(9)

44.8K 2K 186
                                    

Her şey o kadar karışmıştı ki herkesin bağırışları birbirine girmişti.

Karşıdaki pikap daha meydandan çıkmadan Serdar'ın şoför koltuğundaki adamı vurması ile arkadaki patlayıcılara ateş etmeye başlamıştık.

Arabanın yan yatması ve bizim mermilerimiz sonunda patlayan araç köy meydanını kırmızı rengine boyamıştı. Derin bir nefes aldım.

Kulaklıklarımızdan yavaşça bir ses yükseldi. Bu Ferhat abinin sesiydi.

"O yâr gelir yazı (da) yaban gül olur (yâr yâr)
Yüzün görsem tutulur dilim lâl olur (yâr yâr)
Aşka düşen divâne gezer del’olur (yâr yâr)

Evlerine vara (da) gele usandım (yâr yâr)
El kızını ben kendime yâr sandım (yâr yâr)
Yüreğime hançer (de) soktu gül sandım (yâr yâr)

Mezarımı derin (de) kazın dar olsun (yâr yâr)
Altı lâle üstü (de) sümbül gül olsun (yâr yâr)
Ben ölürsem sevdiceğim sağ olsun (yâr yâr)"

🔗

Hastane koridorundaki oturaklara çökmüş Ömer'i bekliyorduk. Ellerimizde silahlarımız, üzerimizde üniformamız vardı. Yorgunduk. Fazlasıyla yorulmuştuk.

Çatışma için gittiğimiz tim güvendeydi. Oradaki asker de tedavi görüyordu. Bizimle beraber gelen ölüm timi ise karargaha geçmişti. Yeniden görev yerlerine döneceklerdi.

Doktor odadan çıktığında Berat hemen ayağa kalktı.

"Abim nasıl."

Doktor hepimize göz attıktan sonra "bir şeyi yok kurşun sıyırmış biz dikiş attık. Bayılmasının sebebi de büyük ihtimal kafasını çarpmış. Bir gün burada kalsın. Yarın çıkabilir." diyerek uzaklaşmıştı.

Timdeki herkes ayağa kalkıp odaya girdiğinde elimizdeki silahları sırtımıza çevirdik.

Serdar odaya "lan." diyerek daldı. Bizde arkasından onu takip ederek içeri girdik.

Yatakta yatan Ömer'in yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu bizi gördüğünde.

"Oğlum sana orada bağırıyorum bana niye cevap vermiyorsun?" diyerek kızan Serdar kendi çapında Ömer'i azarlıyordu.

Ömer mahcupça Serdar'a bakıp "komutanım valla için geçmiş." diyerek olayı bambaşka bir yöne çevirdi.

"İçi geçmişmiş." diyerek söylenerek koltuğa oturdu Serdar.

Ferhat abi Ömer'in yanına gidip omzuna dokunarak "nasılsın kardeşim?" diye sormuştu.

Ömer, Ferhat abiye gülümseyip"iyiyim abi. Muhteşemim, çakı gibiyim dipçik gibiyim, birazda tuvalet fırçası gibiyim." dediğinde bu haline rağmen herkesin yüzünde minik bir tebessüm oluşturmayı başarmıştı.

"O niye lan." diyen Serdar ile Ömer "bok gibi hissediyorum." demişti.

Yüzümdeki tebessüm ile yanına yaklaştım. Durgun halimi biraz da olsa üstümden atmamı sağlamıştı.

"Nasılsın Ömer?"

Sorum basitti ama bizim için önemliydi. Belki de en çok Ömer için. Zaten bize kimse nasılsın diye sormadığı için bu hallere gelmemiş miydik? Ömer bunun için intihar etmemiş miydi?

"İyiyim komutanım. Siz beni merak etmeyin."

Gülümseyerek kurduğu cümleden sonra elimle saçlarını okşamış ve yanağına bir öpücük bırakarak kenara çekilmiştim.

DaLıYoRuM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin