Bölüm GrahaminKarisi na adanmıştır. Herkes gibi süper, yb yazmaktansa gerçekten işe yarayan yorumlar yaptığın için teşekkür ederim❤ güzel bir bölüm olacak.
" Çünkü amacını biliyorum. "
İstifimi bozmadan cevap verdim.
"Neymiş benim amacım? "
Korkusuzca gözlerime bakıyordu.
" Benimle birlikte olup sonra bırakmak. Her erkek gibi. Ama ben öyle bir insan değilim. "
Rahatlamıştım.
" Alakası yok Duru. Eğer amacım o olsaydı çoktan ulaşırdım. "
Göz kırpmıştım. Yeşil gözleri koyulaştı. İfadesi değişti.
" Hadi gel kahvaltı yapalım. "
" Ta-tamam. "
" Yanlış mı duydum? Duru Üner kekeledi. "
" Yanlış duydunuz Araf bey. "
İçeri girdim. Peşimden gelmişti. Masaya oturdum. Karşıma oturdu. Onu etkilenmenin zamanı gelmişti. Stratejim değişti. Bir şeyler söyledim.
" Araf Bey borsanın durumu pek iç açıcı değil. "
" Duru. Bey demesen? "
" Japonya elde edilen hammaddenin %40 ını satmamakta kararlı. "
" Duru! "
Beni takmıyordu.
" Efendim? "
" Bey demesen? Ha bir de Toprak'la ne ara bu kadar yakın oldunuz? "
" Seni ilgilendirir mi? "
İşte. Fare tuzağıma düştü.
" Yarın akşam seni alayım. Bir arkadaşımın doğum günü var. "
" Sevgilinle git. "
" Bak birlikte çalışıyoruz. O yüzden Bey deme. Sadece Araf. Ayrıca arkadaşımsın. "
" Tamam madem. "
" Hah şöyle. Duru Üner teşekkür ederim. "
Gözleri kısılmıştı. Kahkülleri alnını kapatıyordu. Ve omzuna kadar saçları. Gözleri koyulaştı. Utandığında böyle oluyordu.
" Utanınca çok güzel oluyorsun. "
İşte böyle etkileneceksin Duru.
" Gözlerin koyu yeşil oluyor. "
Tebessüm etti.
" Hadi Araf şirkete gidelim. "
Kalktım. Hesabı ödedik. Gidene kadar konuşmadık. Şirkete girince Ege Bey kapıdaydı.
" Baba! "
Koşarak sarıldı. İkisinden de nefret ediyordum.
" Günaydın. Hadi bakalım iş başına. Bugün yetimhaneye gidiyorsunuz. "
" Ne yetimhanesi? "
" Kimsesiz çocuklar için. Onları eğlendireceksiniz. "
" Baba bizim görevimiz bu değil. "
" Duru! "
Sesini yükselmişti. Duru ile arabama bindik.
" Duru? "
" Efendim. "
" Çok eğleneceğiz. "
" Ciddi ol Araf. "
" Sustum. "
İçeri girdik. İşte bu böyle bir adamdı. Böyle. Beni yetim bırakıp yetim çocukları düşünen. Kalpsiz. İçeri girdik. Her çeşit çocuk vardı. Sarışın,esmer, uzun, kısa. Ama hepsi çocuktu. Masum. Elimdeki hediyeleri vermeye başladım. Herkese verdik. Duru yanımdaydı. En son herkese hediye verdik. Kapının arkasında saklanan çocuğu gördüm. Yanına gittim.
" Meraba. Tanışalım mı? "
" Hayır. "
" Tamam o zaman. Ben Araf. "
Elini uzattı.
" Neyin var? "
" İşine bak. "
" O zaman ben gidiyorum ama geleceğim yeniden. "
" Tamam Araf. "
Gülümsemişti. Gamzesini gördüm. Ordan dışarı çıktık.
" Araf? "
" Efenim Duru. "
" Sen çok masum bir adamsın. Sadece gösteremiyorsun. "
" Emin olma Duru."
" Eminim Araf. "
Seni öldüreceğim gerizekalı. Hala masum diyor. Benim için bir sürü sıfat olabilirdi. Ama kesinlikle masum değildim. Duru'tu evine bırakmak için arabayı durdurdum.
Onla birlikte indim arabadan.
" Yarın akşam alırım seni. "
" Tamam. "
" İyi akşamlar. "
" Sana da. "
Uzaklaşıyordu ki
" Duru! "
Arkasını döndü. Yanına yanaştım.
" Sen mükemmelsin. "
Gülümsedi. Gözlerini izledim. Öldüreceğim gözleri. Sonra burun buruna geldik. Kalbini hissediyordum. Amatördü. Fazlasıyla. Dudaklarıma bakıyordu. Ben de dudaklarına bakmaya başladım. Sonra birden kendini kurtardı etkimden.
" İyi geceler. "
" İyi geceler. "
Arabaya binip Toprak'ı aradım.
- Duru'nun ağzından-
Aynada yansımama baktım. Elim dudaklarıma gitti. Onu öpecektim kendimi kurtarmasaydım. Onun değişik bir etkisi vardı üzerimde. Kesinlikle hoşlantı değildi. Ama farklıydı. Yarın ne giyeceğime bakmaya başladım. Bir süre sonra kırmızı elbisemde karar kıldım. Hiç giymemiştim. Çok iddialı bir elbiseydi. Cesaret edememiştim. Ama şimdi giymek istiyordum. Beline kadar geniş bir sırt dekoltesi vardı. Dizimin 1 karış üstündeydi. Ve önünde iddialı bir göğüs dekoltesi vardı. İlk defa bu elbiseyi giyecektim. Ama ondan önce yabancının yeni bölümünü okudum. 20 yaşındaydım. Ama hala wattpad aşkım bitmemişti. Araf da 24 yaşındaydı. Doğum günü 12 Temmuz'du. Araf nerden çıktı ki şimdi. Ayrıca ben niye onun doğum gününü biliyorum? Hemen Selen'e whatsappdan mesaj attım.
+ Selen bir şey oldu. Ama önemli değil.
- Öt hemen.
+ Araf.
- Hı?
+Şirkete yeni biri geldi. Adı Araf.
- Nası? Yakışıklı mı :)?
+Saçmalama! Tabiki değil. Sadece siyah büyüleyici gözler, vişne rengi dudaklar, kendinden ödün vermeyen tavrı, kaslı vücudu var.
-Oha!
+ Abartma!
- Sen niye bana anlattın bunu?
+Sus be kızım. Önemsiz biri işte.
- Sen onu benim bir yerime anlat:))
+Hadi. Zıbar.
Selen'le tanışalı 10 sene olmuştu. En yakın arkadaşımdı. Sonra kendimi uykuya bıraktım.
- Araf'ın ağzından -
" Toprak! İyi misin? "
" İdare eder. "
" Tamam. Evime gel. "
Telefonu kapattım. Eve varınca Toprak'ın kapıda olduğunu fark ettim.
" Neydi benle konuşacağın konu? "
" Duru'dan uzak durman lazım. "
Gözleri koyulaşmıştı.
" Niye? "
" Çünkü planlarımızın içine edeceksin. "
" Bencilsin Araf! "
" Sen kendine bak! "
" Araf. Ben Duru'yu istiyorum. "
" Büyü biraz Toprak! Büyü! "
" Vicdansızın tekisin! "
" Toprak. Canını acıtacağım git."
Ellerini iki yana açtı.
" Beni de mi öldüreceksin? "
Sinirleniyordum. Sesini daha da yükseltti.
" Ne yapacaksın lan! "
Kendime hakim olamayacak yüzüne bir yumruk attım. Gözlerindeki acıyı görüyordum.
" İyi akşamlar Araf. "
Hiçbir şey söylemeden gitti. Üzülmemiştim ama. Çünkü ben yalnızdım. Herkes gibi. Yarın akşama kadar Duru'yla görüşmedik. Toprak'la da. Ege Üner'in sağ kolu olduğunu öğrendiğim adamı öldürdüm. Benden şüphelenmeye başlamıştı. Üstüme bir kot bir de gömlek giydim. Burbery parfümümü sıktım. Ve Duru'dan ne kadar iğrendiğimi bir kere daha hissettim. O da böyle kokuyordu. O kokunun kaynağını bulmak için aşağı indim.
" Güneş! "
" Abi! "
Koşarak bana sarıldı.
" Nerden çıktın deli! "
" Abimi özledim geldim. Olamaz mı? "
" Valla çok güzel olmuş. İkizler? "
" Ananeleriyle. Senin bir işin mi vardı? "
" Randevum aslında. "
Gülmeye başladı.
" "Kimmiş o? "
" Önemli biri değil. Bir kadın işte. Kafana takma o kadar güzelim. "
" Tamam bakalım. "
" Sen de gelsene? "
" Batırmayayım? "
" Yürü Güneş. "
Sonra Duru'ya mesaj attım.
10 dakikaya kapındayım. Hazır ol!
Onun evinin kapısına geldiğimizde çıkması bir oldu. Kırmızı kumaş parçasını giymişti. Böyle bir şey beklemiyordum. Onun böyle giyineceğini. Arabaya bindi. Gözlerime soru sorar gibi bakıyordu. Nr yani o güzel olmuşsun dememi mi istiyordu? O benim gözümde her zaman iğrençti.
" Çok güzel olmuşsun Duru."
" Teşekkür ederim. "
Tebessüm etti.
" Bu arada seni Güneş'le tanıştırayım. Güneş bu Duru."
" Tanıştığıma memnun oldum. "
" Bende. "
- Duru'nun ağzından-
Hadi ama ilk randevumuza bir kadınla gelmiş olamazdı dimi? Siyah gözleri yola bakıyordu. Simsiyah. Onu inceliyorum. Mükemmeldi. Ve çok masum. Kesinlikle içinde masum bir çocuk vardı. Ama ben hep sert yanını görüyordum. Araf İnan. Başıma bela aldım. Araba durunca atladım.
" Geldik mi? "
" Hayır gelmedik. Seni indireceğiz burda. "
'çok komik'bakışı attım.
" Girebilirim istersen? Sen de hanfendiyle baş başa kalırsın. "
Kadın atladı ordan.
" Ben kardeşiyim. "
Yüzüme sinen rahatlığı anlamamış olmasını umdum. Aradan indi hemen. Güneş'in kapısını açtı. Ben de arkadan besleme gibi yürüyordum. Niye burdayım sahi? Durdum. Güneş'e bir şeyler fısıldadı sonra yanıma geldi.
" Ne yapıyorsun? "
" Asıl sen ne yapıyosun? Beni zorla getirdin buraya. Şimdi kardeşinle ilgileniyorsun?!"
Bu onu sinirlendirmişti. Gözleri daha da koyulaştı. Çenesi kasıldı. Kusursuzdu.
" Duru. Özür dilerim. "
Bunu beklemiyordum. Ağzımın bir karış açıldığına yemin edebilirim.
" Önemli değil. "
Hemen yelkenleri suya indirmiştim. Elini belime yerleştirdi. Bu ürpermeme sebep olmuştu.
" "Korkaksın. "
" Çok konuşma Araf. "
İçeri girdik. Güneş'i buldu. Sonra bir müzik çaldı.
(Cem Adrian-herkes gider mi?) solistin yanına gittim.
" Ben söyleyebilir miyim? "
Adam şaşkın gözlerle bakıyordu. Bu şarkı benim için çok çok özledi. Fazla özel. Mikrofonu elime aldım. Araf şaşkın gözlerle bakıyordu. Ve o da eline mikrofon aldı. Bu yaptıkları beni gerçekten şaşırtıyordu. Fazlasıyla.
