Uyandığımda yavaşça yataktan kalktım. Etraftaki kuş sesleri beni mest ediyordu. Dışarıya baktığımda Havanın çok karanlık olmamakla birlikte karanlık olduğunu fark ettim. Şafak daha sökmemişti. Sonra ezan sesi duydum. Mutfağa indim. Başım dönüyordu. Yan odadan ağlama sesleri gelmeye başladı,bir çocuk ağlıyordu. Koşarak odaya gittim. Siyah Saçlı bir kız çocuğu vardı,arkası dönüktü. Hıçkırıklarını duyuyordum. Hemen ona koştum. 4 yaşlarındaydı. Çocuğu kendime çevirdim. Çok koyu gözleri vardı. Siyahı andırıyordu. Bu bende garip bir ürperti uyandırdı. Gözyaşlarını sildim.
" Ne oldu? Niye ağlıyorsun? "
Daha da hıçkırarak ağlamaya başladı.
" Bir amca beni tehdit etti. Öldürecekmiş babamı. "
Sinirlenmiştim.
" Ağlama sen. Ben bulacağım o amcayı. "
Çocuğu bıraktım ve Bahçeye koşmaya başladım. Bahçede Araf vardı,bir adam da arkası dönüktü.
" Ne oluyor! "
Araf cevap vermedi,o adam bana döndü.
" Derin? "
Güldü. Kahkaha attı desem yeridir.
" Ben Duru! Sevinmedin mi yoksa? "
" Se-sen ölmüştün. "
Gözleri çok sert bakıyordu.
" Ölmedim Duru,her zaman hayatında Olacağım. "
Sonra tek bir kurşunla Araf yere yığıldı.
" Araf! "
Ona koşuyordum Derin durdurdu beni.
" Şşş zaten Araf bundan sonra seni affetmez. Sen katilsin. Araf'ın katili. "
Sen katilsin!
Bu ses yankılanmaya başladı. Sonra bir bağırış duydum.
" Anne sen katil değilsin! "Birden zıpladım yataktan.
" Rüyaydı Duru geçti. "
Kendi kendime konuşuyordum. Dehşet vericiydi. Sabah olduğunu gördüm sonra. Gözlerimden istemsiz yaşlar akıyordu. Üstümdeki tişörtü tek hamlede çıkardım,terden ıslanmıştı. Altımı çıkarmaya yeltendim ki kapı açıldı.
" Pardon. Ben çıkayım! "
Gelen Araf'tı. Utançla üstümü kapattım. Araf gülerek kapıyı kapattı. Nasıl girmişti bu eve! Üstümü değiştirdim,bir kot şort üstüne göbeği açık bir tişört giydim. Saçlarımı açık bırakdım. Ve çıktım. Araf gülüyordu.
" Sen nasıl girdin eve? "
Güldü ve Anahtarı sallamaya başladı.
" Bunla. "
Güldüm,o Araf İnan'dı,yapamayacağı bir şey yoktu. Beni süzdü. Bu istemeden de utanmama neden oldu.
" Bunla mı gideceksin! Git değiştir! "
Bu sinirlenmeme neden olmuştu.
" Sanana be! "
Bozulmuştu,bozuntuya vermedi.
" Karnında çocuğumu taşıyorsun! Göbeği açık giyersen üşür. "
Güldüm. Hava 25 dereceydi.
" Bu havada? "
Elimi tuttu.
" Çocuk alttan düşer. Bu çok kısa. "
Güldüm. Kahkaha atıyordum.
" Araf! Kafana bir şey mi düştü? "
Araf bozuntuya vermedi.
" Kahvaltı hazırladım sana. Hadi. "
Şaşkınlıkla Gözlerim açılmıştı. Araf'a yaklaştım ve yanağını okşadım.
" Araf! Annecim iyi misin? "
Güldü. Yanağındaki ellerimi kavradı.
" Istersen eski Araf olayım. "
Güldüm.
