"Şimdi okul zamanımda çok zorbalığa uğradım. Özellikle ortaokul zamanımda. Liseye geçince de bu durumu tersine çevirmek istedim. Kendimi koruyacağım diye okulun serserisi oldum."
Kendi dediklerime kendim gülerken gözlerim daha çok doldu. Bir damla yavaşça yanağıma süzüldü.
"Bak biliyor musun? Şu hayatta ki en büyük zorbalar kesinlikle öğretmenlerdir. Kaç tanesi beni dışlayıp benden bir bok olmayacağını söyledi. Ama bak şuan buradayım."
Dediklerime Yavuz hiçbir şey demedi. Sessizce beni dinliyordu ama benim dediklerim bana ağır geliyordu.
"Neyse sonra Serdar ile tanıştım. Okullarda ezik gözüyle bakılan insanlar vardır ya. O da öyleydi. Sürekli dövüyorlardı. Şimdi öyle durduğuna bakma onun. O da çok acı çekti. Sonra hayatıma Ferhat abi, Ömer ve Berat girdi. Güzeldi her şey onlarla. Ailem olarak gördüğüm insanlar vardı. Musa babam ben liseye geçtiğimde girmişti hayatıma. Tam bir babaydı biliyor musun?"
Gözümden bir yaş daha süzüldü. Boğazım düğümlendi.
"Benim çocuk olduğumu bana hissettiriyordu. Benimle ilgileniyor ara ara oyun oynuyordu."
Burnumu çektim ve yüzüme gelen saçlarımı geriye attım.
"Sonra ailem. Ailem gerçek ailem değilmiş. Ben yıllarca ailem sandığım insanların yanındaydım. İşte eski ailemde pek de sevilmiyordum. Bunu da belli etmekten pek çekinmiyorlardı. Kardeş ayrımı falan yapıyorlardı. Erkek kardeşim vardı o ailede. El üstünde tutarlardı onu çünkü erkekti."
Yeniden önüme gelen saçlarımı arkama ittim. Gözümden hızlı hızlı süzülen yaşları elimin tersiyle sildim. Her şeyin arasında biraz şiddet vardı ama bundan bahsetmedim.
Saçlarım rüzgarla yeniden önüme geldiğinde bu sefer saçlarımda başka bir el hissettim. Yavuz saçlarımı tek eline toplayarak havaya kaldırdı. Saçlarım onun elinde at kuyruğu olmuştu. Yaptığı hareket ile usulca yutkundum.
Saçlarım artık önüme gelmezken konuşmaya devam ettim.
"Ama biliyor musun küçükken en üzüldüğüm şey buz patenine gidememekti."
Yavuz'un hafifçe kaşları çatıldı ve ilk defa konuştu.
"Buz pateni mi?"
Hevesle kafamı salladım. "Evet buz pateni. İlkokuldayken öğretmenim işte sınıf ile beraber gideceğiz izin alın ailenizden diye dilekçe verdi elimize. Eve gittim heyecanla çünkü sınıftaki bir çok kişi gidecekti. Bende sordum o ailedeki babama. Gidemezsin otur oturduğun yerde dedi. Gitmedim. herkes ertesi gün gittikleri buz patenini konuştu."
Gözlerimden akan yaşlar hızlandığında hıçkırığımı da tutamadım. Sesim boğuklaşmışken konuşmaya devam ettim.
"Sonra yıllar geçti ben ortaokula geldim. Bu sefer erkek kardeşim ilkokulda. Geldi babamın yanına buz patenine gidebilir miyim dedi. Ben hemen itiraz ettim. Ben gitmedim o da gitmesin diye ama çocukluktu işte. Kıskandım onu. Babam izin verdi gitmesine. Kardeşim eve geldi. Sürekli buz pateninde ne yaptıklarını anlattı. Hala içimde bir uktedir buz pateni. Yıllar geçti ben hala gitmedim."
Hıçkırıklarım yüzünden ara ara lafım kesilsede konuşmuştum. Sözlerim bitince ise daha şiddetli ağlamaya başladım.
"Hep böyleydi ailem ile de hayatım. Hep kardeşime ilgi gösterirler ben bir köşede kalırdım. Onlar üç kişilik bir aileydi, ben fazla gelmiştim onlara. Sonra da ailemin onlar olmadığını öğrendim. En çok neye üzülüyorum biliyor musun? Şu anki ailem öyle iyi ki küçükken onlara sahip olsaydım prensesler gibi büyürdüm. Belki bu mesleği bile yapmazdım. Çünkü ben bu mesleği kaybedecek kimsem yok diye seçtim. Artık kaybedeceğim insanlar var ve bu beni yoruyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DaLıYoRuM
Açãoasker ve yeni aile kurgusu Barın elindeki çakıyı incelerken "fazla ses yapıyorsun. Dikkat et." diyerek konuştu. Ses falan yapmıyordum. Askerdim ben. İstese de duyamazdı ki beni. Bu konuyu es geçerek ona dürüst olmayı seçtim. Onları araştırmıştım. Ai...