Uludağ-Bölüm 14

1.9K 88 14
                                    

Bölüm @sebselfur__kg ye adanmıştır!

1 haftadır iyi değildim. Ama güçlü görünmeye çalışıyordum. Araf'ı 1 kere gördüm. Onda da çok telaşlıydı. Selam bile vermedi. Böyle olması beni garip derecede üzüyordu. Toprak desen yüzüme bakmıyordu. Babamla ilgileniyordum. Küçükken yapamadığımız 'baba-kız' günlerini yapıyorduk. Telefonum çaldı.
" Ha Selen? "
" Mal kız! Depresyondasın kaç gündür! "
Ağzıma bir cips attım.
" Ne depresyonu! "
Güldü.
" Uludağ'da yılbaşına giriş için program varmış. 1 haftalık. Hem kayak yaparız hem de eğleniriz. Taş gibi çocuklar var kızım. "
Tabiki oraya gitmeyecektim! Asla!
" Saçmalama asla oraya gelmem! "
- Araf'ın ağzından -
Kaç gündür normal değildim. Özlüyordum. Ama neyi özlediğimi anlayamıyordum. 1 hafta içinde 3-4 farklı kadın girmişti hayatıma. Eskiden olsaydı tam kalbimin orada bir Boşluk olmazdı. Kokusunu. Ege Üner'i yılbaşı gecesi öldürecektim. Kendi ellerimle. Toprak'la barışmamıştık. Ama Ege Üner için yardım edecekti. Sonra bir mesaj geldi.
Kimden: Toprak
Ege Üner Yılbaşı gecesi Uludağ'da olacak.
Kime: Toprak
O zaman orada işini bitiririz. Hazırlan yarın gidiyoruz Uludağ'a. Hem bir tatil yaparız.
- Duru'nun ağzından -
Bavullarımı topluyordum. Selen de bana sevgili adaylarını gösteriyordu. Araf'a ne kadar bağlandığımı anlayamamıştı. Beni üzen buydu. Onun hayatına erkekler girer çıkardı. Ama benim için durum böyle değildi. Derin'den sonra belki senelerdir ilkti. Babamın ısrarıyla Uludağ'ı kabul etmiştim. Hem Araf'ı görmemek iyi gelecekti. Umarım. Uzun bir yolculuğun ardından Uludağ'a varmıştık. Babam tek kalacaktı. Ben de Selen'le. Dağ evlerinde.
" Selen sızlanma artık! Buraya gelelim diye ısrar eden sendin. "
Telefonunu bıraktı.
" Sus kızım. Rehber taş! Pardon Ege amca. Hep birlikte teleferiğe bineceğiz. "
Kafamı salladım. Babam güldü.
" Ben dinleneceğim. Siz gidin. "
Babamla vedalaştık ve kendi evimize gittik.
Kalacağımız ev dağ eviydi.
" Kızım yalnız rehber taş. Teleferiğe bineceğiz grupca. "
Kar tulumlarımızı giyip rehberin olduğu yere gittik. Rehber cidden taştı. Sonra siyah Porsche yi gördüm bir dağ evinin önünde.
" Selen plakası 34 ARF 001 olan siyah Porsche bir tane mi olur? "
Evden Araf ve Toprak çıktı. Selen bana gülerek baktı.
" Şansını eşekler tepsin. "
Güldü ve rehberin yanına gitti. Sonra Araf beni fark etti. Direk gözlerime bakıyordu.
Araf.
Siyah gözler.
Vişne rengi dudaklar.
Yeni çıkan sakallar.
Özlemiştim. Her şeyiyle özlemiştim. Gözlerime kesintisiz baktığı için gözlerimi kaçırdım. Güldü ve kafasını çevirdi. Teleferiklerin olduğu yere gittiğimizde 4'lü oturuyorduk. En son Adının Alp olduğunu öğrendiğim rehber,Selen,ben,Araf kalmıştık. Sonra Selen sanki bileği burkulmuş gibi yaptı ve rehberden yardım istedi.
" Alp bey ben gelemeyeceğim. Siz de benle gelseniz? "
Alp indi teleferikten. Araf'la ben kalmıştık.
Bunu sana ödetmez miyim Selen?! Göz kırpıp uzaklaştı. Ve teleferik hareket etti. Onla muhattap olmak istemediğim için direk kulaklıklarımı taktım ve müziği açtım. Bir süre manzarayı izledim. Bana bakıyordu. Yüzüne güneş vuruyordu. Gözleri kısılmıştı. Ve çok çekiciydi.
" Bu kadar nefret mi ediyorsun benden? Konuşmayacak kadar. "
Gözlerimi ona çevirdim.
" Müzik. Daha çekici geliyor. "
Güldüm.
" En azından bırakıp gitmiyor başkaları gibi. "
Içimdeki Duru laf sokmuştu. Ciddi anlamda. İlk defa onu tebrik ettim. O da hemen kafasını çevirdi. Biraz daha manzarayı izledim. Sonra birden kulaklığımı çekti.
" Benden çekici olan şey neymiş bakalım! "
Telefonu hopörlöre aldı. Tam bu şarkıda mı? Hay benim şansıma!
(Model Makyaj)
Şarkıyı duyunca gülmeye başladı.

Çok uğraştım inan. Unutmak için seni.

Yavaşça bana yanaştı.

O gün söz verdiğim gibi. Son bir öpücüğü çok görmüştün bana.

Elini yanağıma getirdi. Kımıldayamıyordum. Onu itmem lazımdı. Ama olmuyordu.

Biliyorum demiştin ben gideceğimi.