" Almayayım canım. "
Bir anda arkamdaki duvara yasladı beni. Ve dudaklarıma yanaştı,o vanilya-tarçın kokusu kalbimi hızlandırmaya yetmişti. Ben de dudaklarına yanaştım. Ve mırıldandım.
" Nah alırsın canım. "
Bunu söyleyip merdivenlerden indim.
" Çok yaklaşmıştım be! "
Bu söylediğine güldüm ve kahvaltı masasına oturdum.
" Maşallah Araf Bey. Çok maharetlisiniz. "
Güldü.
" Karşımda sevdiğim kadın olunca. "
Gözlerim sonra ağzım şaşkınlıkla açıldı.
" Sen Hera için evlenmek istemiyor musun? "
Karşımdaki sandalyeden kalktı ve Yanıma geçti. Elimi avucuna yerleştirdi.
" Bak Duru. Ben seni. Yani uzun süredir Su'ya hissetiklerim ağır basıyordu senin yanında. Ama Hera'yı öğrendikten sonra,ben sana aşık oldum. "
İşte tam bu an. Bu anın fotoğrafını çektim kafamda. Kafamı göğsüne koydum. Hemen ellerini belime sardı. Bir süre öylece durduk.
Sonra ben uzaklaştım.
" Bak eğer birlikte olacaksan aramızda yalan olmayacak. Sen bana hepsini en baştan anlatacaksın. Babandan. "
Kafasını salladı ve alnıma bir öpücük kondurdu.
" Hadi bakalım. Kızımı doyurma vakti. "
" Araf? Sen oğlun olsun ister miydin? "
Güldü.
" Ben hep kız isterdim,her zaman. Kızımın saçlarını taramak,onu okşamak. "
Güldüm ve kahvaltıma döndüm. Mutluydum. Gerçekten mutluydum. Ama ne zaman mutlu olsam bozuluyordu. Yine bir şey olacaktı ve biz darmadağın olacaktık. Yemek bitince sofrayı toplamaya geçtim.
" Şşş ne yapıyorsun! Ben Yaparım! "
Güldüm.
" Araf Bey kılıbık koca rolüne geçtiniz bakıyorum. "
Araf somurttu ve koltuğa oturdu,
" Sen bilirsin. Sofrayı topla hatun! "
Şaşkınlıkla ağzım açılmıştı. Hatun? Bir tarafımla gülüyordum ama içimden. Araf'ı daha fazla kızdırmak işime gelmezdi açıkçası. Sofrayı topladım.
" Hadi çıkalım. Muğla'da nerede kalacağız? "
Yerinden kalktı.
" Sana sormadım ama,ben ev almıştım, "
Sinirle ona baktım.
" Ne zaman! "
" Hera'yı ilk öğrendiğimde. Kızma hemen,beğeneceksin. "
Onla aramın bozulmasını istemiyordum. Arabaya bindim. Ve onun binmesini bekledim,bavullarını yerleştirdi ve geldi. Arabayı çalıştırdı ve otobana kadar yani yarım saat hiç konuşmadık. Zaten hava yeterince sıcaktı. Mart'ta olmamıza rağmen.
" Ama güzelim,konuş biraz. Mesela bebeğimizin Odası'nı nasıl düzenleyeceğiz? "
Güldüm.
" Bir gidelim bakarız. Önce sen bana anlat en baştan. "
Kafa salladı.
" Başlıyorum,en baştan. "
Kafamla onayladım.
" Babam 14 yaşındaymış. Dayım Kerem'de 10. Bir gün babam dolaşırken Kerem dayım yanından kaybolmuş,akşama kadar onu bulamamış. Akşam bir depodan bağırışlarını duymuş. Dedemin silahını Alıp depoya girmiş. Elinde Kırbaç olan mavi gözlü bir adam Kerem'e işkence yapıyor. Babam bırak Kardeşimi demiş. Adam gülmüş falan. Sonra babamın elindeki silah patlamış ve adamın kardeşine gelmiş kurşun. Babam dayımı oradan zar zor çıkarmış ama adam onu bulacağına dair tehdit etmiş. "
Şaşkınlıktan ne diyeceğimi bilmiyordum. Nefes aldı ve devam etti.
