Yapabilseydim Keşke-Bölüm 18

1.8K 85 30
                                    

- Toprak'ın ağzından devam -
Telefonu kapattım. Başka bir zaman en azından 2 ay önce Duru'yla evlenmek için can atardım. Ama onun kalbi başkasındayken mutlu olamazdık. Üstelik kardeşime aşıktı. Eğer bu evlilik olacaksa bile sadece bebek için olacaktı. Yeğenim için. Ama ben ona baba gibi davranacaktım. Lanet olsun benim için ne kadar zor olduğunu Görmüyor muydu Araf? Hemen Duru'yu aradım.
" Buluşmamız lazım. Evden gelip alayım seni. "
" Tamam. "
Kapattı telefonu. Ben istemez miydim Duru'nun bana aşık olmasını, her şeyden çok isterdim. Ama. Olmuyordu. Olmayacaktı. Evden çıktım ve gidene kadar sadece düşündüm. Küçük kardeşimi. Özlediğim kardeşimi. Eylül'ü. Benim Eylül'ümü. Babamın öldürdüğü kardeşimi. Gözlerim dolmuştu. Ama ben Araf değildim,ağlamaktan korkmazdım. Benim için ağlamak Zayıflık değildi,hala bir kalbinin olduğunun göstergesiydi. Duru'nun evine gelince durdum. Ve kornaya bastım. Hemen evden çıktı. Mevsim kıştı. Şubat'ın sonlarındaydık. Şapkası kafasındaydı. Atkısı boynunda. Montunun altından karnının şişliği belli oluyordu. Bebek 3 aylık olmuştu. Cinsiyetini öğrenecektik. Bende heyecanlıydım. Ellerini oluşturarak arabaya bindi. Az da olsa gülmüştü. Antidepresan gülümsemesi.
" Dondum. "
Güldüm. Yanağıma ufak bir öpücük kondurdu.
" Heyecanlı mısın bakalım güzel anne? "
Güldü. Içten bir gülüştü. Ama bir burukluk vardı.
" Çok. "
Arabayı çalıştırdım. Bir şey Söylemek istiyordu ama söyleyemiyordu.
" Söyle Duru. "
Kafasını eğdi.
" Iııı. şey. "
" Söyle canım çekinme. "
Yanakları kızarmıştı.
" Araf'tan haber var mı? "
Güldüm. Her gün seni soruyor,sana deli gibi aşık demek isterdim ama diyemedim.
" Hayır. "
Kafasını eğdi,gözleri dolmuştu.
" Tamam. Biliyordum zaten."
" Toprak? "
Güldüm.
" Söyle canım. "
" Babamın mezarına gitsek? Doktordan sonra."
Kafamı salladım.
" Önce senle bir şey konuşmam lazım. Sonra gideriz. "
Radyoyu açtım. Ve Sezen Aksu'nun sesini dinlemeye başladık. O Hüzünlü müzik girmişti. Duru bir anda Değişti.
(Sezen Aksu-El Gibi)

Ne bir ses,ne de haber.

Gelmiyor artık senden.

Öylece kala kaldım.

Deli hasretinle ben.

Bir yabancı sel aldı.

Hüzünlere daldım.

Gözleri dolmuştu. Kafasını cama yasladı.

Kendi ellerimle ben,

Beni kederlere saldı.

Sonunda bir oyuncak kara sevda aldım senden.

Yani Değişmedim hala,öyle biraz çocuk kaldım.

Ağlamaya başlamıştı. Ama bana göstermek istemiyordu. İçim acıyordu.

Yok öyle el gibi,

Durma gül biraz.

Sana gülmeler yaraşır.

Yok öyle güz gibi,

Soğuk olma güz.

Ayrılık taşır.

Hıçkırık kaçtı ağzından. Araf hata yapmıştı.

Ne bir ses ne de haber.

Gelmiyor artık senden.

Öylece kala kaldım.

Deli hasretinle ben.

Bir yabancı sel aldı.

Hüzünlere daldım.

