi tanıyorum. Ela gittiğinden beri doğru düzgün yemek yemedin! Daha çok içine kapandın. Bak eğer böyle devam edersen eski haline dönüceksin diye korkuyorum."
Bende elimdekileri masaya bırakıp " mutluluk oyunu oynadığım yok sadece aklım Ela da"
"Peki öyle olsun" telefonu açıp saate baktı. "Hadi artık kalkalım. Senide şirkete bırakim"
"Yok ben kendim giderim. Hem sen de yolunu uzatıyorsun benim için"
"Nolucak ya sanki sırtımda mı taşıyorum."
"Ya bende kendime araba alsam iyi olucak sanki ne dersin?"
"Aslında alsan iyi olur bir tane çünkü araba bende olduğu zaman sana gerek oluyor."
"Haklısın" deyip hemen etrafı toparlayıp evden çıktık. Safiş beni şirkete bırakıp hastaneye gitti. Şirkete girdiğimde bir çok kişi baş selamı vermişti bende aynı şekilde onlara karşılık verdim. Odama gitmezden önce Levent'in odasına girdim. Neşeli bir şekilde "Günaydın Levent bey" dedim.
O da yeni gelmiş olmalı ki ceketini çıkarıyordu." Günaydın Zümra hanım" göz kırparak "hayırdır?"
"Ne hayırdır?"
"Sen normalde şirkete gelir gelmez direk kendi odana geçersin. Onun için sordum"
"Ne bilim girip bir bakım dedim. Bugün şirkette misin?"
"Evet. Bugün yoğunluk yok, sen erken çıkacaksan çıkabilirsin sen"
"Yok onun için sormadım. Erken çıkacaksan bize geçelim diyecektim."
"Çok isterdim ama gelemem çünkü gece doğru düzgün uyumadım."
"Neden?"
"Bilmem uyku tutmadı fazla"
"Tamam o zaman ben odamdayım."
Levent'in odasından çıkıp kendi odama giderken telefonum çaldı. Elime aldığımda yabancı bir numara arıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZÜMRA
Chick-Lit"Yıllar önce beni kapıdan nasıl kovduysan şimdide seni affetmemi bekleme! Çünkü karşında seni seven bir kız çocuğu yok! Duydun mu yok!" " Yapma böyle! Tamam kabul hata ettim. Dinlemedim seni hadi anlat ne oldu anlat... Bak eğer sen anlatmazsan ben...