Güzel bir bölüm olacak!!!
________________
O şarkıyı bitirdikten sonra sahneden indi. Her hali beni etkiliyordu. O mutsuzda ben de mutsuzdum, o mutluysa ben de mutluydum. Aşk dedikleri buydu heralde. Ama kimse bana söylememişti canımın bu denli yanacağını. Toprak'la hiçbir şey olmamış gibi yemek yiyorduk.
" Duru beğendin mi yemeği? "
Güldüm.
" Güzelmiş. "
" Senin kadar değil. "
Tebessüm ettim. Sonra Araf yeniden sahneye çıktı. Ceketini çıkarttı. Gömleği kaslarını belli ediyordu. Lanet olsun ki ondan gözümü alamıyordum. Mikrofonun başına geçti. Gözlerini kırptı. Ve direk bana baktı.
" Bir iş arkadaşım burda. Sahneye davet ediyorum. "
Beni davet ettiğini anlamam zaman aldı. İş arkadaşım? Hoşuma gitmişti.Toprak direk bana bakıyordu. Herkes alkışlamaya başladı.Ondan kaçmayacaktım.Bu sefer olmayacaktı. Sahneye yürüdüm. Araf gülüyordu.
" Ufaklık. "
Cevap vermedim ama eminim ki kalbimi hissediyordu. Arkaya fısıldadı.
" Teoman-bana öyle bakma,."
Şarkıyı duymamla içime tarif edemediğim bir duygu yerleşti. Müzik girdi. Araf direk gözlerime bakıyordu. O mükemmel siyah gözleriyle. Aşık olduğum gözlerle. Mikrofonu eline aldı. Mırıldandı.
" Siyah olanlar için. Beyaz olmaya çalışma. Seni siyah seviyorum. "
Güldüm. Hemen yelkenlerimi suya indirmiştim. Ama o benimdi.Bunu kabul etmese de o benimdi,benim kalacaktı. Sonra şarkıya başladım.
(• işareti ile Başlayan Duru, ~ işareti ile Başlayan Araf)
Gözlerine bakarak şarkı söylüyordum.•Bana öyle bakma. Anlayacaklar. Ikimize karşı bu dünya.
Toprak'a döndüm.
•Bizi anlamayacaklar.
Araf bana yaklaştı. Ben şarkıya devam ettim.
•Bana öyle yaklaşma.
Araf elimi tuttu. İrkildim.
•Bana öyle dokunma. Ikimize karşı bu dünya. Bizi anlamayacaklar.
Güldü. Güldüm. Nefes aldı ve başladı.
~Bu hayatta bizi böyle yakamızdan tutacaksa hadi böyle yaşa derken kalbimize sormuş mu?
Gülümsedi.Elimi bıraktı aramızda çok az mesafe vardı. Sonra beraber başladık.
•~Bu hayatta bizi böyle yakamızdan tutacaksa hadi böyle yaşa derken kalbimize sormuş mu?
Sustum. Onun sırasıydı. O vişne rengi dudaklarını araladı. Bu kadar yakışıklı olma cici çocuk.
~Benle böyle konuşma. Kapıları kapatma. Ikimize karşı bu dünya,bizi anlamayacaklar.
Aşık olduğum adam, iyi ki varsın. Sen benim nefesimsin. Sensiz nefes alamıyorum ama şu an yüzüne hiçbir şey olmamış gibi bakıyorum. O vişne rengi dudaklarını öpme isteğimi bastırıyorum. Şarkıya başladım.
• Beni aşkla aldatma,gerçeklere kapatma. Böyle kırık da bakma.
Sustum. Nefes aldım. Aramızda nefes kadar mesafe vardı. Dudaklarını hissediyordum. Gözlerine odaklandım.
• Beni daha fazla ağlatma.
Gözleri dolmuştu yada ben hayal görüyordum. Ben de ağlama kıvamına gelmiştim. Şarkı kesildi. Biz sahnede nefes nefese birbirimize bakıyorduk. Araf yapabileceği en cesur hareketi yaptı ve dudağımı öptü. Karşılık vermek istiyordum. Ama mantığım yapmamam gerektiğini söylüyordu. Tam karşılık verecektim ki Araf dudaklarını ayırdı. Kulağıma eğildi.
