" Toprak ben hazırım."
" Ben de Araf. "
Toprağa baktım. Takım elbise giymişti. Benimkinin aksine papyon takmıştı.
" Bu ne! Smokin giyseydin! "
" Ağır olur diye düşündüm. "
" Sus! Git üstünü değiş. "
Neyse bir şekilde dışarı çıktık. Ege Ünal'ın ofisine geldiğimizde korumalar bizi tuttu.
" Giremezsiniz. "
" Ege Bey'e söyle Araf gelmiş."
Sesim tehditkar çıkmıştı. Toprak da yanımda oldukça sert bir şekilde bakmaya çalışıyordu. Sonra Ege Bey çıktı içerden.
" Aa hoşgeldin Araf. Adını çok duydum. Gel içeri. "
" Geleceğim. "
Toprak'a yürü işareti yaptım. Ege denen herif 50 yaşlarında kır saçlı ve kömür gözlü. Babamı öldürmüştü. İnanması güçtü. Dışardan güvenilir duruyordu. Ama sadece dışardan. Bizi bir odaya aldı. Odadaki masada bir kız oturuyordu. Siyah omzuna kadar gelen saçları, küt bir kahkül ve yemyeşil gözler. Kız gerçekten güzeldi.
" Öldürmek için."
Mırıldanmıştım.
" Efendim? "
" Yok bir şey Ege Bey. "
Masaya oturduk.
" Bu kızım Duru. Ekonomi mezunuymuşsun. O da. İyi anlaşacaksınız. Onla birlikte çalışacaksın. Toprak sen de benle. "
" Tamam Ege Bey. "
Ben de başımla onayladım. Duru'yu hiç işe katmamıştım. Ama sorun çıkaracak bir tipe benzemiyordu.
" Ege Bey siz tam olarak ne iş yapıyorsunuz? "
" Aahah değişir. Ama genel olarak iş adamıyım. "
İticiydi. Fazlasıyla.
" İyiymiş. Hadi başlayalım o zaman. "
Toprak masmavi gözlerini üzerime dikti. Telefonu işaret ettim.
Toprak evime gel işin bitince. Bir de kıza öyle bakmayı kes!
Nerden anladın?
Sence?
Telefonumu cebime koydum. Duru ilk defa konuştu.
" Hadi o zaman. Biz gidiyoruz babacım. "
" Güzel kızım benim. Tamam. "
Babasını öpüp bana yol gösterdi. Peşinden gittim. Bir odaya girdik. Tek masa. Güzel dekore edilmişti.
- Duru'nun ağzından -
Bugün yine ne var bakışlarıyla etrafı süzerken babam yanında iki adamla girdi.
Biri sarışın mavi gözlüydü. Oldukça yakışıklıydı. Ama diğeriydi dikkatimi çeken. Simsiyah gözleri vardı. En koyusu. Siyah saçlar onu oldukça çekici gösteriyordu. Vücudu çok abartılı olmasa bile yeterince kaslıydı. Kol kasları gömleğinden belli oluyordu. Spor salonunda zaman harcamıştı. Ama en çok dikkatimi çeken vişne rengi dudaklarıydı. Her şeyi siyahtı. Dudakları onu ele veriyordu. Yere bakan yürek yakan diye tabir edebileceğimiz bir çekiciliği vardı. Göz göze geldik. Onu izlediğimi fark etmiş olmalıydı. Ama ben iyi oyuncuydum. Asla gözlerimi kaçırmazdım. Daha çok Ediz Çağıran'a benziyordu. Gözleri dışında.
- Araf'ın ağzından-
İçeri girince oturmamı işaret etti.
" Adın ne? "
" Sana bana soru sormamanı söylemedim heralde ufaklık? "
Çaktırmamak için egomu yüksek tutmam gerekiyordu.
" Adın ne! "
" Araf. Oldu mu? "
Gözleri parladı. Sonra hemen söndü. Yeşil gözleri.
" Ne anlama geliyor? "
" Fazla merak? "
" Ne anlama geliyor? Sınır kapısı falan mı?"
Komik olmadığını kendisi de farkındaydı.
" Nefret. Nefretten doğan demek. "
" Saçmalama. "
" Çok konuşuyorsun! "
" Bak birlikte çalışacağız seni tanımam lazım. Nasıl güveneceğim ben sana? "
Üstünde bıraktığım etkiyi fark etmiştim. Ben Araf İnan'dım. Kızların bayıldığı. Yanına yanaştım. Nefesini hissediyordum.
Gözlerini kapattı.
" Güvenemezsin. Ben güvenilmezim. Güvenirsen üzülürsün. "
Nefesimi yüzüne üfledim. Şok olmuştu. Gözlerini inceleme fırsatı buldum. İdare ederlerdi. Yeşil gözlü insanları sevmem.
Hemen kendini topladı.
" Madem öyle Araf. Kovuldun. "
" Sakin ol şampiyon. "
Egoyu biraz abartmıştım galiba. Elimi uzattım.
" Yeniden tanışalım. "
Biraz tereddüt etse de elimi sıktı.
" Tamam. Ben Duru Üner. Birlikte çalışacağız. "
" Ben Araf İnan. Ama sen yakışı- "
Yine ileri gittiğimi farkettim.
" Sen Araf diyebilirsin. "
" Samimiyete gerek yok Araf Bey. "
Bu kız gerçekten belaydı.
" Tamam Duru Hanım. "
Masaya oturduk. Ve bir süre çalıştık. Ben bir sonraki hedefimi düşünüyordum. Ege öldükten sonra. Duru da ölürdü heralde. Saat gece yarısına geliyordu. Toprak'ın mesajıyla irkildim.
Araf ben eve geçiyorum. Yarın görüşürüz.
Tuş kilidini kapattım.
" Ben kahve alıp geliyorum. İster misiniz? "
" Duru lütfen şu siz sız getirmesen? Birlikte çalışacağız. "
" İyi böyle. "
Kalktı kahve almaya gitti. Gerçekten güzel kızdı. Ama benim için bir kurbandı. Gözleri dikkatimi çekmişti. Kafamı masaya koydum.
- Duru'nun ağzından -
Döndüğümde Araf uyumuştu. Kahvesini masaya koydum. Bugünkü yakınlaşma sonunda kendimi toparlamıştım. Ben Duru'ydum. Bir erkeğin cazibesine kanacak en son insan.
" Araf? "
Kalkmadı.
" Araf bey? "
Bu sefer bağırdım.
" Araf! "
Gözlerini açtı. Ah mükemmel. Tam istediğim sahne. Kafasını kaldırınca burun buruna geldik. Şanssızlıktan ölecektim. Gözlerini inceledim. Koyu siyahtı. Gördüğüm en siyah göz. Hatta tek siyah göz. Yüzünü inceledim. Sonra kendimi toparlayıp kafamı çevirdim.
" Kahve hazır! "
" Teşekkür ederim ufaklık. "
Masaya yeniden oturdum.
" Bir anlaşma yapalım bana ufaklık deme. Biz iş arkadaşıyız. "
" Benden küçüksün. "
" Evet. 4 yaş. "
Sırıttı.
" Nerden biliyorsun? "
İşte açığımı yakalamıştı.
" Küçük araştırma yapmıştım senin hakkında. Ne bileyim katil misin hırsız mı? Belki beni kaçıracaksın. Sonra sana aşık olacağım. Ediz gi- "
Ne söylediğimi farkına varınca sustum. Bir kaşını kaldırmış yüzüme bakıp sırıtıyordu.
" Ya yabancı yüzünden oldu. Sen takma. "
- Araf'ın ağzından -
Daha demin söyledikleri yüzünden gözlerinin yeşili koyulaşmıştı. Her kızın aksine yanakları değil gözleri renk değiştiriyordu. Bozuntuya vermeden oturdu.
