Araf'ın instagram offical sayfası @wattpadaraf dır. Fan sayfası @sadecebiz.araf dır. Bana ulaşabileceğiniz sayfalar: instagram: @sekercisfc & @reyhansila dır. Yorumları bekliyorum efenim!
" Bana ne yaptın! "
Bu söylediği soruyla arkamı döndüm. Sarhoştu. Yavaşça yanına gittim. Güldüm. Sadece güldüm.
" Unuttun mu? Sen Araf'sın. "
Güldüm ve devam ettim.
" Sen istemediğin sürece sana kimse bir şey yapamaz. "
Gözlerime şaşkınlıkla bakıyordu.
" Sen acı çekmezsin. "
Kulağına yanaştım. Bu kadar yakın temas bana iyi gelmiyordu. Cesaretimi topladım ve devam ettim.
" Ben kimim ki? "
Yüzünü bana çevirdi.
" Sadece iş arkadaşı. "
Kafamı çevirdim ve yürümeye başladım. Gözlerinden şaşkınlığı okuyabiliyordum. Nefreti. Araf'ı. Daha demin olan bütün özgüvenim yerle bir oldu ve o gülüşüm etkisini yitirdi. Gözlerim doldu. Kafamı çevirdim. Bıraktığım yerde duruyordu. Bir yanım kollarına dönüp her şeye rağmen huzurlu olmak istiyordu. Ama bu sefer onu dinlemeyecektim. Çünkü her dinlediğimde canım acıyordu. Dağ evinden içeri girdim. Ve çantamı yatağa fırlatıp ağlamaya başladım. Hayatımdaki her şey paramparça olmuştu. Niye canım bu kadar yanıyordu? Vicdan azabının sebebi neydi? Kalbimi kendi elleriyle paramparça etmişti. Ve ben Uludağ'a gelmeden önce onu biraz da olsa toparlamıştım. Kalbim zaten kırıktı. Ve ilk darbede paramparça olmuştu. Ama ben artık onu düzeltmeyecektim. Bir süre sonra toparladım ve üstümü değiştirip Pijama giydim. Lanet olası Selen nerdeydi? En ihtiyacım olan zamanda. Kapı çalmıştı. Koşarak açtım.
" Baba? "
Hemen ona sarıldım ve ağlamaya başladım. İçeri girdi.
" Güzel kızım. Iyi ki kalbini dinledin. "
Burnumu çekip ona döndüm.
" Niye? "
" Eğer kalbini dinlemeseydin,içinde kalacaktı. İşte şu an aşıksın. O gün sadece hoşlanıyordun. "
" Niye? "
" Çünkü aşk. "
Nefes aldı.
" Acı çekmektir. İmkansızsa adı aşktır. "
Boğazımdaki düğümün sebebi neydi? Ne oluyordu?
" Baba yalnız kalsam? "
Babam kalktı.
" Ihtiyacın olursa çağır. "
" Tamam baba. "
Kapıyı kapattı. Sonra telefonum çaldı. Arayan Araf'tı. Açtım.
" Duru? "
Sesi buğuluydu.
" Ne oldu yine? Artık bitmesi lazım bu konuşmaların. Bana zarar veriyorsun. "
Güldü.
" Ben bir soru sormuştum. "
Kahkahalarla gülmeye başladı.
" Sarhoş musun? "
" Evet. "
Içimi bir panik kapladı.
" Ben bir soru sordum. Bana ne yaptın? "
Güldüm.
" Niçin böyle hissediyorsun? "
Nefes aldı.
" Her sen ağladığında içim acıyor,sana sarılmak istiyorum. Senin yanına yaklaşanı Öldürmek istiyorum. Ve en kötüsü, "
Ve en kötüsü artık bizim repliğimizdi. Nefes aldı. Sesine bile aşıktım.
" Ve en kötüsü. "
Ben devam ettim bu sefer.
" Ve en kötüsü? "
" En kötüsü senin yanında kendimi unutuyorum. Nefretten doğan değil de Araf oluyorum. Senin söyleyişinle, "
Güldü.
" Masum Araf. "
Bir süre sadece birbirimizin nefesini dinledik.
" Bir şey söylemeyecek misin? "
Sesi titrek çıkmıştı.
" Ne diyeyim? "
" Ben de seni seviyorum de. "
Duyduğum şeyle şok oldum.
" Ben de derken? "
Pot kırdığını anlamıştı.
" Hep öyle dersin ya. Ben Güneş'in doğuşunu izleyeceğimiz yerdeyim. Ve iyi Değilim Duru. Senin duruluğuna ihtiyacım var. "
Güldüm.
