Çiçek Kurusu

9 2 0
                                    

Octavia düello alanından dolu gözlerle çıkıp kalabalığın olduğu meydana yavaş adımlarla ilerledi.
Onu gördüğüm an mutluluk ile hızlı adımlarla yanına giderek ona sıkıca sarıldım.
"Başaracağını biliyordum!"
Octavia sarılmama bir süre karşılık vermedi ardından dolu gözlerle geriye çekildi.
"Luna nerede?" dedim neşeyle arka tarafa bakarak.
"Özür dilerim yn..." diye yanıt verdiğinde anlamsız gözlerle Octavia'ya baktım.
Yanımda duran Bellamy koluma girerek "Yn..." diye fısıldadı.
Ona döndüğümde gözünden yaşlar aktığını fark ettiğimde kalbime ağrı saplandı.
"Hayır!" diye haykırdım ve yeniden Octavia'ya döndüm, yüzüme bakamıyordu.
Düello meydanına doğru önce yavaş adımlarla ilerlerken bir anda koşmaya başladım.
"Yn!" diye ardımdan bağırdı Bellamy.

Meydana daldığımda Luna'nın adını bağırmaya başladım.
"Yn!" diye yankılanan kısık sesi duyunca binanın içine girerek Luna'yı aramaya başladım.
Girdiğim ikinci odada yerde kanlar içinde yatan Luna'yı görünce kendimi hemen onun yanına, yere bıraktım.

"İyi olacaksın... Tanrım!" diye kendi kendime mırıldanarak çıkardığım gömleğimi karnındaki yaraya bastırdım.
Luna zar zor kaldırdığı elini yanağıma yaslayarak zoraki bir şekilde gülümsedi.
"Korkma çiçeğim." diye fısıldarken ağzının kenarından hafif hafif kan akıyordu.
"Dayan sevgilim, Abby'i çağıracağım!" dedikten sonra yanağıma yaslı olan eli öpüp ayağa kalkmaya yeltendim.
"Çok geç, savaşım sona erdi." dedi Luna güçsüzce kavradığı kolumu bırakmayarak.
Gözlerimden akan yaşlar Luna'nın kan içinde kalmış bedenini ıslatıyordu.
"Ölümüm sana olan sevgimi yok edemez çiçeğim..." diye fısıldadıktan sonra gözleri yavaş yavaş kapanmaya başladı.
Onu tıpkı bir bebek gibi kollarım arasına aldıktan sonra başına bir kaç öpücük kondurdum.
"Burdayım. Buradayım... Güvendesin." saçlarını, okşuyor kokusunu içime çekiyordum.
Göz yaşlarım durmaksızın akıyordu.
Kalbinin cılız ritmi tamamen kesildiğinde içimde bir şeylerin geri dolmamak üzere boşaldığını hissettim.

Ne kadar süre cansız bedenine sarıldım bilmiyorum.
Bize doğru yaklaşan ayak seslerinin gürültüsü ile başımı kaldırdım.
Jasper yavaş adımlar ile geldi yanıma.
"Cesetleri toplayacaklar, burada olmamamız lazım." dedi ürkekçe.
"Böyle son olmaz ki." diye fısıldadım.
"Sonun güzeli yoktur." diye karşılık verdi Jasper.
"Gitmesine izin vermelisin." diye ekledi.
Elini kalkmam için uzattı.
Luna'nın alnına değdirdiğim dudaklarım bedeninin soğukluğuyla üşüdü.
"Çok üşümüş." dedim gözlerimi ondan ayırmayarak.
Jasper ceketini çıkarıp Luna'nın üstüne örttü.
"Şimdi daha iyi olucak." dedi ve dolu gözleriyle zıtlaşarak gülümsedi.
Koluna girerek ayağa kalktım, attığım adımla vücudumun daha fazla dayanamadığını hissettim.
Gözüme inen perdeyle yere yığıldım.

Gözlerimi açtığımda Bellamy kızarık gözlerle beni izliyordu.
"Uyandı!" dedi sevinçle başını arkada duran kalabalığa çevirerek.
Herkes başıma toplanırken Bellamy üzerime doğru eğilip elini başıma yasladı.
Her şeyin bir rüya olmasını umarak gözlerim ile Luna'yı aradım ancak orda yoktu.
"Başın dönüyor mu?" diye sordu Bellamy elindeki kanlı bezi ıslatıp yüzümdeki kurumuş kanları temizlerken.
"Kendini çok kastığından burnun kanamış... Şimdi iyisin." diye ekledi benim cevabımı beklemeden.
"İyi miyim?" dedim soğuk bir tavırla.
Bellamy kısa bir süre yüzüme bakakaldı.
"Hepiniz biliyordunuz! Biriniz bile çıkıp engel olmadınız, başka bir yolu vardı... Olmalıydı!" yerimde doğrularak söylediğim bu sözler başıma ağrı saplanmasına sebep oldu.
Ağrı ile gözlerimi yumduğumda, kulağıma gelen ağlama sesi ile yeniden gözümü araladım.
Theo karşımda bir çocuk gibi ağlıyordu.
Onun da haberinin olmadığı her halinden belliydi.
Çok ses çıkartmamak için kastığı bedeni titriyordu.
Gözleri kan kesmiş ardı ardına yaşlar döküyordu.

Tüm yalnız insanlar||The100Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin