Bilgi: Insanlar Ölmeden önce ilk anılarını hatırlarlar. Beynin verdiği bir tepkidir. Güzel. Bir bölüm olacak. Hadi bakalım!
Gidenlerle ölünmez ama kalanlarla da yaşanmıyor.
- Araf'ın ağzından -
Başım dönüyordu. Canım yanıyordu. Allah'ın belası yerde kimse bizi bulamamıştı,ambulansı aramak için telefonuma ulaşmaya çalıştım ama kaburgam,göğsümde hissettiğim keskin acıyla durdum. Kafamı zar zor Duru'ya çevirdim. Kafasından kanlar akıyordu,baygındı. Karnına giren cam parçası korkunç görünüyordu. Sonra bir Işık gördüm,boğuk sesler. Bağırışlar. Gözüme tutulan ışık. Siren sesleri. Mavi kırmızı,en son gördüğüm renk buydu. Ama artık hiçbir şeyin anlamı kalmamıştı. Su'ya olanların aynısı oluyordu. Sonra yavaş yavaş kararmaya başladı. Gözüm kapandı. Bu keskin acı yavaş yavaş azalıyordu. Kendimi uykuya bıraktım.
*****
Gözümü açtığımda beyaz bir odadaydım. Kuş cıvıltıları her yerde yankılanıyordu. Yataktan kalktım.
" Ba-baba? "
Babamdı. Koltukta oturuyordu. Küçük bir kız çocuğuyla oynuyordu. Babam samimi bir şekilde güldü. Kahverengi gözleri mükemmeldi.
" Gel Araf. Torunumla oynuyoruz. "
Çocuk bana döndü,simsiyah gözleri vardı. Siyah uzun Saçları. Babamın yanına gittim ve sarıldım.
" Baba,sen öldün sanıyordum. "
Doya doya sarıldı.
" Hadi oğlum seni evime götüreyim. "
Babam elimi kavradı. Ve Işığa yürümeye başladık,sonra siyah Saçlı kız çocuğu bağırdı.
" Baba gitme. Sana ihtiyacım var. "
Babam elimi daha sıkı kavradı. Çocuk yalvaran gözlerle bakıyordu. Babamın elinden zorla kurtuldum. Ve kız çocuğuna koştum kucağıma aldım.
" Gitmedim kızım. "
Siyah gözleriyle bana baktı.
" Bizi bırakma. "
Kucağımdan indi ve elimi kavradı beni ışıktan uzaklaştırmaya başladı.
- Şebnem'in ağzından,ilk kez -
Çalan telefonla Kerem ve Selim'den uzaklaştım. Araf arıyordu. Özlemiştim açıkçası.
" Buyur oğluşum. "
" Hanımefendi sakin olun. "
Bu ses Araf'ın değildi. Kesinlikle değildi.
" Ne-ne oldu! "
Bağırmıştım.
" Oğlunuz ve eşi bir kaza geçirmiş. Datça'nın çıkışında. Hastaneye sevk ediyoruz. "
Kaza.
Kaza geçirmiş.
Ölebilir.
Kaza.
Beynimde yankılanıyordu.
" Durumu iyi mi? "
Sesim Titrek çıkıyordu.
" Çok iç açıcı değil. ..... Hastanesi. "
Telefon elimden düştü. Güneş korkuyla bana bakıyordu.
" Ne oldu anne? "
Ağlayarak ona baktım.
" Abin. "
Korkuyla bana baktı.
" Kaza geçirmiş. "
******
1 saattir ameliyathanenin Kapısında bekliyorduk. Selen,Alp,Güneş. Hepsi buradaydı. Tarık'a bıraktık çocukları. Zaman geçmiyordu. Daha önemlisi göğsümdeki acı korkunçtu. Evladım. Düşmanıma vermesin. Güneş ağlamaktan kızaran gözlerle bana döndü.
" Iyi olacak anne. Abim güçlüdür. "
Hemen ona sarıldım. Ağlamaya başladı.
