Multi Hera,ilk doğduğunda! Güzel bölüm olacak. Gecikme için özür dilerim. Şarkıyla dinleyin.
Hayat bazen en güçsüz anında vurur seni,canın en çok yandığında. Ama her defasında daha sert vurur. Yaşamak için savaşmak gerekir. Ya yorulduğunda? Savaşacak gücün kalmadıysa... Benim gibi.
- 4 hafta sonra,Araf'tan devam -
Tik,
Tak.
Tik,
Tak.
Başımda duran saate sinirle baktım. Tam 4 hafta olmuştu,Duru o krizden sağlıklı bir şekilde kurtulmuştu,ama başka bir kriz gelirse doktorlar atlatamaz diyordu. Hera 5 haftalık oldu. Annemler evde bakıyor. Umudum git gide bitiyor,canım çok yanıyor. O Yanımda ama yok gibi. Onu hissetmek istiyorum,gülüşünü belki 1 kere daha görmek. Çok mu şey istiyorum? Özel hastane kıyafetlerini giyip Duru'nun yanına girdim. Dümdüz yatıyordu yatakta. Mimik oynamıyordu Yüzünde. Belki 1 kere daha gülse,son kez açsa Gözlerini. Bir kere daha görsem yeşil gözlerinin güldüğünü. Yanındaki sandalyeye oturdum ve elini kavradım.
" Merhaba Duru,yine ben. Araf. "
Gözlerimin dolmasına aldırmadan daha sıkı tuttum elini.
" Kızımız 5 haftalık oldu Duru. Erken doğmuştu biliyorsun,ama toparladı. "
Gözümden gelen yaşı tek elimle sildim.
" Ben mi? Duru ben hiç iyi değilim. Günlerdir nefes alamıyorum,tam Göğüs kafesimde bir ağrı var. "
Gözlerimden akan yaşlara aldırmadım.
" Duru ben yaşamıyorum,her gün,her saniye ölüyorum. Canım çok acıyor Duru. Ben senle her gün ölüyorum. "
Gözümden akan yaş Duru'nun yanağına düştü. Onu elimle sildim.
" En kötüsü de. "
Güldüm.
" En kötüsü,ümidimi yitiriyorum. Gün be gün ölüyorum. Ümidim bitiyor. Ben senin için yaşıyormuşum. Bunu öğrendim. Sen yokken benim yaşamamın anlamı yokmuş Duru. Sen yoksan ben de yokum. "
Gözyaşımın biri dudağına düşmüştü,onu da aldım.
" Senin o yeşil gözlerini gülerken görmek için her şeyi yapardım. "
Sonra elimde ani bir baskı hissettim. Hemen gözlerimi elime çevirdim. Duru elimi sıkıyordu.
O elimi sıkıyordu.
Güldüm. Gülerken ağlıyordum. Bir yandan da doktorlara bağırıyordum. Sonra Duru'nun yanağına bir buse kondurdum.
" İşte yüzsüz ufaklık. "
- 1 ay sonra Toprak'ın ağzından -
Polis memuru bana bakıyordu. Nermin yanımdaydı.
" Sanırım haklıymışsınız Toprak bey. Ege Üner kapattırmış. Konuşturduğu adamları. Duru İnan'ın alkollüymüş kaza sırasında. Sürücü koltuğundaymış. Derin Yekta ise yolcu koltuğunda,emniyet kemeri bağlıymış. "
Polis memuru ciddiyetle bakıyordu.
" Evet memur bey. Ben tam olarak ne olduğunu öğreneceğim. "
Polis elindeki dosyayı inceledi.
" Ama kazanın olduğu yerde ne ağaca çarpmış ne bariyerlere. O zaman bu araba nasıl durdu? Başka bir arabaya çarpsa etrafta araba kalıntısı bulamadık. "
Nermin bana döndü.
" Bulacağız. Bulacağız Toprak. "
- Duru'nun ağzından -
Hera'yı sallıyordum.Uyusun da büyüsün ninni.
Tıpış tıpış yürüsün ninni.Araf banyodan çıktı,sadece belinde havlu vardı. Dikkatimi ondan Çekerek Hera'ya odaklandım. Ama o da gelip direk yanıma,yatağa oturdu.
" Çocuğu sallama öyle,aptal olur. "
Ona gülerek baktım.
" Öyle mi Araf bey? Ben aptal mıyım? "
Bıyık altından sırıttı.
" Yani biraz. Ama benim aptalım. "
Dudaklarıma yanaştı Karşılık verdim ki Hera huysuzlandı ve ağlamaya başladı.
" Bir kerede bozma kızım. Bir kere. "
Araf sinirle Hera'ya baktı ve yataktan Kalkıp pijamalarını giydi.Eeeeeeee.
Annesi onu çok severmiş.
Annesi onu çok severmiş.
Eeeeeeee.Ben ninniyi mırıldanırken Araf üstünü değiştirmişti. Hemen Hera'yı kucağımdan aldı.
" Hala tam iyileşmedin. Sen yat uyu ben uyuturum. "
Ona gülerek baktım.
" Seni seviyorum. "
O da kucağında Hera olmasına aldırmadan dudağıma ufak bir öpücük kondurdu.
" Ben de seni çok seviyorum. "
Sonra yastığını yerleştirdim. Başım yeterince ağrıyordu. Yorganı Üstüme çektim. Hera ve Araf bebek odasına geçmişti. Uzun süredir mutluydum,çok mutlu. Ama içimden bir his uzun sürmeyeceğini söylüyordu.
- Araf'ın ağzından -
Hera uyumak üzereydi. Kucağımda iyice mayışmıştı. Sonra yine huysuzlanmaya başladı. Onu yatağına yatırdım.Bir bahar akşamı sen diye öldüm ben,
Son gülü soldurup kalbime gömdüm ben.
Aşk diye öldüm ben.
Aşk diye öldüm ben.Yavaşça susuyordu. Devam ettim.
Bir bahar akşamı sen diye öldüm ben,
Ismini susturup maziye gömdüm ben.
Aşk diye öldüm ben.
Aşk diye öldüm ben.Gözlerini kapattı. Minicikti. Benim miniğim.
Hani bu dağların ardından güneş doğmayacaktı,
Hani bundan başka şehirde barış olmayacaktı.
Sana sarıldığım an yağmur duracaktı,
Sana sarıldığım an yağmur duracaktı.Uyumuştu. Ama ben devam ettim. Ruhumun acısı böyle diniyordu,Arsu'ya Su'ya ihanet ediyormuş hissim duruyordu Hera'nın yanındayken. Şarkıyı söyleyerek yanıma aldığım tek şey olan kutuyu elime aldım. Ve Su'nun fotoğrafını elime aldım. Sarı saçları uçuşuyordu. Hamileydi. Ben de ona sarılmıştım. Fotoğrafın arkasını çevirdim.
' Kalbini böyle çarptıran kadını unutma. '
Hemen fotoğrafı yerine koydum ve Hera'nın odasına gittim. Bana en iyi gelen şeydi. Yavaşça tombul yanağını okşadım. Odasındaki sallanan sandalyeye oturdum.Bir bahar akşamı aşk fani bir rüzgardı,
Durmadı,kalmadı bir nefesim kadardı.
Senden sonrası mı vardı?
Senden sonrası.Ben onlara ihanet etmiştim.
Hani bu dağların ardından güneş doğmayacaktı,
Hani bundan başka şehirde barış olmayacaktı.
Sana sarıldığım an yağmur duracaktı,
Sana sarıldığım an yağmur duracaktı.Sonuçta Duru'nun suçu değildi onların ölümü. Duru yapmamıştı. Haberi yoktu. Hera ondan daha da masumdu. Unutmalıydım.
Hani bu dağların ardından güneş doğmayacaktı,
Hani bundan başka şehirde barış olmayacaktı.
Sana sarıldığım an yağmur duracaktı,
Sana sarıldığım an yağmur duracaktı.Şarkıyı kesip Duru'nun yanına gittim. Saat gecenin üçüydü. Yatağa uzandım. Ve Duru'ya sarıldım.
" Sen mi geldin? "
Uykulu bir sesle söylemişti.
" Başka birini mi bekliyordun? "
Cevap verme Gereği bile duymadan uyumaya devam etti. Gözlerimi kapattım. Ama uyuyamıyordum. Her Gözlerimi kapatttığımda aklıma Su'nun mavi gözleri geliyordu. Cidden ben ne yapıyordum! Ayağa kalktım telefonuma gelen mesajla.
Kimden:Toprak
Eğer Su hakkındaki bilmediklerini Öğrenmek istiyorsan yarın sabah İstanbul'da ol.
Ne demeye çalışıyordu! Ama öğrenmem lazımdı. En azından akıl sağlığım için. En yakın uçağa bilet aldım.
" Duru kalk. "
Duru uykulu gözlerle bana bakıyordu.
" Sevgilim ben iş için İstanbul'a gidiyorum. Akşam dönerim. "
Duru'nun gözleri büyüdü.
" Niye! Birden! "
Saçını okşadım.
" Seni çok seviyorum. İşim çıktı. "
Bana bakıp kafa salladı.
" Yemeğe yetiş. "
Güldüm ve dudaklarına yanaşıp öpmeye başladım.
" Uçağım kalmayacak olsaydı, "
Muzipçe gülümsedim. O da gülümsedi ve odadan çıktım.
- Istanbul -
" Toprak hemen söyle! "
Bağırarak söylemiştim. Güldü.
" Sakin ol Araf. "
Sinirle ona baktım.
" Söyle! "
Yanıma yanaştı.
" Su nasıl öldü? "
Bir yandan da sırıtıyordu. Bu bile canımı acıtmaya yetmişti.
" Uçurumdan yuvarlandık bilmiyorsun sanki! "
Sinirle ona baktım.
" Durup dururken uçurumdan yuvarlanmak,sence de garip değil mi? "
" Ne demeye çalışıyorsun? "
Güldü. Sinirden patlamak üzereydim.
" Yani diyorum ki,siz o gün frenler patladığı için düşmediniz uçurumdan. "Yorumlar çok önemli!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAF
ActionSiyah ve gri karışırsa ne olur? Ve siyah gri olana dek karışmaya devam etti. Beyaz duruluğunu yitireceğini bile bile savaşından vazgeçmedi. Duru ve Araf. Birbirlerinin ne zıttıydı ne de aynısı. Biri siyahtı biri gri. İkiside Araf'ta kalmıştı. Birle...