Araf ın söylediği şarkı multimedia da!!
-Duru'nun ağzından -
Ondan Su'yu anlatmasını istemiştim. Vereceği tepkiden korkuyordum. Gözleri siyahlaştı.
" Bunu istediğine emin misin? "
Sesi kısık çıkmıştı. Kafamı salladım. Ve göğsünden kaldırdım başımı. Ne tepki vereceğini düşünmeden kucağına yerleştim. Ve direk gözlerine sabitledim gözlerimi.
" Napıyorsun? "
Ne cevap vereceğimi bilmiyordum.
" Bak Duru bunun için daha uygun or- "
Ne dediğini anlamamla hemen kucağından kalktım. Gülüyordu. En az domates kadar kızarmıştım.
" Pis Sapık! Gülme. "
Gözleri kısıldı.
" Sapıklık bizde ata sporu. "
Güldü. Sonra bir anda beni kendine çekti. Bir elini yanağımda gezdirdi. Direk gözlerime bakıyordu.
" Hele senin gibi gerçek olamayacak kadar güzel bir kadın varsa karşımda. "
Bu sefer dudaklarına yanaşan ben olmuştum. Araf'ın dudağını hisettim ki bir öksürme sesi duydum.
" Oğlum! Zamanı değil. Baban da böyleydi. "
Bizi izleyenin Şebnem anne olduğunu görmemle utancım bin kat arttı.
" Iı ben gideyim artık. "
Araf gülerek kalktı.
" Ben bırakayım seni. "
Başımı salladım. Şebnem anne kapıya kadar eşlik etti. Arabada Araf'la konuşmadık.
" Su'yu anlat. "
Siyahlaştı.
" Duru. "
" Araf. "
Benim evime geldiğimizi farkettim.
" Eve girmek istemiyorum. "
Arabayı çalıştırdı.
" Nereye gidiyoruz? "
" Güzel bir yere. "
Güldü. Ben de güldüm. Sonra telefonla konuştu. Ne olduğunu merak ediyordum. Hem de çok. Bir süre sonra marina da durduk.
" Niye geldik buraya? "
Hiç ses çıkarmadı. Arabadan indi. Ben de indim. Elimi kavradı. Bunu ilk defa yapıyordu. Kalbimin ritmini hissediyordum. Sonra teknenin önünde durduk.
" Senin mi? "
Güldü. Hüzünlü bir gülüştü.
" Babamınmış. "
Pot kırmıştım. Tekneye çıktı. Ben de peşinden gittim. Çalıştırdı.
" Çok güzelmiş. "
" Öyle. "
Biraz ilerledik. Sadece denizi izledim. Şebnem ve Selim demek ki buradaydı yıllar önce. Bu duygulanmama sebep oldu.
" Babam deniz bir tutkudur derdi. Dermiş yani. Bıraktığı mektupta okudum. Ama eğer bir kadın seversen o tutku yalan olur. "
Boğazındaki yumruyu hissediyordum. Onu mutlu etmek için her şeyi yapabilirdim.
" Yalan olur. Anneni tanıdım. Ve deniz bitti. Seninde ileride aşık olacağın kadın senin tutkun olmalı. Hiç bırakmamalısın. "
Sustu. Gözleri dolmuştu. Yanına gittim oturdum.
" Özlüyor olmalısın. "
Nefes aldı.
" Her şeyden çok. "
Ilk defa o zaman Araf'ın gözünden bir yaş düştüğünü farkettim. O ilk defa bu kadar güçsüzdü. Babasını ondan çalmışlardı. Nefret ediyordum onu böyle üzenlerden. Ona sarıldım. Kollarını belime doladı. Kulağına eğildim.
" Beni seviyor musun? "
Nefesi kulağımı gıdıklıyordu.
" Değer veriyorum. Ve aşık olmaya çalışıyorum."
Bu cevaba ne kadar bozulsam da belli etmedim.
" Şimdi bana Su'yu anlat. "
Kafa salladı ve başladı.