" Sana düşündüğünden daha fazla değer veriyorum. O gözlerinde yaş olsun istemiyorum hele de benim yüzümden. "
Yanağıma koydu elini.
" O güzel yanaklara başkalarının dudakları deysin istemiyorum. "
Şok olmuştum. Konuşamıyordum. Güldü bir parmağını dudaklarıma koydu.
" O dudaklar benden başkasını öpsün istemiyorum. "
Elini gözlerimin altına getirdi.
" O mükemmel yeşil gözler, benden başkasına aşkla bakmasına dayanamıyorum. "
Bunları bana söyleyen Araf mıydı? Saçımı kulağımın arkasına attı.
" Yeniden benim olur musun? Sana aşık olacağım. Istiyorum. "
Zaten sen benimsin şapşal. Kalbim halay çekiyordu. Mantığım saçmalama diyordu.
" Araf bana biraz zaman ver çün- "
Konuşmama izin vermedi ve dudaklarını yine dudaklarımda hissettim hemen geri çekildi.
" Sen benimsin ufaklık. Ve ben o dudakları kimseyle paylaşmayacağım. Haberin olsun. "
Sahneden indi ve gitti. Ben de sahneden indim Toprak şok olmuş bir şekilde bakıyordu. Gözlerinin maviliği gitmişti. Lacivert olmuştu sanki. Koşarak uzaklaştı ben de peşinden gidiyordum.
" Bir dinle!"
Durdu. Bana döndü. Restoranttan çıkmıştık.
" Ne söyleyeceksin? Beni nası kandırdığını! "
Gittikçe yaklaşıyordu.
" Nası canımı yaktığını? "
Az daha yaklaştı. Korkmaya başlamıştım.
" Seni farklı zannetmiştim! Oysa sende onlar gibi sür- "
Sözünü tamamlayamadan Araf koşarak yanımıza geldi ve Toprak'a bir yumruk geçirdi. Toprak yumruğun etkisiyle yere düştü.
" Sakın bir daha! Ona hakaret etme! "
Bağırarak söylemişti. Gözleri sinirlendiğindeki siyahı almıştı.
" Ooo Araf bey! Ne ara bu kadar değer vermeye başladın! Oysa en baştaki amacın! "
Bir yumruk daha attı Araf. Ben köşeye pısmıştım. Toprak kalkıp Araf'a vurdu. Araf sendelemedi bile.
" Bak Toprak git! Canını yakacağım kardeşim!"
Toprak güldü.
" Gitmezsem ne olur! "
Araf dudağını ısırıyordu. Çok sinirlendiğinde böyle olurdu.
" Git kardeşim. "
Toprak ayağa kalktı. Güldü. Ama gülüşü bir anda söndü. Yavaşça gözleri doldu.
" Küçükken hatırlar mısın bir kız vardı? Hani ilk sevgilin. Onu ben seviyordum Araf. Senden daha çok. Ama sen üzülme diye susmuştum. Bu güne kadar ne istersen sorgulamadan Yaptım kardeşim. Ne istersen. Ama hayatımda belki ilk defa sevdim. Senin olanı istedim. Ilk defa kardeşim, ilk defa. Ilk defa kalbimi açtım. Senle mücadele etmeyi göze aldım. Ama sen benim için ondan vazgeçmedin. Ben olsaydım kardeşim senin için canımdan bile vazgeçerdim. Sen mutlu ol diye. Onu da elimden aldın Araf. Her şey gibi. "
Araf'ın gözleri dolmuştu. Belki de ilk defa böyleydi.
" Kendine iyi bak kardeşim. Toprak yok artık. Duru'ya iyi bak. Selim abiyi anlatırdın sen. Onun gibi güçlü Olacağım derdin. Öylesin kardeşim! "
Kardeşimi vurgulamıştı arkasına bakmadan gitti.
