Barın abimin timi tanışmadan sonra kendi odalarına çekilmişlerdi biraz dinlenmek için. Bizde tim ile beraber sessizce dinlenme odasında oturuyorduk. Hepimizin üzerinde bir ağırlık vardı. Sebebini anlayamasam da bir şeyler yapasım yoktu.
Oturduğum yerden ayağa kalktığımda Berat da hemen arkamdan kalktı.
"Abla konuşabilir miyiz?" diye sorduğunda kaşlarım çatılsa da başımla onayladım onu.
Dinlenme odasından beraber ayrıldığımızda diğerleri bize baksalarda bir şey dememişlerdi.
Berat ile binadan çıkıp bahçede bulunan ve binaya bakan banka oturduk.
Berat elleri ile oynarken ben rahatça arkama yaslandım. "Ne oldu anlat hadi."
Berat derin bir nefes aldıktan sonra "o aradı beni." diyerek bana baktı. Yavaşça dolmaya başlayan gözlerini gördüğümde oturduğum yerde hızlıca toparlandım.
Ne demek aramıştı.
"Ne söyledi sana?" Sesim fazlaca sert çıktığında Berat kafasını yere eğdi.
"Para istedi yine." Kaşlarım havalandı. Yine mi? Yine mi? Daha önce aramıştı ve ben yeni mi öğrenmiştim.
"Yine. Berat ben sana ne dedim?" Sesim istemsiz yükseldiğinde Berat'ın sesi daha da kısıldı.
"Özür dilerim abla."
Onu kendime çekerek sarıldığımda Berat hızla kollarını bana doladı. Sakinleşmek için saçlarıyla oynarken "tamam ben halledeceğim." diyerek yüzüne baktım.
Kafasını yavaşça sallayarak benden ayrıldıktan sonra yanımdan da ayrılmıştı. Kafamı sıkıntıyla kaldırdığımda binadaki pencerelerde gezindi gözüm.
Bir pencerenin önünde Yavuz'u gördüğümde gözlerimi kısarak ona baktım. Bana mı bakıyordu o?
Ellerini cebine koymuş dik duruşu kısık gözleriyle beni izliyordu. Başımı başka yöne çevirdikten sonra cebimdeki telefonu çıkardım.
Onun bakışlarını hâlâ üzerimde hissederken rehberimde olan numaraya tıkladım.
Telefon hızlıca açıldığında "ne yaptığını sanıyorsun. Paran az mı geldi senin. Bir daha arama demedim mi?" diyerek resmen gürlediğimde karşıdan o rahat ses duyuldu.
"Annesiyim ben onun. Bana para göndermek onun görevi."
Yumruklarımı sinirle sıkarken yutkundum.
"Ben gönderiyorum ya sana. Bir de çalışmıyor musun sen. He yaptığın fahişelikten aldığın para yetmiyor mu sana?"
Sesim git gide sertleşmişti. Bu kadını tek kurşunda öldüresim vardı.
"Yetmiyor." dediğinde sinirle güldüm.
"Ne o kocanın parası da yetmiyor belli ki. Sevgilinin peki. Onun ki de mi yetmiyor?"
Berat'ın babası şehitti. Ondan gelen parayı da bu kadın alıyordu. Yetmiyor yaptığı o işten de para alıyordu. Geçenlerde öğrendiğim şey ise bir sevgilisinin olduğuydu. Hiçbiri yetiremiyordu galiba parayı.
Berat'ın babası askerdi. Yüzbaşı rütbesindeyken şehit olmuştu. Annesi de her zaman böyle değildi tabi. Eskiden ilgiliydi. Severdi kocasını, çocuğunu. Ama eşi ölünce her şey değişmişti. Para kazanmam lazım diyerek olmayacak bir işe girmiş hayat kadını olmuştu. Sokakta peçete satsa daha hayırlı olurdu tabi ama o bunu tercih etmemişti.
Tabi Berat bu arada travmalar yaşamış, okul hayatı da bununla birlikte kötü gitmişti. Bende Berat'ı almış çalıştırmış bugünlere gelmesini sağlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DaLıYoRuM
Actionasker ve yeni aile kurgusu Barın elindeki çakıyı incelerken "fazla ses yapıyorsun. Dikkat et." diyerek konuştu. Ses falan yapmıyordum. Askerdim ben. İstese de duyamazdı ki beni. Bu konuyu es geçerek ona dürüst olmayı seçtim. Onları araştırmıştım. Ai...