Karışık Duygular

98 4 0
                                    

Abimin omzuma dokunması ile irkildim
'Kampa dönüyoruz' dedi sakin bir ses tonuyla
'O öldü değil mi?' dedim donuk bir edayla
'aşağısı uçurum-'
lafını tamamlayamadan araya girdim
'Sterling değil- Bellamy...'
dedim  uçurumdan aşağıya bakarak
'Bunu bilmiyoruz yn' dedi ve saçımı okşadı
'Dönmemiz gerekiyor Mel kötü durumda' dedi abim ardından elini saçımdan çekti ve Mel'e doğru yöneldi

'Bazılarımız daha beter durumdayız' dedim sadece kendim duyabileceğim tonda

Kampa dönmemiz düşündüğümden uzun sürdü
Kafamdaki düşünceler yüzünden midem bulanıyordu.
Sterling ölmüştü ve bunun hakkında hiçbir şey yapamıyordum, Bellamy ne halde bilmiyordum, başımda müthiş bir ağrı vardı sebebinin yaşadığım şok mu yoksa daha tam iyileşmemiş olmanın yarattığı sızı mı  olduğunu çözemiyordum.

Abby yanıma telaşla geldi
'Seni yatağa bağlamam mı gerekiyor!?'
'Sterling öldü,Mel'in sana ihtiyacı var. Beni düşünme Abby' dedim ve ondan bir cevap almayı beklemeden Bellamy'nin kaldığı -en azından bir zamanlar- çadıra
gittim
İçeriye girdiğim an karşımda Octavia'yı gördüm
'Neden buradasın?!' dedi kollarını sanki her an düşecekmişimcesine açarak
'Ben iyiyim Octavia' dedim ve geçip yatağa oturdum
'Neden durgunsun?'
Yanıma oturdu ve bir cevap vermemi bekledi
Olanları kısaca anlattım
'Bell dağa ulaşsın, her şey bitsin-daha fazla ölüm görmeyiz' dedi
'Bellamy'nin dağa gitmesini onaylıyor musun?!' dedim sinirle ayağa kalkarak
ayağa şaşkınlıkla kalktı ve bana baktı
'yn başka yol mu var!' dedi
bu tepkiyi vermemi beklemediği çok açıktı

'İnanamıyorum sana' dedim ve sinirle çadırdan çıktım.
Aklım almıyordu bir insan nasıl abisinin bir yere tek başına gitmesine müsade edebilirdi
Kaldı ki gittiği yerden hayatta çıkıp çıkamayacağı bir soru işaretiydi

Birden biri beni tuttu
Döndüğümde karşımda abimi gördüm- Düşüncelere o kadar dalmıştım ki onu fark etmemiştim bile
'Yn ben gidiyorum'
....

Uzun uzun sadece yüzüne bakakaldım
'Jaha- Jaha indirme gemisine gitmek, Wells'i ziyaret etmek istiyor' dedi

Ne desem fikri değişmeyecek gibiydi
'Yarın bu saatlerde dönmezsen seni tek başıma aramaya gelirim!' dedim

Ağzımdan çıkanların saçmalığının farkında olmadan çok kararlı bir şekilde ona baktım
Ellerini iki omzuma koyup bana yaklaşarak
'Gidip gelmek bir gün sürüyor üstelik orada yatarız hava şimdiden kararmaya başladı.' dedi ve ekledi;
'iki güne buradayım çiçeğim' ardından ve alnımdan öpüp gitti

Gidişinin ardından başımdaki ağrıya daha fazla katlanamayarak revir'e geri dönüp uykuya daldım
Bir kaç saat sonra gecenin karanlığında birinim dürtmesi ile sıçrayarak uyandım
Karşımda heyecanla bana bakaran Raven'ı görünce anında ayıldım
'BELLAMY BAŞARDI!' dedi ve beni anında kaldırıp telsizin bulunduğu odaya götürdü.

Clarke henüz konuşmasını bitirmişti, gülümseyerek telsizi bana uzattı.

'Bellamy-' diye bildim sadece
'Başardım güzelim' dedi sevinçli sesini duyduğum an gülümsemesi gözümün önüne geldi.
'Ah-' diye bildim sadece
Kelimeleri bir araya getiremiyordum
Aynı anda o kadar çok şey söylemek istiyordum ki konuşsam cümleler birbirini adeta döverek geçicek ve anlamsızca ağzımdan dökülecekti.
Yüzümde kocaman bir tebessüm ile ağlamaya başladım.
'Sana hissettiremediğim bütün duygular için özür dilerim-' dedim
'Sakın özür dileme yn- Asla hiç bir şeyden pişman olma'
sesi o kadar huzur veriyordu ki...
Bunun tadını çıkaramadan birden bire beynimde bir şimşek çaktı
'Jasper- Monty- Onlar nasıl?' dedim alacağım cevaptan korkarak

'Bizi hiç sormayacaksın sandık' dedi Monty
'Yazıklar olsun!!!' dedi Jasper
Gülerek onlarla bir süre daha konuştum
Hepsi yaşıyordu...

Yaşadığım mutluluğu asla anlatamazdım

Kısa bir süre yapılacaklar hakkında konuştular

Clarke ile Lexa buluşacak ve planı tartışacaklardı onun için Clarke'la vedalaştık.

Gün doğduğunda Indra yanında bir sürü yerli ile kampa giriş yaptı
Anlaşılan plan mantıklı bulunmuş, yarın uygulanmak üzere tartışmaya kapatılmıştı.

Gün içinde son hazırlıklar yapıldı:
Kılıçlar keskinleştirildi, mermiler dolduruldu, savaş makyajları yapıldı...
İnsanlar birbirlerine yaş dolu gözlerle bakıyorlardı sanki son defa birbirlerini görüyormuşçasına -bir bakıma öyle de denilebilirdi-
Gün doğmadan çıkacak, güneş doğmaya başladığı an saldırıya geçecektik.

Gitme zamanı geldiğinde aklımda dönen tek şey abimin buraya geliceği ve beni bulamayacağıydı

Kalabalık ordu ile ilerlerken birinin beni çekmesi ile irkildim döndüğümde karşımda Clarke'ı beni bulduğuna sevinmiş bir halde buldum.

'Sen içeri gireceksin, beni takip et'

Beni bir tünele götürdü,Octavia beni bekliyordu.
Birden kapı açıldı; Karşımızda Bellamy, Jasper ve Monty belirdi.
Bellamy'nin beni görmesi ile Jasper'ı ittirerek ileri atılması bir oldu.
Koşarak bana sarıldı.
Elimi saçlarının arasında gezdirdim ve boynuna küçük bir öpücük kondurdum, bana bakmak için bir adım geriye çekildi.
'Yn...' diyebildi sadece ve yeniden sıkıca sarıldı.

'Onu aylardır görmeyen biziz hödük!' dedi Jasper ve adeta Bellamy'i benden koparıp bana sarıldı.

'Seni çok özledim aptal!!' dedim neşeyle ve bir kolumu Monty'i sarılmaya davet edercesine açtım.

Hepimiz kısmen özlemimizi giderdikten sonra Clarke titreyen bir sesle 'Peki o zaman....Başlayabiliriz.' dedi

Clarke hariç hepimiz tünelden içeri girdik.
İçeri girdiğimizde sıranın bize gelmesini beklerken Jasper heyecanla tanıştığı kızı bana anlatmaya başladı fakat bi sorun vardı beklediğimiz işaret hala gelmiyordu.
'Jasper nolur sus artık' dedi Octavia artık dayanamayarak.
Jasper konuşmayı kesti.
Ve birden telsizden bir ses belirdi
'Lexa geri çekildi, yalnızız' diyordu Clarke'ın sesi.
Hayal kırıklığı ve korkuyu aynı anda yaşamanın vermiş olduğu acıyla dili tutuldu.
Bellamy ardı ardına sorular soruyordu fakat Clarke birine bile cevap vermiyordu.

Kendini bir süre sonra toparlayıp konuştu:
'İçeriye radyasyon yaymamız gerekiyor...' uzunca planı anlattıktan sonra durdu ve umutsuzca 'sizi seviyorum çocuklar' dedi.

Plana göre Raven jeneratörleri patlatırken ben havalandırmadan kontrol odasına geçerek havalandırmaları tersi yönüne çalıştırıp içeri radyasyon alacaktım.

Bir an düşünmeden havalandırmaya ilerledim fakat Bellamy beni tuttu.

'Bunu al' dedi bana telsiz uzatarak
Vedalaştık ve havalandırmaya girdim
Yavaşça ilerlerken bir süre sonra telsizden panik içindeki Bellamy'nin sesi geldi;

'Planı anladılar bulunduğun havalandırmayı patlatacaklar!'

Dediğinin bir önemi yoktu, odaya çok yaklaşmıştım üstelik artık dönecek zamanım yoktu. Öleceğimi kabullenip Bellamy'e bir şey itiraf etmek için telsize bastım
'Seni sevi-'
Cümlemi tamamlayamadan bomba patlamıştı.

Tüm yalnız insanlar||The100Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin