Abimle sesin geldiği yere doğru telaş içinde koştuk
Karşı karşıya kaldığımız durum ise tahmin ettiğimizden daha da kötüydü
Finn masum, içinde çocukların da bulunduğu köylülerin hepsini öldürüyordu.
'FINN!' ona doğru koşup silahını elinden almaya çalıştım
Rastgele çıkan bir kurşun, köye yeni adımını atan Clarke'ı sıyırarak geçti
Finn onu gördüğünde silahı bıraktı
Silahı bırakmasıyla tökezlemem bir oldu
Finn yavaş yavaş Clarke'a yürürken
ben yere kapanlandım
Abim koşarak beni kaldırdı
Silah sesinden kullaklarım tıkanmıştı
'iyi misin' gibi şeyler söylüyordu ama boş boş yüzüne bakmaktan başka bir şey yapamıyordum
bi kaç küçük tokat attı
korkudan dilimin tutulduğunu sanmıştı
duyamadığım için bağırarak
'vuracak yer arıyorsun ayı!' dedim
'niye bağlıyorsun gerizekalı, iyisen konuş vurmayım' dedi sinirli sinirli
'John kız duymuyor' dedi Octavia
Bellamy güldü
'salak' diye ekledi OctaviaBiz kendi halimizde eğlenirken
Finn ile Clarke arasında tuhaf şeyler oluyordu
Clarke Finn'i ittirip
'sen bıraktığım Finn değilsin' türevi cümleleri tekrar edip duruyordu.Bir süre sonra yeniden duyabiliyordum ama kulağım çok çınlıyordu
sonunda abime dönüp
'kulağımın dibinde kaç el silah patladı ve sen duyamadığımı düşünmek yerine dilimin mi tutulduğunu sandın' dedim aşağılayarak
gülmesi daha henüz biten Octavia ve Bellamy yine kıkırdadılar
abimin sert bakışıyla ikiside gülmelerini durdurmaya çalışıp tuhaf sesler çıkardılarKampa dönerken ortam çok daha gerigindi
Clarke uğradığı şoku henüz üzerinden atamamıştı bu nedenle elleri titriyordu
Finn ise yaptığından pişman olmuşa benziyordu
gözü dalmıştıKampa vardığımızda akşam olmuştu, ateşin yanında toplandık. Clarke olanları herkese olanları uzun uzun anlattı
'Komutan öldüyse şimdi ne yapıcaz' diye sordu Bellamy endişeyle
'Yeni komutan geçmiştir, ne zamandan beri Anya'nın dağda esir olduğunu bilmiyoruz' dedi Octavia
'Haklısın, ama komutanın nasıl biri olduğunu bilmiyoruz ya ittifak kurmazsa' dedi Clarke
'Bunu öğrenmemizin tek yolu Lincoln ile birlikte onlara gitmek olucak' dedim
Octavia atıldı
'Lincoln'u istemiyorlar, onu görürlerse bizi almazlar'
'Artık ortak bir düşmanımız var,Lincoln bize yolu göstersin yeter gerisini biz hallederiz' dedim
herkes ikna olmuşa benziyorduPlan yaptık Octavia yine arka taraftan çıkarak Lincoln'dan bize bir harita getirdi.
Sabahtan ben,Bellamy ve Clarke yola koyulucaktık
Haritada gösterilen yere:Polis'e gidicektik
İttifak kurup geri dönmeyi umuyordukSabah olduğunda yola koyulduk
Konuşa konuşa ilerlerken dağ adamlarını gördük
Koşarak kaçmaya başladık fakat
Clarke'ı istiyorlardı
ne pahasına olursa olsunDurup bir kaç el onlara ateş ettim
kaçmaya devam edicektim ki arkamdan gelerek bir tanesi beni yakaladı'Bellamy!' diye çığlık attım
Bellamy dönüp beni kurtarmak için ateş etti
kurşun beni teyet geçerek adamı öldürdü
Kurtulmayı başarmıştım fakat adamlar çoğalınca ayrılmak zorunda kaldık Bellamy ile Clarke bir tarafa giderken ben tam tersi yöne koşmak zorunda kaldım
Bellamy arkamdan bağırsa da çok geçti koşarken bir adama çarptım
Dağ adamlarından değildi
Yerlilerdendi
Beni sırtına alıp mağarasına götürdü
'Onlar seni yakalasaydı işin biterdi küçüğüm' dedi
'Korkmana gerek yok, ben sendenim adım Roger' dedi ve ekledi;
'Sen bizim buralı gibi değilsin'bana uzun uzun bakarak bir şey dememi bekledi
Korktuğum için bir süre konuşamadan durdum
'ben uzaydan geldim' diyebildim
'ah sen niye tek geziyorsun o zaman ormanın içinde kızım, buralar sana göre değil' dedi
tuhaf homurtular çıkararak ayağa kalkıp bana su getirdi
'iç kendine gel' dedi gülümseyerek
sakalları darmadağın olmuş
saçları up uzun örgülü olan bu şişman adam bana uzun uzun baktı
kendime gelince olanları anlattım
'yani tek değilim, arkadaşlarımı bulmam lazım' dedim
'sevgili kızım sen böyle gidersen bırak senin ile ittifak kurmayı seni kapıdan içeri almazlar' dedi gülerek.Beklememi söyleyip birkaç dakika mağranın derinliklerine gittikten sonra geri döndü
elinde boyalar ve kıyafetler vardı
'gel tatlım buraya' dedi ve bir sandalye çekti
Saçımı örmeye başladı
'senin gibi bir kızım vardı, savaşçı ruhluydu. Ne kadar dil döktüysem de anlatamadım, çok gençkken düelloya katıldı benden habersiz.'