" Saat geç oldu. Araf Bey yarın devam ederiz. "
" Tamam Duru! "
Duru'yu vurgulamıştım.
" Ben bırakayım seni eve?"
" Ben kendim giderim. "
" Yok gel bırakayım. "
" Araf Bey? "
" Hadi hadi! "
Kolunu çekiştirerek asansöre götürdüm. Onun hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyordum. İçlerine girecektim. Arabada klasik hiç konuşmadan geldik. İnerken ben de indim onla.
" Yarın alırım seni? "
" Sen kendini fazla önemli zannetmeye başladın! "
Egomu yükselttim. Yanına yanaştım.
" Ben neysem oyum. Beni bu kadar büyütme gözünde. "
Göz kırpmıştım.
" İyi geceler. "
" İyi geceler. "
Yavaş adımlarla içeri girdi. Gerizekalıydı. Güzel bir gerizekalı. Porsche'uma binip eve vardım. Girer girmez tişörtümü yere fırlattım. Bir şeyler yedim ve Duru Üner'i araştırmaya başladım. Bir haber şöyleydi.
Duru Üner at yarışlarında 1.oldu. Milli takıma seçilen genç iş adamının kızı mutluluk duyduğunu ifade etti.
Başka bir haber.
Duru Üner geçen gece barda görüntülendi. Her zaman bu bara gelen bayan Üner sevgilisinin elini bir dakika bırakmadı. Genç çift aşklarına tam gaz devam ediyor.
İşte bu şaşırtıcı olmuştu. İşimiz zorlaşacaktı. Yatağıma uzandım. Ve gözlerimi kapattım. Sabah uyandığımda Toprak'ın mesajını gördüm.
Abi. Ben Duru'yu aldım. Kahvaltı yapacağız. Biraz geç kalacağım.
İşte bu mesaj beni kızdırmıştı.
Toprak! Nerdesiniz? Geliyorum!
Hemen mesaj geldi.
Ben galiba ondan hoşlanıyorum. 2 gün oldu deme tanışalı. Ama çok tatlı kız.
Her şeyi batıracaktı.
Toprak! Uzak dur! Nerdesiniz?
Boğazda. Limon cafe. Ama gelme lütfen.
Bu çocuk gerçekten kaşınıyordu. Hemen arabama atladım. Cafeye basa bas geldim.
Onları gördüm. Gülüşüyorlardı.
" Günaydın! "
Duru memnun görünmüyordu.
" Aa Araf. Çok şaşırdım. "
" Ben de güzelim. "
Güzelim demiştim. Gerçekten hata yapıyordum.
" Güzelim? Biz dün tanıştık? "
" Pardon. Sabah sevgilimleydik de. O yüzden. "
Uydurabildiğim en mantıklı şeydi.
" Hmm hoşgeldin. "
Toprak öldürecek gibi bakıyordu. Sonra telefonu çaldı.
" Ege Bey? Acil mi? Tamam geliyorum. "
" Benim gitmem lazım. Durucum konuşuruz yine. Görüşürüz Araf! "
" Tamam canım. "
Canım! Ca-nım! Daha dün tanışmışlardı. Toprak'ın yerine geçtim.
" Kalkalım artık! "
" Oturuyoruz ne güzel. "
" Kalkmak istiyorum. "
Masadan uzaklaştı. Dışarıda kolundan tuttum.
" Niye böyle yapıyosun Duru? "
" Çünkü amacını biliyorum. "
Yorumlarınızı bekliyorum efenim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAF
AçãoSiyah ve gri karışırsa ne olur? Ve siyah gri olana dek karışmaya devam etti. Beyaz duruluğunu yitireceğini bile bile savaşından vazgeçmedi. Duru ve Araf. Birbirlerinin ne zıttıydı ne de aynısı. Biri siyahtı biri gri. İkiside Araf'ta kalmıştı. Birle...