" Babam annemle tanışmış,bu tehditler o zaman başlamış. Işte sonra bir gün,annemin bana hamile olduğunu öğrendiği gün babamın arabasını taramışlar. Ama babam kurtulmuş Kerem dayım ölmüş. "
Gözlerim dolmuştu.
" Başın sağolsun, "
Kafa salladı.
" Sonra ben 5 yaşındayken benle tehdit etmiş babamı aynı adam,babam da gitmiş beni kurtarmak için. Adam işkence ile babamı öldürmüş. "
Sinirlenmiştim,bu nasıl bir adamdı!
" Cani! "
Kafa salladı. Yüzündeki gülümseme silinmişti.
" Sonra aynı adam Su'yu ve kızımı öldürdü. "
Gözlerimden istemsiz bir yaş aktı.
" Ben de o adamdan intikam almak için yanında işe başladım,işte ilk o zaman gördüm seni. "
Bu babam mıydı? Bu Kötülükleri yapan!
" Babam mı? "
Daha fazla ağlamaya başlamıştım.
" Şşş güzelim,sakin ol. Sonuçta senin babandı. Böyle olduğunu bilemezdin. "
Sustum.
" Sonra seni sevmeye başladım,senin büyüne kapıldım. Kızımız oldu sonra. Bu aralar yine tehdit alıyorum. O Yüzden gelemedim yanınıza. Ama artık Yanınızdaydım. "
Araba kullanmasına aldırmadan kollarımı boynuna doladım.
" Araf senin için çok zor. Yani benle olmak. Babamı öldürdüğün için affediyorum seni. "
Güldü.
" Ben kendimi affetmiyorum. Hiçbir şey için. "
Yanağına bir öpücük kondurdum.
" Yeni Hayatımız başlasın. "
Güldü ve arabayı kullanmaya döndü.
- Toprak'ın ağzından -
Saatlerdir Derin'in annesini bekliyordum. Sonra Sarışın bir kadın içeri girdi.
" Nermin Hanım? "
Güldü.
" Benim. Sen de Toprak olmalısın. "
Samimice güldüm. Kadın karşımdaki masaya oturdu.
" Şimdi Nermin Hanım,sizle Derin'in ölümünü araştıracağız,tesadüf değil bence. Çocuğunuz sonuçta. "
Nermin sinirle baktı.
" Tamam,çocuğumu öldürenler gerektiği cezayı bulacak. "
Güldüm.
" Bulacak efendim. "
İç sesim bağırdı.
" Sen ne ara böyle biri oldun Toprak? O hayat dolu adama ne oldu? "
Güldüm.
" Öldü,öldü. Duru bir katil. Duru öldürdü,Araf'la. "
(Toprak antiliğiniz başlasın canlarım ciğerlerim Ckdld)
**************
- Muğla Duru'nun ağzından -
" Yorgunluktan öldüm. Evimize ne kadar kaldı? "
Güldü.
" Az kaldı. "
Bir süre daha yol gittik. Muğla'ya şaşkınca bakıyordum. Çok büyük değildi ama mükemmeldi. Evler. Insanlar kendi halinde. İstanbul tam bir canavardı. Muğla tam benlikti. Hera Ege'li olacaktı. Sahil kasabasında büyüyecekti. İstanbul'un ihtişamından uzak,sakin naif bir hayat. Sonra araba durdu. Hava Çoktan kararmıştı. Deniz süt limandı. Araf arabadan indi ve bavulumuzu aldı. Bir eliyle elimi kavradı. Güçlü sevgilinin hali başka. Ne diyorum ben ya! Hiç ses çıkarmadı. Çitlerle çevrili bir bahçenin önünde durdu. Denize Kıyısı vardı bahçenin. 2 katlı Şirin bir ev vardı. Hadi canım! Deniz kenarında bahçeli bir ev. İmkansız.