Bıyık altından güldü. Ve eliyle yanağımı okşadı.

Bu sabah çok erken kalktım.
Sevdiğin tatlıdan yaptım.
Yerken onu tek başıma.
Sessiz sedasız ağladım.

Baş parmağını gözümün altına getirdi. Direk gözlerime bakıyordu. Ve gittikçe yanaşıyordu.

Kalktım bir çay demledim.
Açtım bir film izledim.
Zaman bir türlü geçmedi.
Bütün evi temizledim.

Baş parmağını dudaklarıma getirdi.

Sıkıldım kendimden.
Aptal mıyım neyim ben?
Neyim var böyle?
Neden kurtulamıyorum senden.

Ve nazikçe öptü. Bir tarafım Karşılık vermem için haykırıyordu. Diğer tarafım soruyordu bu kadar Yüzsüz müsün? Gurursuz? Ya da sadece aşık. Hemen ondan uzaklaştırdım kendimi. O da hemen uzaklaştı.
" Bu şarkı heralde ben yokkenki ruh halini ifade ediyor? "
Güldü. Haklıydı.
" Hiç de bile! Kendinle karıştırma. "
Ifadesi sertleşti.
" Ben acı çekmem,ağlamam. "
" O gün ağlamıştın."
Teleferik durmuştu. Cevap vermeden kalktı ve gitti.
_______________
2 gündür Araf'ı görmüyordum. Selen rehberin peşinden koşuyordu.
" Akşam parti var! Gece uzun! "
Bana göz kırpmıştı. Hazırlanıp çıktık. Babam dinlenmeyi tercih etmişti. Partinin yapılacağı Bungalov binadan içeri girdik. Selen yine Alp'in yanına gitti. Gözüm hemen Araf'ı aradı. Yanında Sarışın bir kadın vardı. Onun yanında da Toprak. Istemsiz bir kıskançlık içime işledi. Bu yaşadıklarımıza rağmen hala onu kıskanmaya hakkım yoktu belki. Biri görseydi beni yüzsüz damgasını yapıştırırdı. Ama kimse benim tarafımdan düşünmüyordu. Şarap istedim her ne kadar beceremesem de onu görmezden gelmeye çalışarak. Bir süre sonra Şişe çevirmece için daire şeklinde dizilmiştik. Araf'la karşılıklıydık. Araf ve Toprak çakırkeyifti. Alp onlara göre daha ayıktı. Şişe döndü. Selen soran Araf cevaplayandı.
" Doğruluk mu cesaret mi Araf? "
" Doğruluk. "
Şeytanice güldü Selen.
" Aşkı nasıl tanımlarsın? Aşk adil midir? Bir de sence aşk yeşil gözlü mü? "
Son sorudan sonra bir ooooo efekti geldi. Bunu sana ödetmez miyim Selen? Araf güldü ve başladı.
" Aşk tanımlanamadığı için adı aşktır zaten. Aşk adil değildir. Bir de aşk bence gridir. "
Son söylediğinden sonra gözlerim pörtledi. Sadece ben anlamıştım söylediğini. Araf ve bana aşık olmak? Yok artık! Düşüncelerimden sıyrıldım. Selen teslim olma işareti yaptı. Ve Şişe döndü. Alp bana soruyordu.
" Doğruluk mu cesaret mi? "
Alkolün de verdiği etkiyle cesaret dedim.
" Toprak'ı öp! "
Birden Araf öksürmeye başladı.
" Saçmalama! Asla! "
Kafasını salladı.
" O zaman Araf'a iltifat et. Birbirinize çok gıcık oluyorsunuz! "
Kafa salladım ve başladım.
" Sakın gerçek anlama bak! "
Araf onayladı.
" Gözlerin siyah. Insan baktıkça korkuyor,korktukça daha fazla bakmak istiyor. Ve insanı içine çekiyor. Saçların her an dokunma isteği yaratıyor. Dudakların tek renkli noktan. Ve fazla çekici. Sinirlendiğinde gözlerin koyulaşıyor ve garip derecede sakin oluyorsun. Ama bir anda patlıyorsun. Bu seni çok çekici kılıyor. Nefretten doğansın sen. Aşık olunmaması gereken bir insan. "
Araf şaşkınlıkla gözüme bakıyordu. Ben de ne dediğimi idrak ettim. Bu deli cesareti nereden geliyordu? Şişe döndü. Sarı kadın Araf'a soruyordu.
" Cesaret! "
Araf direk söylemişti.
" Burdan birini öp. "
Nâsı? Ne Demişti o! Araf yavaşça kalktı. Sarı kadın zafer kazanmış bir edayla gülümsedi. Araf elini o kadının beline yerleştirdi. Herkes pür dikkat izliyordu. Gözlerim dolmuştu. Benim gözümün önünde. Daha fazla dayanamadım ve kalktım. Sonra güçlü bir el bileğimden tutup kendine çevirdi. Ve dudaklarımda baskı hissettim. İçimdeki Duru karşılık vermem için haykırıyordu. Beynim Yüzsüz olduğumu vurguluyordu. Kalbimi dinledim ve Karşılık verdim. Bir süre sonra geri çekildi. Kulağıma yanaştı.
" Senden başkasını öpebileceğimi nasıl düşünürsün? Hem de dudaklarını bu denli severken. "
Güldü.
" Seni değil dudaklarını. "
Bunu söylemesiyle içimde kırılan şeyleri anlatmam gereksiz. Amaçsız. Can yakan. Gözlerim dolmuştu Koşarak dışarı çıktım. Araf arkamdan bağırdı.
" Bana ne yapıyorsun! "

ARAF Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin