11. BÖLÜM
Hatalarım varsa affola~~~~~~~~~~~~
--------------------------------------------------------------------------------------------
Kapının açılıp kapanma sesine irkildim. Ne kadar zaman geçmişti bilmiyordum ama baya uzun bir süredir öylece oksijen maskesiyle yatıyordum. Gözlerim kapalı olduğundan olsa gerek bu beni mayıştırmıştı ama göğsümdeki tatlı acı tamamen uykuya dalmama engel oluyordu.
Yine de gözlerimi açmadım. O sırada fısıldayan bir ses hemşireye soru sormaya başlamıştı.
"Neyi var? İyi mi?"
"Panik atak başlangıcı, bir sorunu yok merak etmeyin. Çoğu askerde olur."
Daha sonra ise sadece yine kapını açılıp kapanma sesini işitmiştim. Birkaç dakikanın ardından ise uzandığım yatağın bir tarafı çöktü. Eş zamanlı olarak da büyük bir eli göğsümde hissetmiştim. Yavaş yavaş sıvazlıyor bu hareketi de beni gerçekten rahatlatıyordu.
O kadar iyi gelmişti ki gerçekten uykuya dalabilirdim lakin direndim ve gözlerimi yavaşça araladım. Gördüğüm ilk şey beyaz duvarlar oldu. Kafam ters tarafa çevriliydi.
Ardından yanımda oturan ve hala elini göğsümden çekmemiş olan Baş ağrıma çevirdim yavaşça kafamı. Üzgün gözlerle bana bakıyordu. Muhtemelen hala ne olduğunu tam anlayamamıştı.
Yine az önce hemşireyle konuştuğu gibi kısık sesle, "İyi misin?" Diye sordu.
Baş hareketi bile yapmadan gözlerimi kapadım sadece. Derin bir iç çekmesine sebep olmuştu bu hareketim. Yine de başımdan ayrılmadı. Elini göğsümden çekmeden diğer elini de saçlarıma attı.
O saçlarımı sevip göğsümü okşarken öylece uyuyakaldım. Bütün sinirim, stresim, kırgınlıklarım hepsi bir anda uçup gitmişti.
O an Park Chanyeol'un çok tehlikeli olduğunu fark ettim.
Tek hareketiyle bile beni yerle bir edebilen bu adam gerçekten çok tehlikeliydi.
"Baekhyun"
Göğsümdeki büyük elin beni yavaşça sarsmasıyla gözlerimi araladım. Oksijen maskesi gitmişti ve ben hala revirde yatıyordum.
"Sonunda. Gerçekten, kim derdi ki uykun bu kadar ağır."
Tatlı tatlı söylenen Chanyeol'a baktım birkaç saniye. Bu adamın ne işi vardı hala burada, işi gücü yok muydu? Kendimi tutmadan pat diye de sordum yüzüne yüzüne.
"İşin gücün yok mu senin? Ne yapıyorsun hala burada." Uykudan yeni uyandığımdan baya boğuk çıkmıştı sesim.
Karşımdaki adam ise göz devirdi ilk önce. "Naçizane, altı saattir uyuyorsun Baekhyun. Etraftaki dedikodulardan ve Ju Won'un abartı tavırlarından gına geldi artık. Birini yumruklayacağım diye korkuyorum."
Bu sefer göz deviren ben oldum, "Ne güzel işte, git yeni arkadaşının yanında dur." yattığım yerden doğrulup ayaklarımı yere uzattım sonra.
"Baekhyun." diye sızlandı bu sefer. Kendisine 28 yaşında demeye bin şahit isterdi.
Umursamadan yavaşça doğruldum ve üstümdeki kamuflajı ve pantolonumu düzelttim. Bu sırada baş ağrım da benim gibi ayağa kalkmıştı.
"Bana düzgünce ne olduğunu anlatır mısın? Cidden delireceğim."
Gözlerimi kısıp gözlerine baktım bu sefer, sonra dikkatlice konuşmaya başladım, "Havadayken üstüme sürdü uçağı, az kalsın bana çarpacaktı ve bahanesi de 'görmedim' oldu. İntihara meyilli biri değilim ben, Chanyeol. Bir daha zorunda kalmadığım sürece asla onunla çıkmam."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özgürlüğü Gökyüzünde Aramak -ChanBaek-
FanfictionOnlar öyle onurlu adamlardı ki çakılmak üzerelerken bile uçaklarını terk etmezlerdi. ChanBaek - BaekYeol Kapak: LoeyxBacon