" Burası! "
Ağzım şaşkınlıkla aralandı.
" Oha! "
Güldü. Ve elimi tuttu. Evin tahta kapısından içeri girdik. Evin girişi mavi tonlarına boyanmıştı. Dış cephe beyazdı. Çatısı yoktu. Düz betondu. Bodrum'daki evler gibi. Yada Yunanistan. Dış cephede mavi tonları hakimdi. Içeriyi büyük bir hayretle izledim. Ilk önce mutfağa girdik Amerikan mutfağıydı. Mavi Beyaz. Mutfakla salon birleşikti. Mavi koltuklar önünde bir plazma vardı. Boydan boya cam vardı. Deniz evimizin önündeydi. Sonra salondan direk balkona geçtik. Teras daha doğrusu. Bir çocuk salıncağı bir de yetişkinler için vardı. Araf elimden tutarak yukarı çıkarttı. Ilk önce bir odaya soktu. Kahverengi bir yatak ve ona uygun bir takım,beyaz duvarlar. Yetişkin banyosu vardı hemen içeride.
" Burası bizim odamız. Haberin olsun. "
Muzipçe sırıtıyordu. Onu görmezden geldim.
Oda denize bakıyordu. Koşarak beni başka bir odaya soktu. Duvarları pembe-beyaz'dı. Beşik beyazdı. Üstünden tül geliyordu. Ve bir çocuk odası hatta bebek odası takımı vardı. Pembe-beyaz. Duvarlarda bir Sürü boş çerçeve vardı.
" Bunlara Hera'nın resmini koyacağız. "
Güldüm. Mükemmeldi. Bu Araf olamazdı. Oradan çıkarttı ve beni başka bir odaya soktu. Bu oda boştu.
" Burası neresi? "
Güldü.
" 2.çocuğumuzun odası. "
Gülmeye başladım. Ve boynuna sarıldım. Dudaklarıma yaklaştı. Ben öptüm ilk defa. Araf beni özlemişti,ben de onu. Odadan çıkınca ne olduğunu anlayıp anında geri çekildim.
" Dur bakalım Araf daha evi gezmedik! "
Sinirle bana baktı.
" Sonra gezerdik. "
Surat asıyordu. Ona aldırmadım ve diğer tuvalete de girip baktım,jakuzi vardı burada da.
" Bahçeye havuz gereği duymadım. Denize Sıfır zaten. "
Güldüm.
" Iyi düşünmüşsün sevgilim. "
Güldü.
" Beğendin mi? "
Ona tekrar sarıldım.
" Hayatımda gördüğüm en güzel ev. Iyi ki varsın Araf. "
Dudağımın kenarına bir öpücük kondurdu.
" Sende ufaklık. Şimdi git yemek hazırla. Karnım aç. "
Sinirle ona baktım.
" Ufaklık girsin bir tarafına. "
Güldü ağzımı kapattı.
" Şş kızım duyacak. Terbiyesiz. "
Aşağı inip yemeği hazırlamaya başladım. Mutluydum olması gerektiği gibi.
-2 ay sonra,Toprak'ın ağzından-
" Evet. Derin'in ölümünü kast ediyoruz. "
Polis bıkkınlıkla arşivi açtı. Nermin hanım yanımdaydı. Polis bana baktı.
" Toprak bey. Ben size bunu vereyim. Ama bir şey bulamazsınız. Tesadüfmüş. "
Güldüm.
" Göreceğiz memur bey,göreceğiz. "
Yorumlar önemli!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAF
ActionSiyah ve gri karışırsa ne olur? Ve siyah gri olana dek karışmaya devam etti. Beyaz duruluğunu yitireceğini bile bile savaşından vazgeçmedi. Duru ve Araf. Birbirlerinin ne zıttıydı ne de aynısı. Biri siyahtı biri gri. İkiside Araf'ta kalmıştı. Birle...