Deney

38 3 44
                                    

"Onun kılına zarar gelsin, seni öldürürüm!"
Bağırarak kapıyı yumruklayan John'un eli kan içinde kaldığında Raven henüz yeni kendine gelebiliyordu.
Korku ve telaş bütün bedenini sarmış olan Luna yere çökmüş ağlıyordu.
"Onu öldürecekler..." diye sayıklayıp duran Lunaya yaşlı gözlerle bakan Bellamy bakışlarını Raven'a çevirdi.
Raven söylediklerinin ve olanların daha farkına yeni varabiliyordu.

John artık pes ederek kendini yere attı.
"Açın kapıyı." dedi yumruklamaktan parçalanmış elleriyle kapıyı tutarak.
"Lütfen..." diye ekledi çaresizce.

Bellamy usulca Raven'a yaklaşıp onu yakasından tuttu.
"Ne yaptın sen?" diye bağırdı titreyen kıza.
Luna olduğu yerden fırlayarak Bellamy'i ittirdi.
"O kendinde değil, dokunma!" diye bağırdı.
"Sevgilini içeride bu aptal yüzünden öldürecekler!" diye haykırdı Bellamy.
'Öldürecekler' dediğinde Luna acı içinde gözlerini yumarak yüzünü buruşturdu.
Dudaklarını kendini tutmaya çalışarak ısırıyor gözünden akan yaşları elinin tersiyle siliyordu.
Bellamy dediğinin farkına varınca acı içinde kıvranan Luna'ya sıkıca sarıldı.
"Özür dilerim..." diye fısıldadı tekrar tekrar.

Bense gözümü bir odanın içinde açtım, üzerimde yalnızca askılı tişörtüm ile iç çamaşırlarım vardı.
Küçücük bomboş bir odaydı, odanın içinde yalnızca ben ve tavanda bana doğrultulmuş bir kamera vardı.
Merakla ayağa kalktığımda kapıyı açmaya çalıştım, açılmadığında panik içerisinde tekrar tekrar denedim kapıyı açmayı ancak kilitliydi.
"Çocuklar?"
Odanın içerisine bir gaz yayılmaya başladı, canımı yakmıyordu ancak başımın dönmesine sebep olmuştu.
Ardından duvarların içinden fıskiyeler çıktı.
Su püskürtmeye başladıklarında çığlık atmaya başladım.
Canım hala yanmıyordu ancak cildimin kızardığını görebiliyordum.
"Clarke, Nolur aç kapıyı!" diye bağırarak kapıya vurmaya başladım.
Suyun şiddeti artarken bir yandan farklı bir gaz yayılmaya başladı odanın içine.
Bu sefer canım besbelli yanıyordu.
Çığlık atarak kapının kenarını tırnaklarımla kavrayarak açmaya çalıştım, parçalananan parmak uçlarımdan akan kanlar yerde biriken suyu kırmızıya boyadı.
"Ölüyorum, açın kapıyı!" diye bağırdım kameraya dönerek.

Gücümün gitgide azaldığını hissedince daha fazla dayanamayarak kendimi yere bıraktım.
Tüm bedenim yara bere içinde kalmıştı nefes alamıyordum, gözlerimi açamıyordum.

Ardından Lincoln'un sesi duyuldu.
"Kapının ardından çekil, kapıyı kıracağım!" diye bağırdı.
Sürünerek kenara çekildim, Lincoln kapıyı kırdığında yerde yatan beni kurtarmak için bir adım attı ancak üzerine gelen su damlalarıyla acı içinde bağırdı buna rağmen düşünmeden beni kucaklayıp çıkardı odadan.

"Bunu sana kim yaptı?" diye sordu kollarının arasındaki yarı baygın bana.
"Clarke..." diye kısılmış sesimle fısıldadığımda şok olmuş bir şekilde Jasper ile Octavia'ya baktı.
"Neden?" diye sordu Lincoln.
"John nerde, Luna nerde, onlar niye engel olmadı?" diye sordu Octavia telaşla.
Cevap veremiyordum, sesim çıkmıyordu.
Abimin acı bağırışları arka odadan yankılandığında Octavia koşarak kapının kilidine elindeki silahla ateş etti.
Kapı açıldığında herkes ne olduğunu şaşırarak birbirine baktı.
Göz ucuyla beni gören Bellamy "Tanrım!" diye haykırarak bana doğru koşmaya başladı.
Lincoln'un kucağından beni alarak yere çöktü.
Radyasyonun ve asitli suyun etkisiyle yanan ve kabaran bedenim Bellamy'nin dokunuşlarıyla daha da sızlıyordu.
İnlediğimden anlamış olacak ki ürkekçe beni koltuğa bıraktı.

Abimin, Clarke'a bağırışlarını duyabiliyordum.
Bellamy'nin ağlama sesi, Luna saçlarımı yavaşça okşarken kulaklarıma geliyordu.
Bir süre sonra "Geliyorum çiçeğim." dedi ağlamaktan kısılmış sesiyle ve yanımdan kalkarak abimin yanına gitti.

Tüm yalnız insanlar||The100Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin