26.Bölüm
Hatalarım varsa affola~~~~~~
Kontrol etmeden atıyorum yine...
-------------------------------------------------------------
"Gelsene sen şöyle bir."
Güzel sevgilimi sağlam kolundan tuttuğum gibi önümdeki sandalyeye oturtup ben de karşısındaki masaya kalçamı yasladığımda, Chanyeol ne olduğunu anlamamış bir şekilde beni izliyordu. Bu sabah dikişlerini aldırdığımızdan yavaş yavaş eğitimlere o da dahil olmaya başlayacaktı.
"Ağrın var mı?" bu sabah, dün gece yaptıklarımız yüzünden bu soruyu onuncu defa duyduğundan göz devirmişti, "Yok diyorum ya Baekhyun, ne diye sorup duruyorsun." Kızaran kulakları ve yavaş yavaş için kaçan sesiyle gülümsemiştim. Nasıl da tatlıydı benim güzel oğlanım.
"Kolunun üstüne bir de benim yüzümden ağrı çekmenden korkuyorum bebeğim. Dün gece nazik olmaya çalıştım ama yine de endişeleniyorum işte." oturduğu sandalyede iyice büzüşürken, "Acıtmadın canımı zaten." diye mırıldanmıştı, "sorup durma artık lütfen." Sırıtıp yüzüne yaklaştığımda iyiden iyiye paniklemiş, gözlerimin içine bakmaya zorlamıştı kendini,
"Utanıyor musun sen?"
Sorduğum ve cevabı bal gibi ortada olan soruya karşın bu sefer utancının getirdiği sinirle kaşlarını çatmış, "Baekhyun!" diye söylenmişti dişlerinin arasından, "Ama aşkım, dün gece hiç utanmıyordun."
"YA!"
Yere değmeyen bacağıma yediğim tekme ile kahkaha atmış, biraz geri çekilmiştim, "Tamam tamam. Demedim bir şey."
Kollarını bağlayıp bana küstüğünde dudak büzmüştüm. Otuz yaşında heriflerdik ve ikimiz de bu halimizden aşırı memnunduk.
Tekrar yüzüne eğilip yanağına sokulmuş, tatlı bir öpücük bırakarak geri çekilmiştim, "Bebeğim bebeğim, bana küstün mü?" Cevap gelmediğinde bu sefer dudaklarımı saçlarının üstünden alnına bastırmıştım, "Takılıyorum sana sevgilim. Küsme bana. Hmm?"
Yine pas vermediğinde ise son durağım boynu olmuştu, kafamı boyun girintisine yerleştirerek, "Seni seviyorum." diye mırıldanmıştım yavaşça. Anında göğsüne bağladığı kolları çözülmüş, omuzlarımı sarmıştı bu sefer.
"Birden demesene şöyle."
"Ama gerçek." Melodik bir şekilde mırıldandığımda kıkırdamıştı. Dünyada en sevdiğim ses onun gülme sesiydi, evet.
Kafamı boynundan çektiğimde gözlerinin içine bakmıştım. Bakışmamız biraz sürdüğünde ise yavaşça eğilmiştim ve tam dudaklarından bir öpücük çalacakken poligonun kapısı açılmıştı. Anında iki el beni omuzlarımdan sertçe iterken ne olduğunu anlamamış bir şekilde sevdiğim oğlanın siyah saçlarına bakakalmıştım.
İki saniye kadar sonra jetonum düştüğünde kafam önce on belki on beş adım ilerimizde şaşkınlıkla bize bakan on askere çevrilmiş daha sonra hızlıca tekrar Chanyeol'e dönmüştü. Kulaklarındaki kızarıklığın yavaş yavaş boynuna yayılmaya başladığını gördüğümde gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırmıştım. Tanrım yakalandığımız vaziyete bak!
Gözlerimi ondan kaçırıp sakinleşmek için rastgele yerlere bakmaya başladığımda Sehun ile göz göze gelmiştim ve gülme isteğim on bin kat daha artıp beni neredeyse krize sokuyordu. O da aynı benim gibi dudaklarını birbirine bastırmış, gözlerini iki komutanı arasında dolandırıyordu. Jongin'e baktığımda ise onun da Chanyeol komutanına anlayışla bakıp iç çektiğini görmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özgürlüğü Gökyüzünde Aramak -ChanBaek-
FanfictionOnlar öyle onurlu adamlardı ki çakılmak üzerelerken bile uçaklarını terk etmezlerdi. ChanBaek - BaekYeol Kapak: LoeyxBacon