Radyoyu hızlıca kapattım. Şapkasını hızlıca çıkarttı. Gözleri şişmişti.
" Çok özledim. Babamı da Araf'ı da. Çıkıp gelse,sarılsam ona. "
Devam etmedi. Bu yeterliydi. Araf'ın Dönmesi lazımdı. En azından Duru için. Tehdit aldığını söylemişti. Duru'nun arada kaynamasını istemiyordu,onlara zarar gelmesini. Gözlerini sildi,hastaneye varmıştık. İndim. Koridorda Yürürken ona destek olmak için kolumu omzuna attım. Bir an şaşırsa da üstelemedi.
" Ben bu bebeği istiyor muyum emin değilim. "
Kafa salladım.
" Sen çok iyi bir anne olacaksın Duru. "
Sonra adı anons edildi.
" Duru Hanım,doktor bey içeride. "
Duru önden ben de arkasından gittim. Duru yatttı. Ben Duru'nun elini kavramıştım.
" Babamız biraz Heyecanlı herhalde. "
Bunu doktor söylemişti ben tam ağzımı açacaktım ki,
" Babası değil. Amcası. "
Duru çok sert söylemişti,o zaman içimde bir Şeyler kırıldı. Tarifi olmayan.
" Affedersiniz. Mazur görün. "
Duru cevap vermedi. Günlerdir böyleydi,depresif. Mutsuz. Adam bir süre baktı.
" Duru hanım. Bir kızınız olacak. "
Duru şaşkınlıkla bakıyordu. Güldüm. Hafif bir tebessüm belirdi yüzünde.
" Kalp atışlarını dinlemek ister misiniz? "
Güldü.
" Evet."
Sonra çok güçlü ve hızlı atan kalp atışları duyduk. Hemen telefonumu aldım ve videoya çektim. Duru üstelemedi. Araf bu anı kaçıramazdı.
" Bu benim miniğim mi? "
Güldü doktor.
" Evet. "
Duru Yavaşça kalktı.
" Babası gibi,aceleci,sabırsız,heyecanlı. "
Güldüm. Ama buruk bir gülümsemeydi. Doktordan her şeyi öğrenip çıktık.
" Şimdi güzel bir yere gidiyoruz. Senle konuşmam lazım. "
Kafa salladı. Arabada hiç konuşmadık. Geldiğimizde arabayı valeye verdik ve içeri girdik.
" Ne yersin? "
Güldü. Mükemmeldi.
" Toprak hemen ne söyleyeceksen Söyler misin? Yorgunum. "
" Tamam. Bize 2 spagetti. "
Bana dikkatle bakıyordu,mükemmel yeşil gözleriyle.
" Duru. Çocuğun benim için çok değerli. Önemli. O yüzden. Onun babasız. "
Nefes aldım.
" Onun babasız büyümesine dayanamam. Evlen benle. "
Ilk önce şaşkınlıkla gözleri açıldı. Sonra kırgınlıkla.
" Sen çok yanlış anlamışsın. Ben asla evlenmeyeceğim. Eğer amcası olarak çocuğumun yanında olacaksan ol. Olmayacaksan uzak dur. Ben onu kendim de büyütürüm. Kalbim başkasındayken sen olmazsın. Asla evlenmeyeceğiz. "
Duru Koşarak masadan kalktı. Arkasından gitmenin anlamı yoktu. Sonra telefonum çaldı.
Arayan Araf'tı.
" Duru niye masadan Koşarak kalktı? "
Şaşırmıştım.
" Sen nerden biliyorsun? "
" Onu boşver. Ne söyledin ona. "
" Kalbi başkasındayken benle evlenemezmiş. "
Güldü.
" İşte benim kızım. "
" Ne yapmaya düşünüyorsun abicim? "
Güldü.
" Çıkacağım karşısına yarın. Ondan ayrı duramam. Tehditler umrumda bile değil. "
Güldüm. Buruktu.
" Iyi edersin. "
Gözlerim dolmuştu. Çok gereksizdi. Biliyorum. Ama o. Ona ihtiyacım vardı.
- Duru'nun ağzından -
Hemen taksiye bindim ve babamın mezarına doğru yol aldım. Karnıma eğildim.
" Bebeğim. Kızım. Seni burada büyütmeyeceğim. Gidiyoruz buralardan. Hera annecim. "
İsmi Hera olacaktı. Güzel kadın. Zeus'un karısı. Benim için çok anlamı çok büyüktü.
" Geldik abla. "
Kafa salladım. Yarın Muğla'ya gidiyordum. Artık İstanbul'da beni bağlayan bir şey kalmamıştı. Araf bile. Onu Özlüyordum. Her şeyden çok.Aramıştım bir kaç kere. Açmamıştı.
Ne bekliyordum ki zaten? Bizi unutup yeni bir hayat kurması. Tam Araf'a göreydi.
- Araf'ın ağzından -
Duru Mezarlık'ta durdu. Arkasından gittim. Beni fark etmeyecek kadar yorgundu. Günlerdir onu izliyordum. Fransa'ya hiç gitmemiştim. Hep benim Yüzsüz kızımı izliyordum. Yüzsüz Ufaklık'ı vermişti Toprak'a. Bu canımı yakmıştı. Bebek için tüy olmaz diye. Alakası yoktu. Hatıramdan kurtulmak içindi. Karşısına çıkmayacaktım ama bugün arabada çok ağlamıştı. Bu beni deli ediyordu. Fazlasıyla. Mezarın başına oturdu. Mezar taşında:
" Ege ÜNER.
D.T. 5 Mart 1960
Ö.T. 31 Aralık 2014.
Ruhuna fatiha. "
Duru hıçkırarak ağlamaya başladı. Ona destek olmak istiyordum. Gözyaşlarını silmek,ama bugün son bir işim vardı. nefes aldı ve konuşmaya başladı.
" Baba,merhaba. Ben geldim. Kızın. Duru'n. Torununun Kontrolü vardı bugün. Kız olacak. Tatlı bir kız. "
Güldü.
" Sakın o benim torunum değil deme. Senin katilinin kızı da olsa senin torunun. Baba ismi Hera olacak. "
Hera. Kızım. Ismi mükemmeldi.
" Hera her şeye rağmen Zeus'u sevmiş. Ama Zeus Karşılık vermemiş aşkına. Buna rağmen direnmiş,ve sonra birlikte olmuşlar. "
Nefes aldı.
" Baba ben bugün Muğla'ya gideceğim kızımla. İstanbul'dan uzak yeni bir hayat kuracağım. Araf'tan uzak. Toprak'tan uzak. Sadece kızım ve ben. "
Güldüm. Gözlerim dolmuştu. Sözleri canımı yakıyordu. Ona yaklaştım. Elimi omzuna yerleştirdim. Arkasını döndü. Güldüm.
" Hera. Benim kızım. "
Yorumlar waiting!

ARAF Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin