"Gelemem Adil."diye mırıldandı Yakup sneakerslarının ucunu asfalta sürterken. "Ne bileyim oğlum çağırdı herif boş boş."
Telefondaki Adil bıkkın bir nefes vermişti. "Ne işi varmış seninle,kupona bekliyorum. Param var demedin mi oğlum sen bana. Basalım kolonlara dedin. Şans topuna da iddiaya da ganyana da basacağız işte. Gelsene bayiliğe."
"Oğlum."diye tısladı telefona Yakup. "Sen dalyarrak mısın amına koyayım ? Anamın patron çağırmış Durmuş Bey diyorum,beni istiyor."
"Nikahına mı alacak oğlum seni tövbe est..."
"Seni mi alsın?"diye sırıttı Yakup alayla ve göz devirdi karşıdan karşıya geçerken savruk adımlarla. "Ne bileyim ben annem ağlamıştır zırlamıştır işte."
"Ne diye?"
"Üniversiteye gitmiyorum, meslek edineyim diye patronuna bir de sen konuş ağabeylik et demiştir."diye mırıldandı Yakup sıkkın bir nefesle. "Senin annenler gibi."
"Benim anam amcam gibi gereksiz olduğum için doğurduğuna pişman ama vuracağım parayı bi gün açacam dükkanı,koyacağım masaya. Otur diyeceğim kız al bak nasıl iş kurdum sana."diye yanıtladı telefonun ucundaki ses kendi kendine.
"İş kolay,kurarız. Makine falan almalık parayı vuralım da."dedi Yakup sıkkınca.
"Baban ikna edemedi seni kaldı ki elin adamı mı ikna edecek hadi gülüm yandan."diye mırıldandı Adil alayla. "Bayideyim ben,gelirsin patronu savınca."
"Kapat amına koduğumun faturasını benden borç isteme sonra."dedi Yakup alayla arkadaşının yüzüne telefonu kapatırken.
"Tünaydın Abdullah Abi."dedi bekçi kulubesinde dalgınca telefona gömülen adama Yakup dostane bir tavırla. "Napıyon?"
"Eyvallah."
Yakup havuzun sol kısmında oturan ,beyaz çiçekli bahçe salıncağında sallanan kadınlara göz gezdirdi.Ufak,sarıya çalan kumral renkte saçlarıyla etrafa uykulu bakışlar yollayan Naz bebek Yakup'un annesinin kucağındaydı. Hemen yanlarında ise yorgunca kahve içen Meyra Hanım vardı.Bebeğin aksine gece siyahı uzun ve dalgalı saçları vardı annesinin. Üzerinde ince askılı bir elbise ve başında hasır bir şapka. Elinde litrelik su matarası ve tatlı bir şeylerle yorgunca izliyordu bahçeyi. Fazla gençti. Hatta belki Yakup'un yaşında hamile kalmış bile olabilirdi henüz on yedi- on sekiz civarında. Bebeğin annesi sanki Yakup'un annesiydi, Meyra da bebeğin ablasıydı gibi duruyordu. Ya da küçük yaştaki kuzeni yahut teyzesi.Gerçi Yakup onu en son gördüğünde doğum kiloları hala üzerindeydi şiş bilekli kadının şimdi iyice süzülüp kaşık kadar kalmış,fit hale gelmişti. Belki bu yüzden genç duruyordu.
Kadınların aksine masanın yanında oturan adamlara göz gezdirdi Yakup.
Ersin Bey çalışıyor gibi görünüyordu. Yakup hatırladıkça kulaklarına ve yanaklarına kan dolmasını kızarmasını engelleyemiyordu. Zira adamı yarı çıplak halde kapıdan dikizleyerek dün yeterince rahatsız etmişti.
Şimdi güneşin altında saçları kumral-sarı renge çalıyordu,göz rengi belli belirsizdi. Koyu renk bir kahve miydi bal tonlu bir ela mıydı ,yeşilleri var mıydı belirsizdi. Zira kirpikleri ve göz bebekleri koyu bir gölge veriyordu ve anlamak zorlaşıyordu.Sivri bir çenesi ve erkeksi kareli yüz hatları vardı.Üzerinde lacivert bir gömlekle kahvesini yudumluyordu. Bilgisayarda çalışıyor gibi görünüyordu.Meyra ile çok benzemiyordu Ersin Bey. Belki de biri anneye biri babaya benzemişti bilmiyordu Yakup. Ama oğlan dayıya çeker sözünü ezip geçercesine minik kız yeğeni aynı dayısına benziyordu.
Yani tabi ki yakışıksız versiyonuna benziyordu.
Yakışıklı adamdı Ersin...
Yani kız bebek çok güzeldi tabi ama..
Yakup salak gibi dikilmek yerine arkası kendisine dönük olan Durmuş Bey'e doğru adımladı kendini fark etmeyen kalabalıkta.
"İyi akşamlar cümleten."dedi Yakup bir baş selamı ile selamlarken herkesi. "Durmuş Bey beni çağırmış annem dedi,uğradım ben de. Nasılsınız?"
"Ha."dedi her zamankinin aksine soğuk ve metanetli duruşunun aksine gür bir sesle Durmuş Bey.Gözlerinin içi ışıl ışıl parlıyordu,ela harelerinde Yakup kendi yansımasını görebiliyordu. Gençliğin toyluğu kaybolmuş,yaşlılığın ise henüz kapısını çalmadığı adamın bakışlarında bir yerde yeni yeni yeşeren filizler mevcuttu.
"Oğlumuz da geldi."dedi Durmuş Bey ,Yakup'un omuzlarını avuçlayıp hafifçe sıkarken. "Hoşgeldin.."diye fısıldadı usulca. "Yakup."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Onlyfans
Romance"Yani sadece bir kaç fotoğrafımı sana atmam için binlerce dolar mı? Yanlış mı anladım." "Sadece bir kaç fotoğraf ve ne istersen o bebeğim." diye yanıtladı karşısındaki adam. Ve ekledi. "Sadece bana özel fotoğraflar."