" Gelmem için bir sebep söyle? "
" Bir sebep yok. Ama geleceksin. "
Telefonu kapattı. Ne yapmalıydım? Sarhoştu. Başına bir şey gelebilirdi. Saate baktım. Gece yarısını çoktan geçmişti. Selen hala ortada yoktu. Montumu alıp pijamalarla dışarı çıktım. Babam kapıdaydı.
" Nereye? "
" Araf'ın yanına. "
Güldü.
" Aşk bu kızım. Yüzsüzlük. Ama sen biraz çok abartıyorsun. "
Babamı öpüp gittim. Karların üstünde oturan Araf'ı gördüm. Beni görünce ayağa kalktı. Elinde bir içki şişesi vardı. İşte tam o an. Tam o an. Onun Çaresiz ve bana ait olduğunu hissettim. Belki ilk ve son defa.
- Genel Anlatım -
Kadın adama yaklaştı. Adam ne kadar kabul etmese de çaresizlikle bakıyordu. O gün adam katil gibi bakmıyordu. Ilk defa. Gözlerinde nefret yoktu. Birden adam koşarak kadına sarıldı. Hiç bırakmayacakmış gibi. Kadın kafasını adamın omzuna koydu.Ve mırıldandı.
" Bitti mi hikayemiz? "
Adam cevap verme gereği duymadı. Sadece kadının kokusuyla mest olmak istiyordu. Kadın sonsuz güven duyuyordu adama karşı. Ama bilmiyordu. Onun azraili adam olacaktı. Hayatını bitiren. Ailesini öldüren. Buna rağmen sarıldı. İkiside yavaşça kara oturdu. Ve adam içki şişesinden bir yudum daha aldı. Kara uzandı. Kadında aynısını yaptı. Adam geldiğinden beri ilk defa konuştu. Boğazını temizledi.
" Bitmeli. Ama niye bitmiyor? "
- Araf'ın ağzından -
Her mutsuz anımda yanımda o olmalıydı. Kokusu hissetmeliydim. Kendime yalan söylüyordum belki onun sadece dudaklarını sevmiyordum. Gözleri. Ona ait olan her şeyi seviyordum. Ama onu sevmiyordum. Al sana ironi. Ben intikam almaya karar verdiğim gün duygularımı yok etmiştim. Şimdi? Hepsi benden intikam alıyordu. Ama onu kendi pisliğimde boğamazdım. O bana aitti. Ama ondan uzak durmalıydım. Birazcık ayılmıştım. Sessizliği bozmak için mırıldandım.
" Pijamaların güzelmiş. "
Güldü. Gülüşü fazla güzeldi. Ona çevirdim kafamı. Uyumuştu. Hemen mi? Yanına yanaştım ve kafasını bacağıma yerleştirdim. Ve onu kucağıma çektim.
" Masumsun. Gri prenses. "
Şu an Duru uyuyordu. Ve mükemmel uyuyordu. Masum biri gibi.
" Çok masumsun benim aksime. "
Güldüm.
" Ben babanı öldüreceğim Duru. "
Gözlerim dolmuştu. Kendimden çok taviz veriyordum bu ara. Boğazımdaki düğüme rağmen konuşmaya devam ettim.
" Babamı çok özledim Duru. Çok. Onun kollarını. Beni kucaklaması. Kahverengi gözlerindeki mutluluğu. "
Nefes aldım.
" Ve en kötüsü babamı unutuyorum Duru. Neye benzediğini unutmaya başlıyorum. Ve bu benim canımı yakıyor. Çok yakıyor. "
Onun gözünden bir damla yaş düştü. Rüya görüyordu. Yanağını okşadım.
" Duru benim babamı isteyerek öldürdüler. Bilerek. Benden kopardılar onu. "
Benim de Gözümden bir damla yaş düşmüştü.
" Babama ihtiyacım var Duru. Ama o yok. Ben ister miydim böyle olmayı,seni üzmeyi. Emin ol istemezdim. Hatta sana aşık olmak isterdim. Annem ve babam gibi. Ama olmuyor. "
Sonra Duru zıplayarak kalktı ve bir çığlık attı.
" Baba! "
Rüya olduğunu idrak etti ama ağlıyordu. Hemen ona sarıldım.
" Araf! Çok kötüydü! "
" Şşşş sakin ol rüyaydı. "
Daha fazla ağlamaya başladı.
" Araf! Babamı öldürüyorlardı. "
Bu söylediğiyle şok olmuştum. Ege Üner nasıl beni babamdan çaldıysa ben de Duru'ya aynısını yapacaktım. Ve bu vicdan azabı çekmeme sebep oldu.
" O ölmez değil mi Araf? Ben ne yaparım onsuz. Araf o ölürse ben de ölürüm. "
İçimde oluşan acıyı bastırmaya uğraştım.
