Güneşin ilk ışıklarıyla birlikte merkeze dönmüştük.
Matthew'i Theo tutarken ben atı sürüyordum.
Vardığımızda Theo indi, atı sahibine geri götürmek üzere devam ettim.Atı teslim ettiğimde ise yürümeye başladım.
Kaldığımız kulübeler yerine sebepsizce sığınağa doğru ilerliyordum.Sığınağa indim, bizimkilerin sesleri geliyordu.
"Neden ayaklarımın buraya getirdiği anlaşıldı..." diye düşündüm kendi kendime."Sadece biz olmayacağız burada, her klandan bir kaç kişi olacak.
Onca insan yıllarca biz gelip Dünya'yı mahvedelim diye yaşam mücadelesi vermedi!
Her klandan doksan kişi alacağız...
Her klan kendi içinde seçecek burada yaşayacakları."
dedi Octavia.Clarke'a açıklıyordu kendini.
Bellamy ve Lincoln da oradaydı, dikkatle dinliyorlardı Octavia'yı."Kazanan sensin bir şey diyemem ama etraflıca düşün."
diye karşılık verdi Clarke."Luna seninle gurur duyardı." dedim kapının eşiğinden.
Herkes bana döndü.
"Bu Luna'nın isteğiydi..." dedi Octavia.
"O halde yerine getirdiğin için sağ ol..." dedim ve ona yaklaştım."Hayatta kaldığın için mutluyum." diye ekledim ve ona sarıldım.
Karşılık veremeden ardı ardına bir kaç damla yaş döktü gözlerinden."Burayı gezmek ister misin?" diye sordu.
"Elbette." dedim gülümseyerek.Beni yönetim odasına götürdü.
"Buraya ilk patlamalar olduğunda gelecek zamanı bulamamışlar.
Baksana her sandalyede bir isim yazıyor...
Yerleri bile hazırmış.
Burayı onlar ve Luna adına en iyi şekilde idare edeceğime söz veriyorum Yn.
Kimse boşuna ölmüş olmayacak."
dedi bir yandan yürümeyi bırakıp sandalyelere göz gezdirirken."Şüphem yok..." dedim
Odadaki telsiz cızırdadı.
"Kimse var mı?"
"Ben Raven Reyes ve yaşıyorum."
Raven'ın odada yankılandı.
"Yaşıyor!" diye haykırdı abim telsizin öteki ucundan.
Octavia yüzünde şaşkınlıkla karışık bir gülümseyemeyle bana baktı.Telsizi elime aldım.
"Raven! İyi misin?"
diye sordum.
"Daha iyi olmamıştım." diye karşılık verdi Raven.
"Yn!" dedi abim.
"Adeta yeniden doğdu!" diye ekledi.
"Kalbi durdu yeniden çalıştırdık!" dedi hemen ardından heyecanla.
"Tanrım..." dedim dehşete düşmüştüm."Luna yönetmeye başladı mı?" diye sordu abim
Kazanacağından çok emindi."O kendini feda etti...
Sığınak Octaviada." dedim."Nasıl olur?" dedi abim ve başka bir şey söylemek isterken ağlamaya başladı.
"Sen iyi misin?" diye sorabildi ancak."Size geleceğim." dedim sorusunu önemsemeyerek.
"Geri dönecek zamanımız yok. Biz uzaya çıkacağız." dedi Raven.
"O halde ben de gelirim." diye karşılık verdim.
"Ya yetişemezsen? Ya dışarıda kalırsan?" dedi abim panikle.
"Kestirme bir yok biliyorum, geri dönmeye vakit bile kalabilir." dedi Lincoln.
Telsizden duymuş olacaklar ki hepsi bir anda odaya doluşmuştu.
"Ben de geleceğim seninle." dedi Bellamy.
"Ben de." diye ekledi Clarke.Kısa bir süre yalnızca onlara bakmakla yetindim.
Burukça gülümsedikten sonra Octavia'ya döndüm.
"Geri dönemezseniz... O zaman ne olacak?" dedi.
"Uzaya çıkacağız, gemiyi tamir ettim." dedi Raven.
"Ne olursa olsun geliyorum. Jasper ve Monty de alacağım." dedim.
Octavia yakınındaki sandalyeye kendini bıraktı.
"Hepiniz gidecekseniz ben ne yapacağım?" diye sordu.
Lincoln bir sandalye çekerek yanına oturdu.
"Konuşarak yalnızca zaman kaybediyoruz. Şu an çıkarsak geri dönebiliriz." dedi bir yandan Octavia'nın saçlarını okşayarak.
"Gitmesen... Sen kalsan." dedi ağlamaklı sesle.
"O zaman oraya yetişme ihtimalleri bile olmaz sevgilim." dedi ve başına bir öpücük kondurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tüm yalnız insanlar||The100
FanfictionY/N Murphy, 100 çocuk suçlunun bulunduğu indirme gemisine gizlice binerek dünyaya iner. Dünyayı ve kendini hiç beklemediği bir halde bulacağından haberi yoktur...