" Iyi olacak. "
Sonra ameliyathaneden çıkan doktorun yanına koştum.
" Araf Inan? "
Mırıldanır gibi söylemiştim. Duyduğundan şüpheliydim.
" Çok kan kaybetmiş. Ama başarılı bir ameliyattı. Normal odaya alıyoruz. Delikanlı çok güçlü anlaşılan. "
Doktor gülüyordu. Selen ona bağırdı.
" Mazoşist misin! Niye gülüyorsun! "
Alp Selen'i tutmaya çalışıyordu.
" Peki Duru İnan? "
Bunu söyleyen Güneş'ti.
" Durumu pek iç açıcı değil. Bebek olmasa daha kolay olurdu. Bir tercih yapmak zorunda kalabilirsiniz. Bebeğin de annenin de hayatı tehlikede. Erken doğum olabilir. Arabanın Camından çıkan Parça karnına isabet etmiş. Ve çıkartırsak bebek tehlikeye giriyor. Araf bey uyanınca bir karar vermeli. "
Kalbime daha büyük bir acı saplanmıştı. Torunum. Gelinim. Sonra bilincimi yitirdim.
- Araf'ın ağzından -
Gözlerim puslu bir şekilde görüyordu. Sahi neredeydim ben? Ne olmuştu? Hastane olduğunu tahmin ettiğim yer iğrenç kokuyordu. Doğrulmaya çalıştım ama keskin bir acı hissettim.
" Uyandı. "
Annemin sesiydi tahmin edebildiğim kadarıyla.
" Duru? Hera? "
Sesim çok Kısık çıkmıştı. Annem Gözlerini kaçırdı.
" Anne! Nerdeler! Duru'yu göreceğim! "
Bağırarak söylemiştim.
" Oğlum sakin ol. Ameliyatta. "
Sonra kapı açıldı ve bir doktor Koşarak içeri girdi.
" Araf Bey'e bir şey sormam lazım. "
Annem şimdi değil diyordu. Doktor aldırmadan devam etti.
" Araf Bey,öncelikle geçmiş olsun. Karınız ameliyatta. Karnına bir cam saplanmış. Bebeği tehdit ediyor. Camı alırsak bebeği kurtaramayabiliriz. Camı almazsak Duru hanım daha fazla dayanamaz. "
Bu olamazdı. Belki ikinci defa.
" İkiside kurtulacak!"
Bağırarak söylemiştim.
" Araf bey camı alalım mı? "
Sinirle soludum. Devam etti.
" Bir de camı Çapraz alabiliriz. Bebek kurtulur. Annenin hayatı tehlikeye girebilir. "
Bu hayatımın en zor seçimiydi. Ama ikisi de kurtulabilirdi bu yöntemle.
" Son söylediğiniz olsun. "
Doktor döndü.
" En kötüye kendinizi hazırlayın. "
Elimi sıktım. Sadece sıktım. Kanatana kadar. Kendimi kaybedene kadar. Canım acıyana kadar. Bileğim hissizleşene kadar. Kendimi unutana kadar. Acım bir nebze dinene kadar. Ama geçmiyor.
Artık son bir darbe bekliyorum,alıp beni de götürsün diye.
- Duru'nun ağzından,belki son kez -
" Doğuma alıyoruz! "
Tok bir erkek sesiydi. Elim istemsiz karnıma gitti ama kımıldamıyordu.
" Uyanıyor! "
Erkek sesi daha telaşlı çıkmaya başladı.
" Narkoz verin. "
Işık rahatsız ediyordu. Ne olmuştu? Hatırlamıyordum. Başım ağrıyordu.
" Kanaması çok. Hemen uyutun. "
Gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAF
ActionSiyah ve gri karışırsa ne olur? Ve siyah gri olana dek karışmaya devam etti. Beyaz duruluğunu yitireceğini bile bile savaşından vazgeçmedi. Duru ve Araf. Birbirlerinin ne zıttıydı ne de aynısı. Biri siyahtı biri gri. İkiside Araf'ta kalmıştı. Birle...