" Babalar ölmez Duru. "
Sesim titrek çıkmıştı.
" Ölmez. "
____________________
O gece Duru'yu Selen'in yanına bırakıp çıktım. Ege Üner'i öldürürken elim bile titrememeliydi. Hemen ardından Duru'ya söylemeliydim babasını öldürdüğümü ve bu bitmeliydi. Ona olan duygularım körelmeliydi. İncelmişti. İnceldiği yerden kopmalıydı. Duru aynı babasına benziyordu. Daha kötüsü Su'ya. Benim beyazıma. Ege Üner Gözünü kırpmadan ailemden 3 kişiyi öldürmüştü. Sabah Duru'ların evinin kapısını çaldım. Duru uykulu gözlerle kapıyı açtı.
" Günaydın. "
O da güldü.
" Iki dakika konuşsak? "
" Tamam. "
Üstünü giyinip yanıma geldi.
" Duru bak biz olamıyoruz. Uludağ'da son kez birlikte olalım. "
Gözleri pörtledi.
" Hemen fesat anlama. Zaman geçirelim. Eğlenelim. Sonra sen kendi yoluna ben kendi yoluma. "
Bu söylediğime inanıyor muydum? Inanmalıyım. Herkes için en iyisi bu.
" Tamam madem 2 günlük sevgilim. Seni seviyorum. "
Güldüm. Belki hiçbir zaman cesaret edemeyeceğim bir şey söyledim.
" Ben de seni seviyorum sevgilim. "
Bu söylediğime şaşırsa da mutlu olmuştu. Elini kavradım.
" Hadi bakalım ilk kayak yapalım. "
Kafa salladı.
" Ben kayak konusunda pek iyi değilim. "
Dudağına ufak bir öpücük kondurdum.
" O zaman bundan sonra iyi olacaksın. "
Güldü. Kayakları kiralayıp pistin başına geçtik. Çok az kişi vardı.
" Emin misin Araf? "
" Gel güzelim. "
Kayak özgürlük demekti. İstediğin kadar özgür. Başı sonu olmayan bir pist. Sonsuzluk. Kayak benim vazgeçilmezimdi. 4 yaşımdan beri kayak yapıyordum. ( yazarınız burada kendinden bahsetti,çaktırmayın :) )
Kayaklarla ters bir şekilde yol almaya başladım. Batonlardan Duru tutuyordu. Çok acemiydi.
" Ters bir şekilde mi gideceksin? "
" Evet sevgilim. "
Güldü.
" Sen bu sevgilime çok alıştın? "
" Işine bak düşeceksin! "
Sonra hemen dengesini sağladı. Ve kaymaya başladı. Bir süre öylece kaydık. Sonra nasıl yapıldığını anladı ve kaymayı öğrendi.
" Çabuk öğrendin. "
Güldü.
" Evet! Hadi son tur! "
Teleferiklerin başına geldik. O kendi çıkacakken hemen arkasına geçtim ve kayaklarımı yerleştirdim. Vücutlarımız neredeyse yapışıktı. Su'dan sonra ilk defa kalbim böylesine atıyordu. Kıpırdanıyordu. Kulağına eğildim.
" Buradan sağ salim çıkabilmek istiyorsan çok kıpırdama. "
Güldüm. Yanakları kızarmıştı.
" İlla utandıracaksın dimi? "
Kafamı salladım. Ve ellerimi bırakıp onun beline sarıldım.
" Düşeceksin. "
" Olsun! "
Kafamı boynuna gömdüm ve gıdıklandığını bildiğim için öpmeye başladım.
" Araf! Allah aşkına yapma! "
Sonra geldiğimizi fark ettim. Teleferik görevlisi tip tip bakıyordu. Bir kadın çocuğunun gözlerini kapatmıştı.
" Abla sen de abarttın. Sanki başka bir şey yaptık! "
" Asa terbiyesize bak! Gel oğlum gidelim. "
Çocuğunu alıp götürdü.
" Hadi Duru gidelim. "
Duru güldü.
" Çok patavatsızsın. "
" Çik pitivitsizsin. "
Gözleri şaşkınlıkla açıldı.
" Araf ergen taklidi yaptı. Oha! "
" Sus! "
Sonra son kez kaydık. Ve bitti.
-Yılbaşı Gecesi Duru'nun ağzından -
Araf'la 2 gündür hiç olmadığım kadar mutluydum ama bugün bitiyordu. Babamla ilgili kabusun etkisi geçmişti. Çok korkunçtu. Üstüme mini siyah bir elbise giydim. Sonra bir mide bulantısıyla tuvalete koştum.
" Kızım üşüttün mü? Niye kusuyorsun! "
Ağzımı temizledim.
" Ben söylemiştim dağ havası iyi gelmiyor. "
Sonra yeniden süslenmeye döndüm. En sonunda üzerimdeki gri mini elbise,altımda aynı renk topuklular,dudağımdaki pembe ruj ve eyelinerla hazırdım. Tabiki Kasıtlı olarak gri giymedim,saçmalamayın. Araf'la hala sevgiliydik ama İstanbul'a dönünce bitecekti. Beni üzen buydu. Kapı çaldı. Araf'la gidecektik oraya. Selen'i de Alp alacaktı.
" Selen Araf geldi ben çıkıyorum. Siz babamı bırakırsınız! "
" Tamam! Buluşuruz orada. "
Kapıyı açtım. Araf siyah bir takın giymişti. Gri papyon. Güldüm. Hiç konuşmamıştık. Ama ikimizde gri giymiştik. Beni baştan aşağı süzdü. Bu kızarmama neden olmuştu.
" Çok güzelsin. "
Tebessüm ettim.
" Sen de çok yakışıklı olmuşsun. "
Papyonuyla oynadım.
" Papyon? "
Güldü. Bu kareyi hafızama kazıdım.
" Gri? "
Elimi kavradı ve siyah Porsche'una bindik. Torpido açıktı. Oradaki silahı fark etmemle ürperdim. Hemen torpidoyu kapattı ve bana döndü.
" Önlem için ufaklık. "
Omuz silktim.
" Yine mi ufaklık olduk? "
Burnumu sıktı.
" Sen hep benim için ufaklıksın. "
Arabayı çalıştırdı.
" Sen inanıyor musun şu yeni yıl zımbırtısına?"
Bu dediğiyle gözlerimi şaşkınlıkla açtım.
" Sen inanmıyor musun? Oha! Yeni yıl büyüleyicidir. Dilekler kabul olur. Herkes mutlu olur. Yeni bir yıla girilir ve en güzeli, nasıl girersen öyle gider. 2015 ! "
Omuz silkti.
" Inanmıyorum. Babam. O öldükten sonra ben hep aynı giriyorum. Babamın mezarında. Ama o geri gelmiyor, ve ben mutlu olmuyorum. Bu onsuz geçirdiğim ilk. Yani mezarına gitmediğim ilk yılbaşım. "
Onun söylediği beni üzmüştü. Anlatamayacağım bir vicdan azabı çekiyordum. Ben öldürmüşüm gibi.
" Kaç senedir yok? "
Güldü.
" Tam tamına 19 sene. 11 ay. 16 gün. "
Üzülmüştüm. Çok üzülmüştüm. Araf gün sayıyordu. Ve her gün acısı artıyordu. Hissediyordum. Onun hediyesini hazırlamıştım. Tam 12:00 da verecektim. Havai fişekler patladığında. Babama da hediye almıştım. Bir saat. Vermek için can atıyordum. Araf'a ise. Onu sonra söyleyecektim.
" Doğum günün ne zaman? "
Bunu ben söylemiştim.
" Ne farkeder? Babamın öldükten sonra doğum günü mü kutluyorum? "
" Söyler misin? "
" 12 Temmuz. 12 Temmuz 1990. "
Araf. Ilk defa Lüzumsuz konulardan konuşuyordu. 12 Temmuz bu tarihi kafama kazıdım.
" Senin doğum günün ne zaman? "
Güldüm.
" 1 Ocak. 1 Ocak 1994. "
Gözleri şaşkınlıkla bakıyordu.
" Doğum günün mü yarın! "
Güldüm.
" Çok mu şaşırdın? "
" Söyleseydin? "
" Ne yapacaktın söyleseydim? "
Kafasını çevirdi.
" Nasıl olsa ayrıldığımız gün olmayacak mı doğum günüm? "
Kafa salladı.
" Doğru. "
" Doğru. "
Oraya varana kadar bir daha konuşmadık. Ama bazen kelimeler kifayetsizdi. Şimdi olduğu gibi. Yada birazdan olacağı gibi.
Çok uzun bir bölümle karşınızdayım! Müthiş olacak bir dahaki bölüm. Hadi o zaman tahmin edin!
Duru Araf'a ne aldı?
Araf Duru'ya ne aldı?
Araf Ege Üner'i öldürebilecek mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAF
AksiSiyah ve gri karışırsa ne olur? Ve siyah gri olana dek karışmaya devam etti. Beyaz duruluğunu yitireceğini bile bile savaşından vazgeçmedi. Duru ve Araf. Birbirlerinin ne zıttıydı ne de aynısı. Biri siyahtı biri gri. İkiside Araf'ta kalmıştı. Birle...