Yuva

76 4 2
                                    

Platform'a geri döndük, Luna bizi karşıladı.
Gülümseyerek bir süre bize baktı.
"Çabuk adapte oluyorsun." dedi gülümsemeye devam ederek.
Theo omzuma dokundu ve Luna'ya yiyecekleri koyduğumuz torbayı uzattı.
"Çok da iyi bir avcı."

Yüzüm kızarmıştı ne cevap vereceğimi bilemedim tam o sırada Isabelle kucağında Mathew'la geldi, heyecanla "Mathew konuştu!Baba dedi" diye ekledi.

Mathew'ı kucağıma alarak başına öpücük kondurdum.
Theo gözleri dolarak Mathew'a baktı, Mathew'ı Theo'nun kucağına verdim.

Isabelle heyecanla "Konuyu konuştunuz mu?" diye sordu Theo'ya
Theo başını evet anlamında salladı.
Isabelle bana sıkıca sarıldı.
"Ona çok iyi göz kulak olacağını biliyorum, ilk kucağına aldığın andan beri!" dedi

Luna gözleri büyüyerek atıldı.
"Vaftiz annesini Yn mi yaptınız?"
Isa kısaca "eveett!!" dedi
Luna sevinçle bana baktı.

Akşam yemeğinden sonra ateşin yanına oturmuş ısınırken Luna bir anda yanıma geldi.
Bir süre sohbet ettik.

"Yeni geldiniz ama sizi çoktan benimsedim..."
Gülümseyerek ona baktım bir müddet durduktan sonra ekledi;
"Isabelle doğma büyüme buralı ablasının ölümünden sonra annesi ve babası ayrıldı Isabelle ve küçük kardeşi Jack annesi ile burda kaldı, Isa ile birlikte büyüdük. Dediğim gibi doğma büyüme buralı ve arkadaşı çok vaftiz anne olarak seçebileceği bir sürü kişi varken seni seçmesi...."
Bir an kalakaldım Roger'ın mağarasında bulduğum fotoğrafta Isabelle ile Jack adında iki çocuk vardı olayı sindirmeye çalışırken Luna bir yandan konuşmaya devam ediyordu.

"Isa, ben ve Theo seni uzun zamandır tanıyormuşuz gibi hissediyoruz, sebebini bilmiyoruz ama-."

Lafını bölerek "Isa'nın babasının adı Roger mıydı?" dedim durgun bir halde.

"Evet ama sen nerden biliyorsun?" diye sordu Luna şaşkınlıkla.

Ona cevap vermeden kalkıp çantamdan fotoğrafı çıkartıp doğrudan Isabelle'e gittim.

Gözlerim dolu bir halde fotoğrafı ona uzattım.
"Bu nedir?" dedi telaşla
Fotoğrafa baktığı anda gözleri doldu.

O sormadan ben her eşyi anlattım Rogerla nasıl ormanda karşılaştığımı beni nasıl kurtardığını ve beni hazırlayıp POLIS'e gönderdiğini.

Isa gözleri dolu halde bana sarıldı.
"Teşekkür ederim, bir şekilde bu fotoğrafı bana ulaştırdığın için. Özel olduğunu biliyordum!" dedi

...
Haftalar geçti bir akşam üstü John ile birlikte balık ayıklarken birden atıldı.
"O balık öyle mi ayıklanır!" dedi yüzüme havlu fırlatarak.
"Beğenmiyorsan tek başına ayıkla." diye geveledim yüzümden havluyu çekerek.
Kaşlarımı çatarak balıkları ayıklamaya devam ettim.
Abim birden bağırmaya başladı
"AAAA!!!aç bırakıcaksın bizi." ve sinirle balığı elimden aldı.
Kavga etmeye başladık.

Luna kıkırdadı.
Ona döndüğümüzde
"Özür dilerim- özür dilerim çok tatlısınız."
dedi gülmesini saklamaya çalışarak.

John yanlış ayıkladığım balıkla yüzüme vurdu.
"Git başka iş yap!"

"iyilik de yaramıyor." dedim önlüğümü çıkartıp başının üstüne koydum.

"Çek şunu üstümden!" dedi elleri pis olduğu için önlüğe dokunamıyordu.

"Ben beceremem şimdi sen halledersin" dedim ve Lunaya döndüm.

Luna gülüyordu.
"Gel Lulu başka bir yere gidelim."
dedim.

Luna acıyarak John'un başındaki havluyu kaldırdı ardından benim yanıma gelerek elimi adeta kavradı.

"Seni çok güzel bir yere götüreceğim." dedi tebessüm ederek.

Bir süre dolandıktan sonra platformun en tepesine çıktık.
Manzara çok güzeldi etrafımız deniz ile çevriliyken kara uzaktan görünüyordu.
Güneş batmak üzereydi, gökyüzü pembeleşmişti.

"Buraya beni ilk defa getirdiğine inanamıyorum Lulu!" dedim hevesle etrafa bakınarak.

Manzaraya bakmaktan kendimi alamıyordum gülücükler saçarak aşağı kattan gelen şarkıya eşlik ettim.

Luna beni izliyordu birden yanıma gelip dudaklarıma öpücük kondurdu.

Bir süre öyle devam ettik birden aklımda Bellamy canlandı ve kendimi istemsiz bir şekilde geriye çektim.

"Özür dilerim yn-." dedi Luna pişman olmuş bir şekilde.

"Hayır, hayır özür dileme çok güzeldi sadece-."
Luna sözümü yarıda kesti.
"Bellamy aklına geldi." diye tamamladı.

Ağzımı cevap vermek için açtım ama eli ile kolumu okşayarak; "O senin için çok kıymetli, daha ayrılalı birkaç hafta oldu bir anda unutmanı bekleyemem senden." dedi

"Ama unutmalıyım." diye yanıtladım onu.
Luna gözleri büyürken bana şaşkınlıkla baktı.
"Ölmemi dileyen biri için beni her gün daha da mutlu eden birini yarı yolda bırakamam." dedim
Gülümsedi
"Üstelik öpücük çok iyiken!" diye ekledim ortamı yumuşatabilmek için.

İşe de yaradı Luna kıkırdamaya başladı.
Ve hemen ardından yeniden beni öptü.

Bir kaç saat boyunca orada kaldık uzun uzun konuştuk.

Birlikte aşağı indiğimizde Jasper kucağındaki Mathew'ı bana verdi.
"Isabelle onu ısırmama müsade etmiyor!" dedi sinirle.
"Mathew'ı ısıramazsın!" diye bağırdı odanın diğer ucundan Isa, usanmış bir şekilde.
Jasper söylenerek Isa'nın yanına gitti ve tartışmaya başladılar.

Abimin yanına gidip
"Ne zamandır böyleler?" diye sordum bir yandan mathew'ı sallarken.
"Siz ikiniz gittiğinizden beri- Sahi bunca zamandır nerdeydiniz?" diye sordu
"Yukarıdaydık." diye yanıtladı Luna kısaca.
"Beni öptü!"
"Ne?" dedi Isa Jasper ve abim bir ağızdan.
"Yn!" dedi Luna şaşkınlıkla.
Tepki vermediği için herkes Theo'ya döndü.
"Aman tanrım biliyodun!" dedi Isabelle.
"Ve ikiniz bana anlatmadınız!" diye ekledi.

Theo kucağımdan Mathew'ı alıp adeta kaçtı
Luna da peşine takıldı.
"Ben burda odun muyum?" diye arkalarından seslendi Isa sinirle.

Tüm yalnız insanlar||The100Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin