İkinci olanlar

100 6 0
                                    

Gülümseyerek ona baktım
İlk dönemlerimizden alıntı yapması beni çok mutlu etmişti...
Bir süre nerden nereye geldiğimizi düşündüm, çok tuhaftı sadece birkaç hafta önce abimi astığı için ondan nefret ederken şimdi kucağında kampa dönüyordum.

'neye daldın öyle?' diye sordu cevabın kendisi ile alakalı olduğunu umarak
bunu fark ettiğim için gıcıklık yapmak istedim
'ah Sterling'e adım atmak için çok mu geç kaldım dersin?' dedim ve cevap bekleyen bir ifadeyle ona baktım.
yüzü düştü 'Sterling başkasına ilgili.' dedi soğuk soğuk
'hoş çocuk, şansımı deneyeceğim' dedim istifimi bozmadan
beni kucağından indirdi ve bensiz yürümeye başladı.
'Bellamy Blake! Geri döner misin?!' diye bağırdım
Bellamy geri döndü eğilip beni kaldırdı ve yere bıraktı.
'yürürsün kampa yada dur ben Sterling'i çağırayım' dedi sinirli bir şekilde

'Sterling tipim değil, Bellamy' dedim gülerek
Yeniden kucakladı
'biliyordum' dedi kendinden emin bir şekilde
'kıskanmadın yani?' diye ekledim
'kıskanmadım' dedikten sonra göz ucuyla beni süzdü ve gülmeye başladı
'belki birazcık' diye ekledi

Kampa vardığımızda Raven ve abimi yan yana otururken gördük
'Bellamy?' dedim ona bakarak
'efendim küçük murphy' dedi merakla
'abim bizi bir türlü yalnız bırakmıyordu,intikam almak istemez misin?' diye sordum
'isterim' dedi sırıtarak

Bellamy beni tam aralarına otutturup karşılarına geçti
'o niye seni taşıyo?'dedi abim bir bana bir de bellamy'e bakarak
'fantezi, bundan sonra hep böyle gezicez' dedim
abim fısıldayarak 'gidin fantezinizi başka yerde yapın' dedi göz ucuyla raven'ı işaret ederek
'senin cilveyi mi böldük,neyse iki dakika oturalım gideriz' dedim raven'ın da duyabileceği bir şekilde
raven kıkırdadı ama john utanmasın diye gülüşünü içeceğini içerek sakladı
'arka kapıdan çıkınca solda bi kaya var çok iyi öpüşme yeri' dedi bellamy
raven şaşkınlıkla yudumladığı içeceği yutamadı ve öksürmeye başladı
abim utanarak eliyle yüzünü kapattı
'sağol bellamy, ihtiyaç yok' dedi gergin bir şekilde
'e ama ulu orta öpüşmeyeceksiniz değil mi?' dedim sinir bozucu bir şekilde
'şu an kimse öpüşmüyor değil mi yn!' dedi öfkeyle
ardından ayağa kalktı 'Clarke bizi arıyordu,Raven' dedi ve kız daha neye uğradığını anlamadan elinden tutup onu kaldırdı
Raven bize dönüp göz kırptı 'ucubeler' dedi ve abimle ilerlemeye devam etti

Bellamy ile birbirimize bakıp güldük
el çakıştıktan sonra Bellamy ekledi 'bileğini ve bacağımı Abby'e göstermeliyiz' dedi ve beni yeniden kucaklayarak revir'in yolunu tuttu

Ertesi gün abim yanımda uyurken irkilerek uyandı
onun irkilmesi ile ben de uyandım
derin derin nefes alarak bana baktı
'geçti.. geçti sadece rüya gördün' dedim sırtını okşayarak
sarıldı
'ben geri uyuyamam' dedi sesi titreyerek
'tamam gel dışarı çıkalım biraz dolanalım' dedim
üstümde çuval gibi duran ceketi geçirip çadırdan dışarı çıktım.
Bileğimin acısı geçmemişti ama yine de abim için yürümeye değerdi
ayağıma basamadığım için yavaş yavaş yürüdük bir süre.

abim birden beni bir ağacın arkasına çekip telaşla etrafa bakmaya başladı
'ne oluyor' dedim panikle
'yerliler..' dedi
'en az 100 kişiler' dedi korkuyla
'ay abi ittifak kuruldu ya, eğitime geliyorlar' dedim ağacın arkasından çıkıp onlara doğru yürüyerek

yerli dilinde hoşgeldiniz dedim
Lincoln Octavia'ya Octavia ise bana öğretiyordu
Indra denen kadın soğuk bir tavırla kafasını selamlayan bir şekilde  salladı ve doğruca Kane'e yürüdü ve el sıkıştılar

'en azından onunla samimi anlaşıyor' dedi abim gülerek
'ben sevecen yaklaşmıştım' dedim bozularak
'kızım o yerli üzülme hepsi böyle' dedi omuzumu okşayarak

Octavia yıllardır bu anı bekliyormuşçasına nerden bulduğunu bilmediğim kılıcıyla fırladı ve Inda'ya gülümseyerek selam verdi
Benim aksime Indra bu sefer gülümsedi

'Hayır sorun bende mi anlamıyorum' dedim kırgın kırgın
'sinir bozucu olduğunu düşünen tek ben değilmişim' dedi abim uyuz bir edayla

Bir süre yerliler ile bizimkiler tanıştı konuştu
savaş planı yapıldı
yerliler inatla silah kullanmak istemiyorlardı
uzlaşmak için biz dövüşmeyi öğrenmek istediğimizi söyledik

Ben oturmuş bizimkilerin teker teker yerlilerden dayak yemesini izliyordum

Octavia çıktığında ne kadar iyi dövüştüğünü gördüm
sağlam dövülse bile kalkıyor yeniden dövüşüyordu
Bir süre sonra adamı devirmeyi başardı ama üstü başı kendi kanıyla kaplanmıştı

Indra bana baktı
'Sen! Kalk!'
'bileğim burkuk' dedim
'Olsun yine de göreyim seni' dedi

Bileğimdeki bandajı iyice sıktım şimdi daha iyi yürüyebiliyordum

Adama yanaştım ve önce beni yere sermeyi başardı
ardından kalkıp ani bir hamleyle adamın burnuna yumruk attım.
Adam acıyla inlerken eğilip ayağına tekme atıp adamın dengesini kaybetmesine sebep oldum
adam bıçağını sinirle çıkarıp üstüme koşmaya başladı
deli gibi bıçağı sallarken yanağıma derin bir çizik attı
sinirlendim ve hızlı bir hamleyle elinden bıçağı alıp adamın dizine tekme atarak yere düşmesini sağladım üstüne çıkıp bıçağı boynuna dayadım.

'YETER!' diye bağırdı Indra
adamın üstünden kalkıp istifimi bozmadan çadırıma girdim
Bir süre sonra Indra ardımdan girdi
'İyi dövüşüyorsun' dedi gülümseyerek
'yanağım kanıyor' dedim soğuk soğuk elimde bezle yanağımdan akan kanı temizlerken
'yaralanman güzel dövüştüğün gerçeğini değiştirmiyor' dedi
'ikincim olmanı istiyorum' diye ekledi
'Octavia'ya sorsana o ister' dedim bezi ıslatıp yeniden yanağıma götürürken
'Yn niye istemiyorsun' 
dedi ciddi bir edayla
'Halimden memnunum, birinin ikincisi olmaktansa hiçbirşey olmayı tercih ederim' dedim
Bir şey demeden yanımdan kalkıp gitti.

Tüm yalnız insanlar||The100Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin