Hepinizin sorduğu soru: niye karakterleri oyunculardan seçmiyosun? Şöyle açıklayayım. Ben Sadece Biz'de Şebnemle örtüşememiştim. Çünkü Şebnem'i Selin Şekerci canlandırıyordu. Ve ben ondan bir şey alamıyordum. Ama burda herkesin kafasındaki Duru, Araf farklı. O yüzden daha çok bağlanıyorsunuz. Benim için de öyle. Yazarken Duru ile özdeşleşiyorum. Ve duru oluyorum. Duru'yu kendime benzetmemden kaynaklanıyor heralde. onu anlatırken zorlanmıyorum. Ama sakın yanlış anlamayın. Duru kısa siyah saçlı ben uzun sarı saçlıyım. Duru yeşil gözlü ben kahve. Hiç benzemiyoruz. Ama duygusal olarak Duru'yu kendimden yazıyorum.
Duru gittikten sonra kadının dudaklarından ayrıldım.
" Araf! Hatırladın mı beni? "
Hayır.
" Evet. Gamze? "
Yüzü beyazlaştı.
" Gizem? "
" Çüş Araf. Ben Gözde. "
" Aa Gözde. "
Yanımdan ayrıldı. Ne yani adını hatırlamamı mı bekliyordu? Bir gece birlikte olmuştuk.
Kimden:Duru
Seni tanıdığıma lanet ediyorum. Her defasında.
Banane be! Ama kızdan uzaklaşıyorum. Gönlünü almam gerekiyordu.
Kime:Duru
Ben mutlu muyum sanıyorsun? Aklımı karıştırıyorsun.
İşte böyle iltifat edilir. Bu kadına iltifat etmek midemi bulandırıyordu. Ama mecburdum.
Kimden:Duru
Anlamadım?
Kime:Duru
Anladın. Hemen daha demin olduğun yere gelir misin? Sana ihtiyacım var.
O gerizekalıya tabiki ihtiyacım yoktu.
Kimden:Duru
Gelmem için bir neden söyle.
Kime:Duru
Sana ihtiyacım var. Söz veriyorum sadece şarkı söyleyeceğiz.
- Duru'nun ağzından-
Sana ihtiyacım var.
Bunu bana daha demin yanından kovan adam söylemişti. İdrak etmem zaman aldı. Niye hala kalbim yanına git diyordu. Gurursuzdum ben. Yada ona gereğinden fazla değer veriyorum. Üzülmesini istemiyorum. Tanışalı tam 1 ay oldu. Ve ben onun yanında olmak istiyorum. Onun siyah gözlerinde kaybolmak. Onun gövdesine yaslanmak. Bu imkansızdı işte. Araf hiçbir zaman izin vermeyecekti buna. Telefonum titredi.
Kimden:Toprak
Seni özledim.
Ben de özledim demek isterdim. Ama şu an gurururumu inciten adama gidiyorum.
Kime:Toprak
Toprak. Arkadaşım olarak yanımda ol. O günü unutalım. Öpüşmemizi. Hataydı. Senin kalbini kırmak en son istediğim şey.
O gece bardan çıkınca Toprak'a gitmiştim. Sonra sarıldık. Bana iyi geldi. Ama onun gözlerinin maviliğinde siyahı aradım. Bu imkansızdı.
Kimden:Toprak
O dimi? Onun için beni bıraktın. Alıştım ben artık. Nasıl istiyorsan öyle olsun. Duru.
O çocuğunun canını acıtıyordum. Telefonumu kapattım ve deniz kenarındaki eve doğru yol aldım.
Kime:Toprak
Yüz yüze konuşsak?
Kimden:Toprak
Evinin önündeyim.
Kime:Toprak
Araf'a gidiyorum.
Kimden:Toprak
:)
Gülücük. İşte bu. Üzen. Hayatta böyle değil mi? Başına kötü şeyler geliyor. Çok kötü. Ama sen hala gülebiliyorsun. Ve acılar hiçbir zaman ilk günkü gibi kalmıyor. Eğer öyle kalsaydı herkes acısından ölürdü. Şu an tek istediğim Toprak'a aşık olabilmek. Ama olmuyor. Hadi demişler ya gönül bu ota da konar b*ka da. Çok alakasız oldu farkındayım. Evinin önüne geldiğimde hala oturuyordu. Aklıma Derin gelmişti onu öyle görünce. İlk aşkım. İlk sevgilim. İlk öpücüğüm. Derin benim ilkimdi. Ve son olacağına söz vermiştim. Onu da ölüme göndermiştim. Bile bile. Derin'e ihanet etmek miydi Araf'a bu denli değer vermek?
" Hoşgeldin. "
" Hoşbulduk. "
" Yüzsüzsün. "
" Anlamadım? "
" Sana ne yaparsam yapayım gitmiyorsun."
Haklıydı. Ama yüzüme vurmasına gerek yoktu. Yalpalayarak yanıma geliyordu.
" İçtin mi sen? "
" Birazcık. "
Eliyle iki işareti yaptı. Ve kendi kendine gülmeye başladı. Sonra yere kapaklandı. Kuma. Yanına gittim hemen.
" İyi misin? "
" İyiyim gel otur. "
Yanına oturdum. Ayaklarım denizin üstündeydi. Elimi tuttu. Ürperdim. Yine. Ve yine.
" Ben şerefsizim. "
" Hayır. Değilsin. "
Elini avcuma aldım.
" Öyleyim. Herkesi üzüyorum. Ben olsam kendimden nefret ederim. "
Ellerim ister istemez yüzüne gitti. Bana çevirdim.
" Araf. Sen dünyanın en büyük kalbine sahipsin. İstediğin kadar gizle. Sevgi hep içinde. "
Güldü. Samimiydi.
" Sevgi, şimdi hiç aşık olmamış birine aşkı anlatmak kadar saçma ve olanaksız. "
Haklıydı.
" Peki sen? Hiç aşık oldun mu? "
" Şşş ufaklık. Bana öyle bakma. "
Gülmeye başladı. Ben de güldüm.
" Nasıl bakıyormuşum? "
Gözlerinin siyahı arttı. Daha da yakışıklı olabilirmiş gibi bakmaya başladı.
" Masum."
Masum? Kime göre? Elif Seyhan'ın gözünde aşağılıktım. Masum. Kesinlikle masum değilim.
" Sen de masumsun Araf. "
Denize bakarak gülmeye başladı. Ay yüzüne vuruyordu.
" Emin olma. "
" Eminim. "
" Neye elimi atsam batırıyorum. Daha önemlisi onu çok özlüyorum. "
Kafasını kuma yerleştirdi. Ellerini iki yana açtı. Ben de aynısı yaptım. Ama ona bakıyordum. O gökyüzüne bakıyordu.
" O beni bırakmayacaktı. Duru. O beni bırakmayacaktı. Ama en kötüsü ne biliyor musun? O kendi isteğiyle bırakmadı. Onu bizden çaldılar. Göz göre göre. "
Yanılmıştım. Araf egoist zengin şımarık çocuk değildi. O acı çekmişti. O vicdansız değildi. Onun bir kalbi vardı. Ne kadar göstermeye korksa da. Ne kadar sert çocuk olmaya çalışsa da. O karıncayı incitemezdi. Ama onun canını yakmışlardı.
" Duru. "
" Efendim. "
" Bana şarkı söyler misin? "
Güldüm.
" Sesim kötü. "
" Bencede. Ama sen söyle. "
Hangisini söylemeliydim? Onu üzmeyen bir şey. Başladım sonra.
(Aşk tesadüfleri sever-Eylül akşamı)
Hiçbir neden yokken yada biz bilmezken tepemiz atmış ve konuşmuşuzdur.
Güldü. Ve devam etti.
Onca neden varken ve tam sırası gelmişken hiçbir şey yapmamış ve susmuşuzdur.
Bütün mükemmel özellikler bir bedende birleşmişti. Ama beni en çok etkileyen gülünce kısılan gözleriydi.
Aynı anda aynı sessiz geceye durup içim sıkılıyor demişizdir.
O devam etti.
Aynı sabaha uyanırken kim bilir? Aynı düşü görmüşüzdür. Olamaz mı?
Gülerek ona baktım.
Olabilir.
Ona uzun bir süre durmadan bakabilirdim. Şarkıyı bitirmeden kesti.
" Özür dilerim Duru. "
Ve uyuyakaldı. Karar verdim. En masum zamanı uyurkendi. Araf benim için ne ifade ediyordu? Elimi yüzünde gezdirdim. Alnına, burnuna ve en son dudaklarına dokundum. Sonra yeniden yanağına getirdim. O benim için. Kendime itiraf edemediğimdi. Araf'ı daha çok yavru köpeklere benzetiyorum. Sanki dünyayı o yaratmış gibi olan egosu, arkasını düşünmeden havlamaları, sonsuz cesaretleri ama akşam olunca her zaman sevgi istemeleri. Geceler beni hep ürkütmüştür. Ömrümüzün yarısını geçirdiğimiz geceler. Herkes kabuğuna çekilir ve durgunlaşır etraf. Yarın sabah pişman olacağımı biliyorum ama yaptım. Araf'ın koluna kafamı koydum. Evin içinden bir battaniye aldım. Ve ona sarıldım. Kokusu. Müthişti. Kokusuyla mest oldum. Ve kendimi uykuya bıraktım.
- Araf'ın ağzından-
Sabah uyandığımda Duru'nun bacağı üstümdeydi. Kafası göğsümde. Ne olmuştu dün?
" Günaydın. "
Gülümsüyordu. Ciddi anlamda merak ediyordum.
" Dün ne oldu? "
Gözleri koyulaştı. Utanmıştı.
" Bir şey olmadı. Yattık uyuduk. "
Göğsümden kalkması için işaret verdim. Ve ayağa kalktım. Deniz çok güzeldi. Fazlasıyla. Duru bana kesintisiz bakarken gömleğimi çıkarmaya başladım.
" Ne yapıyorsun? "
Cırlamıştı.
" Yüzeceğim. "
Sonra pantolonumu çıkardım.
" Yalnız sen o bakışlarını üzerimden çekersen. Yiycekmiş gibi bakıyorsun. "
Güldü. Güldüm.
" Hiç de bile. "
Sonra tişörtünü çıkardı.
" Ciddi misin? "
" Niye ki Araf? Yalnız yiycekmiş gibi bakma lütfen. "
Laf sokmuş gibi hissediyordu. Yazık ciddi anlamda gerizekalıydı. Yada aptal. Şortunu çıkarmadı ve denize yürüdü. Peşinden gittim. Beni takmadan denize atladı ve yüzmeye başladı. Ciddiyim çok iyi yüzüyordu. Ona yetiştim sonra.
- Duru'nun ağzından-
Araf yanıma yetişti. Sonra kafasını suyun içine soktu. Çıkarttı. Saçlarını düzeltti. Islakken ben ciddi anlamda çirkinleşiyordum. Bu çocuk niye böyleydi?
Ellerini belime yerleştirdi ve beni kendine çekti.
" Suyu seviyorum. "
Bu itiraf benden gelmişti.
" Ben nefret ederim. "
" O zaman niye yardıma ihtiyacın olduğunda denize sığınıyorsun. "
" Çünkü nefretimle ayakta duruyorum. Nefret ettiklerimi görüyorum. Ve daha da güçleniyorum. Onun beni yenmesine izin veriyorum. Ama denizi izlemek benim için kusursuzdur. Ayrıca yardıma ihtiyacım olmaz benim. "
" Araf. Sen kötü çocuk değilsin. "
" Boşver onu. Gel bir oyun oynayalım. İlk çıkan yenilir. Denize gireceğiz. "
" Ciddi misin? Ben ilkokul 3 de oynuyordum. "
" Haklısın. "
" Bozulma hemen. "
İstemsizce bacaklarımı beline sardım. Sahi ben ne yapıyordum? Amacım neydi? Tek seferde benle birlikte suyun altına gömüldü. Gözlerim yanıyordu. Araf'ın gözleri. Tonu açılmış gibiydi. Koyu siyah değildi. Ömür boyu onu izleyebilirim. Dudakları morardı soğuktan. Saçları yukarı kalktı. Vücutlarımızı birleştirdi. Ciddi anlamda kendimi koala gibi hissediyordum. Nefesimi tutmaya çalışıyordum. Onu daha fazla izleyebilmek için. O da nefesini tutuyordu. Yüzme eğitimim olduğundan zorlanmadım. Bir süre sonra belimden ani bir çekilme hissettim. Sonra dudaklarım da vişne tadı. Yumuşaklık. İdrak etmem zor oldu. Araf beni öpüyordu. Kalbim karşılık vermem için haykırıyordu. Beynim gerizekalı mısın diyordu. İstemeden karşılık verdim. Araf hafifce gülümsedi. Nefesimi yaklaşık 1 dakikadır tutuyordum. Yavaşça su yüzüne çıktık. Hala beni öpüyordu. Ellerim ensesine gitti. Dudaklarımı çektim.
" Yoruldum sana karşı koyamamaktan. "
Sırıttı. Sonra güçlü bir erkek sesi kıyıya bakmamı sağladı.
" Duru! "
Babamdı. Ege Üner.
Yorumlarınızı bekliyorum!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAF
ActionSiyah ve gri karışırsa ne olur? Ve siyah gri olana dek karışmaya devam etti. Beyaz duruluğunu yitireceğini bile bile savaşından vazgeçmedi. Duru ve Araf. Birbirlerinin ne zıttıydı ne de aynısı. Biri siyahtı biri gri. İkiside Araf'ta kalmıştı. Birle...