Multimedia Araf&Duru! ArDu diyenler var jdkslslsş. Neyse güzel bir bölüm olacak!!!
Duru trambolinlere koşuyordu.
" Araf bana bilet alsana? "
" Duru! Saçmalama. 7 yaşındaki çocuk zıplıyor. "
Beni takmadı.
" Onun yanındaki trambolin boş ama. Lütfen. "
Geçtim bir banka oturdum. O da bilet aldı kendine. Ve ayakkabılarını çıkardı. Küçük kızın yanında zıplamaya başladı. Onu tanımamazlıktan geliyordum. Sonra yanımdan geçen sarışın kıza göz kırptım. Gülerek uzaklaştı.
" Araf! "
Bağırmıştı. Lanet olsun! O sarışın kız bana bakıp koşarak gitti. Onun yanına gittim.
" Biraz daha az dikkat çeksek? "
Gözleri doldu.
" Araf! Bu kız benim trambolinime geçiyor!"
Ama çüş artık! Çüş yani! Kız bana baktı. Ben de ona göz kırptım. Kız bana öpücük attı. Duru birden gözlerini pörtletti.
" Senin saçını başını yolarım! Sen nasıl benim sevgilime öpücük atarsın! "
Beni 7 yaşındaki bir kızdan kıskanmıştı. Trambolinden indi. Elini kıza doğrulttu.
" Sana göstercem ben! "
Onu ordan uzaklaştırdım. Bir köşeye çektim.
" Sen napıyosun? "
Güldüm. O da güldü.
" İlkokul çocuğunu kıskandın. Sonra geldin çocuğa haraket çektin. Niye? "
Dudaklarıma yanaştı.
" Aşığım. "
Muzipçe güldüm.
" Kıskandın. "
Daha da yaklaştı.
" Kıskandım. "
Dudaklarımızı birleştirdim. Onu duvara yasladım ki bir çığlık duydum. Dudaklarımı ayırdım ve çocuğunun gözlerini kapatan kadına baktım.
" Tövbe tövbe. Gidin evinizde yapın! Çocukların gözü önünde. "
Duru kızardı. Elini tuttum.
" Ablacım çocuk bir şeyler öğrenir."
Sonra Duru'nun elini bırakmadan koşmaya başladım. Bir süre sonra durduk. Pamuk şekerci önümüzdeydi.
" Pamuk şeker alsana? "
Güldüm. Duru ile tek keyif aldığım günü geçiriyordum. Pamuk şekeri alıp ona verdim. İştahla yemeye başladı.
" Teşekkür ederim. "
Gülüyordu. Başımı salladım. Sonra elindeki pamuk şekeri ağzıma tıkıştırdı.
" Pamuk şeker sevmeyen ölsün. "
Babam aklıma gelmişti.
" Ben sevmem. "
" Niye ki? "
" Babamı hatırlatıyor. "
Duru'ya karşı ilk dürüst olduğum dakikaydı. Hala sevmiyordum. Ama bugün kendime izin vermiştim.
" Bilmiyordum. "
Alt dudağını öptüm ve dudağındaki pamuk şekeri aldım.
" İğrençti. "
Güldüm.
" Pamuk şeker sevmeye başladım galiba. Başka var mı? "
"Yok Araf Bey. "
Sonra bir anda elimden tuttu.
" Korku treni. "
" Olmaz. Ben binmem öyle şeylere. "
Gözleri parladı.
" Yoksa Araf korkuyor mu? "
O anları yeniden yaşamak istemiyordum. Hem Su'yla hem babamla binmiştik.
Araf. Babacım korkma. Ben yanındayım. Korku treni korkaklar içindir. Baban yanında olacak miniğim. Koruyacak seni.
Babam yoktu şimdi. Ama kendimi koruyacaktım. Biraz büyüdüm sonra. Su'yla geldik. Korku treni durmuştu. Yine her zamanki krizlerini geçirdi. Onu sakinleştirdiğimi hatırlıyorum.
Siyahın yanında güzelim. Her zaman yanında olacak. Arsu bizle. Üzülme. Geçecek. Sakinleş. Şşş.
Kollarıma almıştım sonra onu.
" Ne korkması be! "
" E binelim o zaman. "
- Duru'nun ağzından-
Onun o büyük ellerini kavradım. Herhalde ilk defa bana böyle davranıyordu. Kötü değil. Korku trenlerinin olduğu yere sürükledim. Bir bilet aldık. Tren tünele gidiyordu. Suyun üstünde gidiyordu. Oturduk. Önümüzdeki koruyucular indi.
" Araf. Hazır mısın? "
Cevap verme gereği duymadı. Elini sıkıyordu. Araf? Korkuyor muydu? Özne yüklem uyuşmazlığı. Tren kalktı. Her şey sorunsuz gidiyordu. Arada bana bakıyordu. Sonra birden önümüze bir adam çıktı.
" Ananı- "
Araf söylemişti bunu. Bir anda elimi kavradı. Ve parmaklarını kenetledi. Çok sıkı tutuyordu.
" Sakin ol. "
" Asıl sen sakin ol. "
O siyah gözleri yine çok iyi rol yapıyordu. Sonra birden durdu.
" Duru ne oluyor? "
" Korkma. Şimdi çalıştırırlar. "
Fobisi olduğunu düşündüm. Karanlıkla ilgili, yada korku trenleriyle. Belki de geçmişte yaşadığı bir şeydi. Hayat zaten öyle değil mi? Geçmişte yaşadıkların, yaptığın hatalar hiçbir zaman peşini bırakmıyor. Ve sen elbet yine onla karşılaşıyorsun. Zannediyorsun ki ona karşı savunabilirim kendimi. Külliyen yalan. Eskiden yaşadıklarına karşı sen bile kendini savunamazsın. Uzun zamandır ördüğün duvarları tek seferde yıkarlar. Sonra giderler, sana o enkazı izlemek, toparlamak kalır. Araf'ın duvarları çoktan yıkılmıştı. Araf bile savunamamıştı kendini. Alnından terler dökülüyordu. İşte tam o zaman kendimden nefret ettim. Onu bu duruma ben sokmuştum. Duvarlarının yıkılmasını ben istemiştim. Şimdi tek istediğim o duvarları yeniden inşa etmekti. Ama ben de içindeyken. Yüzünü yüzüme çevirdim. Ellerimi saçlarında gezdirdim.
" Seni seviyorum. "
Dudaklarına yanaşıp öpmeye başladım. Araf ilk defa karşılık vermekte zorlanıyordu. İlk defa. Bunu anlayınca geri çekildim. Alnımı alnına dayadım.
" İyi olacağız."
Tebessüm etti. O anı kafamda fotoğrafladım. Hiçbir zaman unutmamak üzere. Sonra yeniden hareket etti. İşte Araf'ın savunmasız olduğu tek yerden uzaklaşıyorduk. Duvarlarını daha sıkı örüyordu Araf. Ama bilmiyordu. Ben o duvarların içinde olacağım. Aynı Su gibi.
Çıktığımızda Araf siyah deri ceketini düzeltti.
" Gidelim mi? "
Sesi buz gibiydi.
" Gidelim. "
Sonra telefonu çaldı.
" Efendim Toprak. Tamam. Tamam. Geliyoruz. Duru da var. Tamam kardeşim."
Toprak. Bu ismi duymamla farklı bir şey hissettim. Tanımlayamadığım. Kalbimi yokladım. Hızlı atmıyordu. Araf'taki gibi değildi. Ama farklıydı.
" Evime gidiyoruz. "
" Tamam. "
Eve geldiğimizde kapıda Toprak vardı. Yanında bir kadın. 50-60 yaşlarında. Hoş görünüyordu. Uzun bal rengi saçları ona farklı bir hava katmıştı. Gözleri ciddi anlamda büyük ve güzeldi. Dudakları aynı Araf'ınki gibiydi. Şebnem? Olabilir miydi? Araf'ın annesi. Kadının yanına gittik. Araf direk sarıldı.
" Oğlum. "
Annesi onu öpüyordu. Araf mutlu görünüyordu. Sonra sıra bana geldi.
" Bu hanım kız kim? "
Araf soğuk bir şekilde cevap verdi.
" Duru. İşten arkadaşım. "
İşten arkadaşım! İşten! İş-ten.
" Merhaba kızım. Ben Şebnem. Araf'ın annesiyim. "
Elimi uzattım.
" Ben Duru. "
Araf annesini çekti.
" Hadi içeri geçelim."
Toprak, Araf ve Şebnem Hanım içeri geçmişti. Ben kapıdaydım. İçeri adımımı attım.
" İşten arkadaşın eve giriyor Araf. Ve Su'nun kim olduğunu öğrenecek! "
Yorumlarını bekliyorum efenim. Destek için çok teşekkür ederim. ❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAF
ActionSiyah ve gri karışırsa ne olur? Ve siyah gri olana dek karışmaya devam etti. Beyaz duruluğunu yitireceğini bile bile savaşından vazgeçmedi. Duru ve Araf. Birbirlerinin ne zıttıydı ne de aynısı. Biri siyahtı biri gri. İkiside Araf'ta kalmıştı. Birle...