" Ben 20 yaşındayken tanıştık. Klasik bir şekilde. Ona çarptım. Ve gülüştük. Sonra ilerledi ilişkimiz. Su farklıydı. Masumdu. Piskolojik sorunları vardı. Karanlıkta kendini kaybediyordu. Onla büyüdüm ben. Onun hayatıma girmesiyle büyüdüm. Ve aşık oldum. Tahmin edeceğinden fazla. Ona tapıyordum. "
Anlattıkları canımı yakıyordu. Üzüyordu. Durdu. Nefes aldı.
" Devam edeyim mi? "
Kafamı salladım.
" Sonra hamile olduğunu öğrendik. Evli değildik. "
Hamile? Araf benden başkasına aşkla bakmıştı. Arsu?
" Hayatımın en mutlu günüydü. O bebeği büyüyecektik evlenmeden. Sonra isim bulduk kızımıza. Arsu. Araf&Su . Sonra Su 7 aylık hamileyken. "
Boğazı düğümlendi.
" Su 7 aylık hamileyken. Arabamızın frenleri bir anda boşaldı. Ve uçurumdan yuvarlandık. "
Gözleri dolmuştu. Ikinci defa. Elini sıktım.
" Su ve bebeğim ölmüştü. "
Sustu. Üstelemedim. Benim sevgilim Acılar çekmişti. Çok acı çekmişti. Ve bu benim canımı daha çok yakıyordu. Hani küçükken babanız sizin kahramanınızdır. Ona bir şey olmaz,o acı çekmez,o yaralanmaz,o ölmez. Öyle hissedersiniz. Babam da benim kahramanımdı. Ama ben büyüdüm. Ve küçükken kendime yemin etmiştim. Babamdan başka kahramanım olmayacak. Ama Araf girdi hayatıma. Kahraman gibi. Bu güne kadar onun canının acıyacağını hayal edemiyordum. Ve bugün belki son kez kendime yemin ettim. Hayatımda bir daha kahramanlara inanmayacağım.
Ona daha sıkı sarıldım.
" Kokunu seviyorum. "
Güldüm.
" Ben seni seviyorum. "
Araf'ı ciddi anlamda çok seviyordum.
" Derin'i anlat bana."
Derin ismini duymamla daha önce olmayan bir şey hisettim. Vicdan azabı. Ay denize vurmuştu. Bu ışık Araf'ın yüzünü aydınlatıyordu. Ve çok yakışıklı görünüyordu. Derin hissettiğim duygular.
" Tamam başlayayım. "
Sözümü kesti.
" Dur! Önce şunu söyle. Benden yakışıklı mıydı? "
Güldüm. Kıskanıyor muydu?
" Hmm. Birazcık yakışıklı olabilir. Mavi gözler,sarı saç acayip kaslı bir vucüt. "
Kolumu dürttü. Kaşlarını çatmıştı.
" Şaka yapıyorum sen hayatımda gördüğüm en karizma- "
Ne dediğimi farkına varınca sustum.
" Derin'i bugün anlatmasam? Kötü hissediyorum onu hatırladıkça. "
Elimi elinin üstüne koydu.
" Sorun değil. "
Güverteye uzandım ve ayı izlemeye başladım. Araf yanımdan kalktı. Bir süre sonra elinde şarap bardaklarıyla geldi.
" Yok yok ben içmem. "
Güldü.
" Zaten bunu içmeyeceğiz. "
Şarap şişesini yerine koydu. Viski şişesi çıkardı. Ve bardakları.
" Ben hayatta içmem. "
Yanıma uzandı.
" Ufaklık! Bir kerede uyumsuzluk yapma. Hadi bakalım. "
Bardakları doldurdu. Ne yapıyordum ben!
_________________
" Bu erkeklerin hepsi şerefsiz! "
Bir yandan da gülüyordum. O da güldü.