bir süre durdu iç çekti
'kaybın için üzgünüm' dedim
'olsun güzel kızım, şimdi sen karşıma çıktın. Seni güzelce süsleyelim ki istediğin ittifağı elde et'
Saçlarımın örümü bittikten sonra önüme geçti ve eğildi
Boyuma yetişmesi için epeyce eğilmesi gerekiyordu
Savaş makyajımı yapmaya başladı
'Buralarda sadece savaşçılar dil bilir yoksa yerli dil konuşulur' dedi
'Bana biraz öğretebilir misin?' diye sordum
'Tabii ki ufaklık' dedi gülümseyerek
'Kendini tanıtmak için A laik-' durdu ve bana baktı
'sahi ismin neydi güzel kızım' dedi
'yn, yn murphy' dedim gülümseyerek
'çok güzel bir isimin var yn' dedi
teşekkür ettim
'ah bu arada soyadı boşver klanını söylemen lazım' diye ekledi
'A laik yn kom skaikru' dedi
tekrarladım
'oldu bile, şimdilik bunu bil yeter' dedi ve makyajımı tamamladı
'işte bu kadar, hadi şimdi arkadaşlarını bulalım' dedi
ve yola çıktıkBir süre sonra ormanda karşılaştık, dağ adamlarını atlatmış beni aramaya başlamışlardı
Bellamy beni görünce sarıldı
'Neler yaptın kendine böyle' dedi beni inceleyerek
'Roger yaptı' diye düzelttim
'çok-çok güzel olmuşsun' dedi hayran kalmış bir şekilde
Roger ile tanışıp konuştular
hep birlikte Polis'e doğru gittik
biz aşağıda beklerken
Clarke yukarı komutan ile konuşmaya çıktı.'siz ikiniz ne tatlı çiftisiniz' dedi Roger gülümseyerek
'Teşekkür ederiz Roger ama biz çift değiliz' dedim
Roger 'ah kusura bakma' dedi bana ardından dönüp Bellamy'e göz kırptı
Bunu görmezden geldim
Doğrusunu söylemek gerekirse mutlu olmuştumBellamy etrafı dolaşmak istediğini söyleyerek bizden uzaklaştı
Ben de o sırada Roger'a ailemi, hayatımı, abimi, jasper ve monty'i anlattım
'Ah güzel kızım, ne çok şey yaşamışsın şu küçücük yaşında' dedi ve sarıldı
sarıldığımda göğüsünün çok çok aşağısına da gelsem
babamın kaybından yani tam 11 yıl sonra gerçekten kendimi güvende hissettiğim ilk sarılma olduClarke dönene kadar Bellamy yanımıza geldi ve uzun uzun konuşmaya devam ettik üçümüz
Clarke indiğinde
'Oldu! BAŞARDIK İTTİFAK KURULUCAK' dedi dördümüz sarıldık
'on yıllardır yapılamayını başardınız ufaklıklar' dedi Roger
'daha her şeyin başındayız, çok işimiz var ittifağın kurulması için' dedi Clarke
'ama olsun! başardık!!' dedi sevinçleKampa doğru yola çıktığımızda bir dağ adamıyla daha karşılaştık önümüzü kesti
Elinde silahı vardı ve bize ateş etmeye başladı
Roger hiç düşünmeden koşarak adamın üstüne atladı
adam ardı ardına roger'a sıktı
Roger son anda adama hançerini saplamayı başardı
adamın yere yığılmasıyla Roger'ın yığılması bir oldu
Koşarak Roger'ın kafasını kaldırdım kucağıma yatırdım onu.'HAYIR, HAYIR DAYAN' dedim ağlayarak
göğüsündeki kurşun deliklerine elimle bastırarak
'iyi olucaksın, Clarke doktor'
'CLARKE YARDIM ET!' diye bağırdımClarke şaşkınlıktan ağzını eliyle kapamış olduğu yerde duruyordu
'bir şey yapın, bir şey yapın' dedim sessizce hıçkırıklara boğularak
'ölüm bir son değildir güzel kızım' dedi Roger yüzümü okşayarak.
'savaşım sona erdi' dedi ve gözlerini yumdu
'in peace may you leave this shore,in love may you find the next, save passage on your travels until our last journey into the ground may we meet again'(nasıl çevircem bilemedim) diyerek elini tutup ağladım
Bellamy yanıma geldi ve beni kaldırdı
'gitmeliyiz' dedi
o da ağlıyordu
'babamı özledim' dedim gözümü Rogerdan ayırmayarak
'biliyorum, biliyorum canım' dedi Bellamy ve bana sarıldı
'gitmeliyiz yn, geç oluyor' dedi
ve beni kaldırdı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tüm yalnız insanlar||The100
FanfictionY/N Murphy, 100 çocuk suçlunun bulunduğu indirme gemisine gizlice binerek dünyaya iner. Dünyayı ve kendini hiç beklemediği bir halde bulacağından haberi yoktur...