- Araf'ın ağzından -
O benim kardeşimdi. Duru'yu bu kadar sevdiğini bilmiyordum. Haklı mıydı? Haklı olduğu yerler vardı. Peki benim canım acıyor muydu? Çok fazla acıyordu. Madem niye Duru'dan vazgeçememiştim. Uzun zamandır ilk defa kalbim konuştu.
Katil değilsin sen Araf. Belki birkaç kişiyi öldürdün ama katil değilsin olmayacaksın. Sen masumsun. Duru sana bunu hatırlattı hani dedin ya Duru'ya beyaz değilsin dedin ya o en az Su kadar beyaz. Ve sen onun beyazına aşık ol-
Susturdum. Yalan söylüyordu.Bu olmazdı. Olamazdı. Duru'yu farkettim. Köşeye pısmıştı. Ağlıyordu. Korkmuştu. Ciddi anlamda çocuk gibiydi. Yanına oturdum.
" Ağlamandan nefret ediyorum. "
Güldü. Gözleri kısılmıştı.
" Benden de nefret ediyorsun. "
İşte bu doğru değildi. Ama ona söyleyemiyordum.
" Hadi gidelim. "
Kafasını salladı.
" Gidelim. "
Evime varana kadar konuşmadık. Eve varınca onu otururdun koltuğa.
" Duru sakın kımıldama. Ben sana maharetli ellerimle güzel bir yemek yapacağım. "
Güldü. Niye bu kadar güzel gülüyordu? Sonra annem çıktı içerden. Pijamalıydı.
" Hoşgeldin oğlum. Merhaba Duru kızım. "
Duru güldü.
" Merhaba Şebnem Hanım. "
Annem güldü.
" Hanım deme. "
" Ne diyeyim? "
Annem Duru'nun yanına oturdu.
" Anne de. Oğlumla iş arkadaşı olmadığınızı biliyorum. Anneler anlar. "
Anneme ilk defa ısrar etmedim. Mutlu görünüyordu.
" Su'dan sonra ilk defa birini sevdi üzme onu. "
Duru içinden mırıldanıyordu. Anneme güldü. Ben de mutfağa gittim ve kendime bir bitki çayı aldım.
" Güzelim çay ister misin? "
Ben Duru'ya güzelim mi demiştim? Kendime inanamadım. O da gözlerime şaşkınlıkla bakıyordu.
" Olur Araf. "
Ben çay almaya gittim ona da. Annem almıştı zaten. Başladılar Duru ile konuşmaya.
" Bunun sünnetini biliyor musun? "
Annem de Duru'da gülüyordu.
" Anne! "
" Sus be! Gelinime konuşuyoruz! "
Gelinim? Annem saçmalıyordu.
" Bu sünnetten kaçmıştı. Sonra zar zor yakaladık. Babası bunu ikna etmeye Çalışıyor bu tutturdu kestirmem Allah kestirmem. Sonra. ağlamaya başladı. "
Annemin sesi boğuk boğuk çıkmaya başlamıştı. Sesindeki hüznü farkediyordum.
" Sonra babası ilerde sen düğününde de ağlarsın evlenmiyeceğim diye. O günleri de göreceğiz. de - "
Annem tamamlayamadı ağlamaya başladı. Koşarak kalktı odasına gitti. Peşinden gitmek için kalktım.
" Araf otur! Sak'ın peşimden gelme. "
Yerime oturdum Duru şaşkınlıkla bakıyordu. Onun yanına yanaştım. Kafasını göğsüme yasladı.
" Seni seviyorum Araf. Seni affedeceğim. Ama tek bir şey istiyorum Su'yu bana anlat. "
YORUMLARINIZI BEKLIYORUM !!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAF
ActionSiyah ve gri karışırsa ne olur? Ve siyah gri olana dek karışmaya devam etti. Beyaz duruluğunu yitireceğini bile bile savaşından vazgeçmedi. Duru ve Araf. Birbirlerinin ne zıttıydı ne de aynısı. Biri siyahtı biri gri. İkiside Araf'ta kalmıştı. Birle...