"Ne oldu?"
" Asıl soru dün gece ne oldu? "
Araf'ın gözlerine bakıyordum. O da tek kelime konuşmuyordu.
" Duru bak alkollüydün. Ben de birazcık içmiştim. "
İma ettiği şeyle şoka girdim. Ben böyle bir şey yapmış olmazdım.
" Be-ben yap-"
Ağlamaya başladım. Kollarını bana sardı.
" Sakin ol. Unutalım dersen ben hazırım. "
Unutalım? Unutmak kolay mıydı ki? Hiçbir şey olmamış gibi. Unuttukların elbet sana kendini belli eder. Sen unutmaya çalışmakla unutmuş olmazsın. Ve ben kesinlikle ergen gibi davranmayacaktım. Ikimizde yetişkindik.
" Araf."
" Ha güzelim? "
" Unutmayacağız. Ama ikimizin arasında kalacak. Seni sevdiğimi söylemiştim. Çok seviyorum. Tamam mı Araf'ım? "
Güldü. Gözleri siyahtı. Mükemmel bir siyah.
" Böyle düşünen ilk kızsın. Tabi Su'dan sonra. "
Tarif edemediğim bir öfke damarlarıma girmişti.
" Kaç kız oldu ki? "
Gözlerini kıstı. Kahvaltı masasına yöneldi.
" Bilmiyorum. "
Sinirlerime hakim olmam lazımdı. Kendimi sakinleştirdim. Kahvaltı masasına oturdu. Yanına oturdum. Ağzına bir Salatalık attı.
" Araf. Ben ölürsem ne olur? "
Bir anda kafasını çevirdi. Korkunç bakıyordu.
" Sen ölürsen. "
Nefes aldı.
" Sen ölürsen. "
Gözlerime bakıyordu.
" Sen ölürsen ben de. "
Araf ilk defa konuşmakta zorluk çekiyordu.
" Ölürsen benden ikinci defa almış olurlar değer verdiklerimi. "
Gözleri doldu.
" Eğer sen ölürsen ben yaşamam. "
Ilk defa bu kadar net bir şey söylemişti.
Sen ölürsen ben yaşamam.
O bana aitti ben ona. Ne olursa olsun bu değişmeyecekti.
" Peki ben ölürsem? "
Güldüm.
" Sen ölmezsin. Kahramanlar ölmez Araf İnan."
Güldü. Gözlerini kısmıştı.
" Dönelim mi artık? "
" Tamam. Akşam hazır ol. Mükemmel bir yere gideceğiz. "
Elini tuttum.
" Kim kim? "
" İkimiz. "
Bıyık altından güldüm.
" Tamam. "
________________
Aynanın karşısında kendime baktım. Siyah kahküllü saçlarım,yeşil gözlerimle uyum sağlamıştı. Üstümdeki kot ve " I love you because you love me. " yazan tişörtüm vardı. Araf spor giyinmem gerektiğini söylemişti. Babam beni yakalamış eve girerken ve işleri çok boşaldığımı söylemişti. Ben bunları düşünüp Araf'ı hayal ederken kapı açıldı.
" Duru. "
Babam karşımdaydı.
" Babacım. "
" Güzel kızım nereye? "
" Araf'la çıkacağız."
Güldü.
" Araf'tan emin misin? "
Ciddi olmaya çalışıyordum.
" Niye sordun? "
" Kıskanıyorum. "
Babama sarıldım.
" Sen benim ilk aşkımsın babam. Kıskanma gerek yok. Senle de bir şeyler yaparız. Araf'tan emin değilim ama hayatımda ilk kez kalbimi dinlemek istiyorum."
Babam kafasını sallayıp odadan çıktı. Ben de hemen evin kapısına çıkıp beklemeye başladım. Sonra Araf yürüyerek geldi. Üstünde siyah üstüne yapışan bir Tişört vardı. Saçları dağınık ve çekiciydi. Siyah bir kot giymişti altına. Kabul etmeliyim mükemmeldi.
" Merhaba. "
Yavaşça yanına yanaştım. O bir anda beni kendine çekti. Sonra dudaklarını hissettim dudaklarımda. Hiç nazik değildi. Ne yapmam gerektiğine karar veremiyordum. Evin önünde olduğumuz ve babamın görme ihtimaline karşı ufak çaplı bir korkum vardı tabiki. Ama kalbim karşılık ver diye haykırıyordu. Araf tam geri çekilmişti ki ben karşılık verdim. Ona güvenerek yeniden öptü beni. Ellerimi yanaklarına yerleştirmiştim. Geri çekildim. Alnını alnıma dayadı. Sonra yine ani bir haraketle çenemi öptü.
" Ne yapıyorsun? "
Biraz gülerek söylemiştim.
" Özledim. "
Güldüm.
" Beni mi? "
Kafa salladı.
" Dudaklarını. O geceden sonra-"
Sözünü kestim.
" O geceyi hatırlamak istemiyorum. "
Güldü. Yeniden dudaklarıma uzanmıştı ki babamın öksürme sesiyle uzaklaştı.
" Öhö öhö. "
Araf güldü.
" Merhaba Ege bey. Hadi gidelim Duru. "
Elimden tutarak uzaklaştırdı hemen beni.
" Ne yapıyorsun! "
Sırıttı.
" Otobüse bineceğiz. "
Şaka yapıyordu heralde. Hiç binmemiştim belediye otobüsüne. Ve aklıma gelen ilk bahaneyi buldum.
" Dıtım yok. "
Güldü. Elindeki kartı gösterdi. Sonra durakta otobüs beklemeye başladık. Sonra otobüs geldi. Ama otobüs demeye bin şahit Lazım! 25 Kişilik otobüse 50 kişi binmiş.
" Araf nereye oturacağız? Ve nereye gidiyoruz?"
" Göreceksin bebeğim. "
Bebeğim?
Bebeğim?
Be-be-ğim?
" Kıro. "
Güldü. Cevap vermedi bile. Sonra ayakta durmaya başladık. Araf hemen arkama geçti ve beni otobüsten nötürledi.
" Ne yapıyorsun? "
Biraz daha yaklaştı.
" Sana yiyecek gibi bakıyorlar! "
Sesi çok yüksek çıkmıştı.
" Kıskandın! "
Omuz silkti.
" Hayır hanımefendi! "
Neyse otobüs maceramız bir şekilde bitti. Otobüsten indik. Araf direk elimi kavramıştı. Parmaklarını kenetledi. Yapma böyle şeyler ama kalp krizinden öleceğim cici çocuk. Sonra çok büyük olmayan ama yeterince şirin bir evin önüne gelince durduk.
" Nereye geldik gizemli sevgilim? "
Güldü.
" Sen çok alıştın bu sevgili işlerine."
Bu defa ben yaklaştım ona. Dudaklarına ufak bir öpücük bıraktım.
" Sevgilim değil misin? "
Güldü. Ve benimki kadar masum olmayan bir şekilde beni öpmeye başladı. Dudaklarımı zorla da olsa ayırdım. Araf yeniden yaklaşmıştı ki elimi dudağına deydirdim.
" Yeter bence. "
Güldü.
" Hep böyle yapıyorsun! "
Elini tuttum ve o evin ziline bastık.
- Araf'ın ağzından -
Hayatımda hiçbir zaman Su hariç bir kadını öpmek için fırsat kollamamıştım. Ama şimdi onun dudaklarını 1 saniye daha fazla öpmek istiyordum. Duru'yu sevmiyordum. Ama dudaklarını çok seviyordum. İroniye gel. Kapı açıldı.
" Hoşgeldin Araf. "
Selen direk boynuma atladı. Selen yeni reşit olmuştu. Kuzenimdi. Öz kuzenim değildi ama birlikte büyümüştük. Ailesini küçükken kaybetmişti. Ona babaannem bakıyordu.
" Merhaba Selen. Bu Duru. "
Duru anlamaz bakışlarla bakıyordu.
" Duru Selen benim kuzenim. "
Duru samimi bir şekilde Selen'le tanıştı. Sonra telefonum çaldı. Arayan Toprak'tı.
" Duru sen geç içeri. Benim biriyle konuşmam lazım. "
Uzaklaştım biraz.
" Efendim Toprak. "
Sesi buğulu geliyordu.
" Seni affetmedim. Ama bu kadar şey yaşadık kardeşim. Bunu öğrenmeye hakkın var. "
Nefes aldı.
" Su'nun ölümü tesadüf değilmiş. "
YORUMLARINIZI bekliyorum!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAF
ActionSiyah ve gri karışırsa ne olur? Ve siyah gri olana dek karışmaya devam etti. Beyaz duruluğunu yitireceğini bile bile savaşından vazgeçmedi. Duru ve Araf. Birbirlerinin ne zıttıydı ne de aynısı. Biri siyahtı biri gri. İkiside Araf'ta kalmıştı. Birle...