Multi Hera!
- Genel Anlatım -
Adam kızını görünce içinden bir parça koptu,kızı ona baba demeliydi. Ona sarılmalıydı,hiçbir şey önemli değildi belki ama kızı. Hayatındaki en değer verdiği şeydi. Her akşam şarkı söylediği Restoranttan uzaklaştı. Normalde olsa direk evine gider ve Yüzsüz Ufaklık'la oynardı. Ama şimdi kalbinde tarifsiz bir sızı vardı. Kadın bilmiyordu onlar yokken adamın neler çektiğini,nasıl canının yandığını. Kendini harap ettiğini. Onlara ulaşmaya çalıştığını. Daha önemlisi onlar yokken neler yaşadığını bilmiyordu. Annesinin kalp krizi geçirdiği,Toprak'ın akıl hastanesine yatırıldığını. Asel'in karşısına nasıl çıktığını. ( Asel Sıla ve Berk'in kızı) Kızını bulmak için uğraşlarını. Hemen Asel'i aradı.
" Araf! Ne yapıyorsun! "
Gülerek konuşuyordu.
" Hiç iyi Değilim Asel. Evime gel. "
Asel bu hikayeyi tam anlamıyla bilen tek insandı. Çocukluk Arkadaşı. Arkasını döndü ve son kez geride bıraktığı ailesine baktı. Hera'nın gülüşüne. Demir'e. Onlar zaten Araf olmadan bir hayat kurmuşlardı.
- Araf'ın ağzından -
" Sonra kızımı gördüm Asel. "
Anlatırken Gözlerim buğulanmıştı. Asel elimi kavradı.
" Canım arkadaşım,kızın nasıldı? "
Burukça gülümsedim.
" Mükemmeldi. "
O da güldü.
" Bana benziyordu,aynı bana. Çok büyümüştü Asel,konuşuyordu. Bensiz büyümüştü. "
Asel elimi daha da kavradı.
" Şimdi ne olacak Asel? "
Asel hırsla Bana baktı.
" Kızını alacağız Araf. Onu görmek senim hakkın. "
Kafamı çevirdim.
" Nasıl verecekler? Yalnız yaşayan bir adam. Daha kızım ne sever onu bilmiyorum. "
Asel Burukça güldü.
" Öğreneceğiz. Hera babasının onu ne kadar sevdiğini bilecek. "
Güldüm ve Asel'e sarıldım.
" Ne ara büyüdük Asel? "
Güldü.
" Bilmiyorum,ama den küçükken bana aşıktın. Ne çabuk unuttun! "
Güldüm.
" Unutur muyum hiç! Asel diye peşinden koşuyordum. "
Asel güldü ve bana döndü. Gözleri direk gözlerime bakıyordu. Düşündüm ben hala bir şey hissediyor muydum bu küçük kıza karşı? Bilmiyordum. Ne kadar ayran gönüllü olmuştum böyle. Ama Asel'in bana karşı yaptığı iyiliklerden sonra. Hayır o benim arkadaşım olarak kalmalıydı ama dudaklarıma değen dudaklarından sonra arkadaş kalma fikrini aklımdan çıkardım. Ben onu öpmeye başlamıştım ki anında geri çekildi.
" Araf sen Duru'yu seviyorsun,ne kadar inkar etsen de. Biz olamayız. Ama ben hep senin yanında Olacağım arkadaşın olarak. "
Kafamı eğdim,haklıydı.
" Özür dilerim. "
Güldü.
" Sorun değil ben gideyim artık. "
Onu geçirdim. Her şeyi sarpa sarıyordum.
" Iyi geceler. "
Güldü.
" Iyi geceler. "
- Duru'nun ağzından -
" Demir ben Hera'yı uyutup geliyorum. "
Kafasını salladı ve odaya geçti.
" Annecim uyku vakti. "
Hera uykulu gözlerle bana bakıyordu.
" Anne ben kime benziyoyum babam yeşil gözlü sen yeşil gözlüsün. Ben siyah gözlüyüm. "
Bu sorusuyla Gözlerim şaşkınlıkla açıldı.
" Sen Yaşından büyük sorular soruyorsun ufaklık. "
Burnunu sıktım ve sütü ona verdim. İçti ve yatağına yattı ben de yanına. Küçük kafasını göğsüme koydu.
" Hikaye anlatır mısın? "
Güldüm.
" Tamam ama sonra uyuyacağız. "
Kafasını salladı.
" Bir zamanlar çok yakışıklı bir çocuk varmış,simsiyah gözleri varmış. Ama bir o kadar da masummuş. Ama çocuğu üzmüşler ve babasını almışlar elinden. Çocuk da kötü olmuş. Yani kötü olduğunu zannediyormuş."
Gözleri yavaş yavaş kapanıyordu.
" Anne çocuğun adı neymiş? "
Güldüm.
" Araf'mış. "
Gözlerini kapattı.
" Sonra çocuk çok güzel bir kızla tanışmış ve aşık olmuş. Evlenmişler ve çocuk artık kötü olmamış. Sonra bir kızları olmuş. "
Sonunu nasıl devam edeceğime karar vermememiştim.
" Mutlu Mesut yaşamışlar. "
Gözümden akan yaşı hemen sildim. Hera uyumuştu. Onun yanağından Öpüp kalktım. Demir Sadece pijama altıyla yatakta yatıyordu.
" Uyudu mu? "
Kafamı salladım ve yanına yattım. Hemen bana döndü. Ve Gözlerini gözlerime sabitledi. Yavaşça bana yaklaştı ve dudaklarımı öpmeye başladı. Benim Karşılık vermem lazımdı,o benim kocamdı. Ama kalbim tam aksini iddia ediyordu. Karşılık verdim ama isteyerek değildi. Demir tişörtüme uzanınca kendimi ondan ayırdım. O da neye uğradığını şaşırmıştı. Sinirle bana baktı.
" Demir hazır değilim. "
Güldü.
" Artık tamamen benim olmanı istiyorum Duru. "
Kafamı salladım.
" Haklısın ama. "
Tamamlayamamıştım.
" Araf dimi? Yıllar önce seni bir çöpmüşsün gibi terk edip hayatına devam etmesine rağmen aklını karıştıran o! "
Sinirle yastığını alıp kalktı.
" Iyi geceler. "
Gözlerim dolmaya başlamıştı. Ve odanın kapısını çarparak çıktı. Ben de usulca yataktan kalktım. Evet Araf'tı,ama bunu Demir'e söyleyemezdim. Üstüme bir şey giyip dışarı çıktım,kesinlikle yalnız kalmaya ihtiyacım vardı ama ayaklarım beni marinaya sürüklüyordu. Bu olmamalıydı,ama Çoktan taksiye binmiştim. O deniz kokusunu hissettiğimde özgürlüğü belki yıllar sonra hissetim. Benim bir kızım vardı,ama benim Hayatım da vardı. Bunu hissetmiştim yıllar sonra. Marinanın içine girdim ve ayaklarım beni Araf'ın teknesine götürdü. Ama tabiki onun da teknede Olmasını beklemiyordum. Elindeki viski bardağıyla oynuyordu. Önünde günlük Tarzı bir şey vardı,hadi ama koskoca Araf Inan günlük tutmuyordu değil mi? Mırıldandı.
" Bugün onu gördüm,çok büyümüştü. Simsiyah gözleri vardı. Ve çok tatlıydı. "
Içimi yakıp geçen kasırgaya aldırmadan yanına gittim. Beni fark edince hemen kapattı defteri ve bana döndü. Ben de karşısına oturdum.
" Selam. "
Güldü.
" Merhaba. "
Şimdi ne diyecektim?
" Niye buradasın? "
Hadi Duru aklına gelen ilk şeyi söyle.
" Hera için. "
Gözleri değişti ve gülümsedi.
" Dinliyorum. "
Terleyen avuçlarıma aldırmadan devam ettim.
" Hera babasını Demir olarak biliyor. "
Güldü. Hatta kahkaha attı.