" Heytt! Kadınlar asıl şerefsiz. "
Kahkahalarla gülüyorduk. Bir anda dudaklarını hisettim. Sonra ellerini yanaklarımda.
" Seni seveceğim bir gün. "
" Ben de."
_______________
Sabah uyandığımda başım çatlıyordu. Nerdeydim ben? Yavaşça kalktım yataktan. Yanımda kimse yoktu. Tuvalete gittim, yüzümü yıkayıp ufak bir makyaj yaptım. Bir dakika? Ben niye yattaydım? Üstüme hemen Araf'ın tişörtünü geçirdim. Yukarı çıktım. Araf mutfaktaydı. Altında pantolonu üstünde hiçbir şey.
Hiçbir şey.
Hiçbir şey.
Onu izleme fırsatı buldum. Kasları çok abartılı olmamakla birlikte yeterince fazlaydı. Gözleri ah mükkemeldi.
" Beni ordan kesmeyi bırakıp kahvaltı hazırlamaya yardım etmek ister misin? "
Arkasında gözü mü vardı bu çocuğun?
" Geldim hemen. "
Elime bıçak aldım. Hiçbir zaman beceremediğim karpuz kesmeye giriştim. Ve karpuz ile savaşımız başladı.
" Geber pis karpuz! "
Güldü. Sonra arkamdan sarıldı. Elleri bıçaktaydı. Ama bu kadar yakınımda olması kalbimi yerinden çıkartmaya yetiyordu.
" Onlara karşı narin olacaksın. "
Ilk dilimi kesti.
" Karşında ezeli bir rakip yok. "
Bir dilim daha kesti.
" Ciddi bir iştir karpuz kesmek. "
Güldü. Sonra ağzına kestiği karpuzun bir dilimini attı. Sıkıca bana sarıldı ve yanağımı öptü.
" Geri kalanı sana kalmış güzelim. "
Ve kollarını çekti. Araf'ı tanısaydınız onun ne kadar kusursuz olduğuna inanamazsınız. Her şeyi kusursuz. Eline yavaşça gitarı aldı.
" Kahvaltı yapacağız beyefendi. "
" Tamam yaparız. Ama gel önce."
Gitarın tellerinde gezdirdi ellerini. Gülerek başladı. Hareketli bir şarkıydı.
" Bu sana gelsin ufaklık. "Bu kız beni sever. Bu kız beni öldürür.
Güldüm.
Bu kız bana güzel hayaller gördürür.
Bu kız beni tutar. Ve kendine çeker.Gözleri kısılmıştı. Hala üstünde bir şey yoktu.
Bu kızla bana bir oda bir yatak bir kütüphane yeter.
Belli ki bir sır vardı onun sesinde.
Her düşündüğümde onu beyaz elbisesinde.Araf'a aşıktım. Kirpiğine bile aşıktım. Ciddiyim.
Beden bulur beni ve uyku kaybolur gibi.
Bu kız beni görünce gülümser.Gülümsedim. O da gülümsedi.
Bu kız beni sever. Bu kız beni öldürür.
Bu kız bana güzel hayaller gördürür.
Bu kız bana güzel yalanlar söyletir.Göz kırptı.
Bu kız bana yeni bir takım şeyler öğretir.
Her gece yalpalayaraktan giderim kapısına,Nedenini anlayamadığım bir şekilde şarkının o yerini atladı. Sonra devam etti.
Sevişmek ne demek?
Şarkıya devam etti. Sonra ben bir anda kestim şarkıyı.
" Araf!"
Hemen gitarı bıraktı,yanıma geldi.
" Ne oldu?"
Gözlerine baktım.
" Asıl soru dün gece ne oldu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAF
ActionSiyah ve gri karışırsa ne olur? Ve siyah gri olana dek karışmaya devam etti. Beyaz duruluğunu yitireceğini bile bile savaşından vazgeçmedi. Duru ve Araf. Birbirlerinin ne zıttıydı ne de aynısı. Biri siyahtı biri gri. İkiside Araf'ta kalmıştı. Birle...