(koyu renkliler Araf. Açık renkliler Duru.)
Sesiz bir gece yorgun adımlarım.
Hiç haberi yokmuş gibi ıslak kaldırımların.
Gözlerine bakmaya başladım. O gözlerini gözlerimden ayırdı. Güneş'e baktı.
Kimse görmüyor mu?
Kimse durmuyor mu?
Durup önünde kalbinin kimse durdurmuyor mu?
Ben ona o Güneş'e bakıyordu.
Herkes gider mi? Herkes gider mi?
Söyle bana küçük adam her şey biter mi?
Gözlerini bana çevirdi. Uzun süredir ona baktığımı farkındaydı. Siyah gözlerini. İçindeki beyazlığı arıyordum.
Çok erken değil mi? Erken değil mi?
Söyle bana küçük adam herkes gider mi?
Hala gözlerime bakıyordu. Delici bir şekilde. Mecburiyetten gözlerimi kaçırdım. Onun kadar cesur değilim. O başladı sonra. O kadife sesiyle.
Elinde cennetin kayıp haritası.
Kalbinde hazineler yüzünde anahtarı.
Kimse görmüyor, kimse bilmiyor.
Ve sen hala üşüyorsun.
Gözlerini çevirdi. Güneş'e bakmaya devam etti.
Herkes gider mi? Herkes gider mi?
Söyle bana küçük adam her şey biter mi?
Çok erken değil mi? Erken değil mi?
Söyle bana küçük adam,
Nefes aldı. Kalbim yerinden çıkıyordu. Ama o tam aksine çok rahattı. Yüzünü bana çevirdi.
Herkes gider mi?
Nefes aldı ve muzipçe sırıttı. Bana yaklaştı.
Hala yalnız mısın?
Sadece özgür.
Daha da yaklaştı.
Peki mutsuz?
Sadece alışmış.
Tamam sesim güzeldi. Ama onun yanında bir hiçti. Hiçbir zaman siyah göz çekici gelmemişti ama şimdi. Dünyada gördüğüm en güzel ve en acımasız bakan gözlerdi.
Peki ya aşık?
Sadece eksik.
Elimi yavaşça tuttu. Ürpermemle bıraktı ve sırıttı. Böyle giderse şarkı bitmeden ölecektim. Ciddiyim.
Peki ya sen? Hala bekliyor musun?
Beklemek, şimdi hiç duymayan birine dünyanın en güzel şarkısını söylemek kadar anlamsız.
Peki ya umut?
Umut, şimdi hiç görmeyen birine gökkuşağını anlatmak kadar zor ve imkansız.
Son bir nefes aldım. Ve birlikte başladık. Gözlerini çevirdi. Ve Güneş'e döndü.
Herkes gider mi? Herkes gider mi?
Söyle bana küçük adam,söyle bana küçük adam çok erken değil mi?
Erken değil mi?
Karşımdaydı. Siyah gözleriyle. Çok güzel fazla güzel.
Yağmur diner mi?
Bir anda sustu. Yalnız kalmıştım sahnede. Son sözünü söyledi.
" Yağmur hiç bir zaman dinmeyecek Duru."
Sahnede tek başımaydım. Güneş'in belinden tuttu ve mekandan çıktı. Yalnız kalmıştım. Herkes bana bakıyordu. Sinirle sahneden indim.
" Bunu ödeteceğim Araf. "
Kimi kandırıyorum? O Araf İnan'dı. Nefretten doğan.
Yorumlarınızı bekliyorum!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAF
ActionSiyah ve gri karışırsa ne olur? Ve siyah gri olana dek karışmaya devam etti. Beyaz duruluğunu yitireceğini bile bile savaşından vazgeçmedi. Duru ve Araf. Birbirlerinin ne zıttıydı ne de aynısı. Biri siyahtı biri gri. İkiside Araf'ta kalmıştı. Birle...