" Biliyorum. "
" İşte diyeceğim o ki bunu bozma,onun psikolojisi için hiç iyi olmaz. Biz aslında Türkiye'ye Babalık Davası için gelmiştik. "
Gözlerindeki nefreti görmüştüm. Siniri. Öfkeyi. Ayağa kalktı ve güverteye geçti. Sinirle saçlarını çekiyordu. Peşinden gittim.
" Onun babası benim! "
Bağırmıştı. Bana yaklaştı bu beni yeterince ürkütmüştü.
" Anladın mı! Ne yaparsan yap kızımı benden ayıramazsın! "
Ondan uzaklaştım.
" Sakin ol! "
Sinirle dişlerini sıktı ve güvertedeki minderlere oturdu,ben de yanına.
" Bak sen yokken biz neler yaptık bilmiyorsun,daha sen kızının ne sevdiğini bilmiyorsun! "
Nefes alıp devam ettim.
" Onu Demir büyüttü Araf. Demir düşündü ne yer nasıl mutlu olur. "
Sinirle bana döndü. Gözü seğiriyordu.
" Sen benim neler yaşadığımı bilmiyorsun! Size ulaşmaya çalıştım gerizekalı! Size ulaşmaya çalıştım. "
Histerikçe güldüm ben de sinirlenmiştim.
" Ulaşmaya çalışmışmış. Araf bizi kovan sendin! "
Ben de sesimi yükseltmiştim. Bana döndü. Gözlerindeki nefreti okuyabiliyordum Aramızdaki mesafe çok azdı.
" Ben kızımdan hiçbir zaman vazgeçmedim. "
Resmen tıslamıştı.
" Vazgeçtin! Sen kızından vazgeç- "
Bağırıyordum ki dudağıma kapanan dudakları konuşmama engel oldu. Beni ilk defa bu kadar sinirli öpüyordu. Belimi Sertçe kavradı ve öpmeye devam etti. Onu ittirmeye çalışmam onu daha da çok sinirlendirmişti ki elini sıktı. Sonra mı? Sonrasında ben de kalbimi dinledim.
- Demir'in Ağzından -
Sabah Gözlerimi açtığımda saat sekizdi. Dün Duru'nun üstüne gitmekte hata yapmıştım,bugün özür dileyip gönlünü alacaktım. Almalıydım. O benim karımdı. Ama ilk önce benim ufak kızımı uyandırmalıydım. Gülerek kalktım. Benim güzel kızım biraz uykucuydu. Hera'yı kendi kızım gibi seviyordum bana bu Eşsiz sevgiyi tattırmıştı. Belki de hayatta en çok sevdiğimdi. O benim kızımdı. Biyolojik babası önemli değildi. Odasına girdiğimde uyuyordu. Hemen kucağıma aldım Yavaşça Gözlerini açtı.
" Güyandın. "
Gülerek onun Tombik yanaklarından öptüm.
" Günaydın bebeğim. "
Her zamanki gibi kafasını omzuma koydu ve uykusuna devam etti. Ben de Duru'nun odasına gittim. Yatak boştu. Sahi bu kız neredeydi? Yatağın ucundaki notu gördüm.
Biraz yalnız kalacağım. Selen'lere gidiyorum. Öptüm.
Haklıydı. Hera mırıldandı.
" Annem neyde? "
Yanağını öptüm.
" Işi çıkmış sabah gitmiş meleğim. Hadi bakalım baba kız kahvaltı hazırlayalım."
Hera'nın Gülen Gözlerine baktım.
O iyi ki vardı... Kızım iyi ki vardı... Onlar olmasa ben bir hiçtim.Merhaba! Ben Reyhansıla! Bölümü beğendiniz umarım! Öptüm gocaman lütfen yorum yapın. Arafistler sizi seviyorum❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAF
ActionSiyah ve gri karışırsa ne olur? Ve siyah gri olana dek karışmaya devam etti. Beyaz duruluğunu yitireceğini bile bile savaşından vazgeçmedi. Duru ve Araf. Birbirlerinin ne zıttıydı ne de aynısı. Biri siyahtı biri gri. İkiside Araf'ta kalmıştı. Birle...