Kanının Her Damlası

119 11 77
                                    


28.Bölüm

Hatalarım varsa affola~~~~~~~~~~

Hiç kontrol etmedim, yazım yanlışları varsa şimdiden özür dilerim..

-----------------------------------------------------------------------

Park Chanyeol

Baekhyun'dan bu zamana kadar duyduğum en acı çığlık hastanede ellerimizi ayırdıklarında kopmuştu. Resmen bütün hastanede yankılanmıştı sesi.

Benim çok sevdiğim sevgilimi acil müdahale odasına aldıklarında ise tek kalmış, ellerimdeki hala ıslak ve yere damlayan kan izlerine bakakalmıştım. Gözlerim hiç kurumadan akmaya devam ederken buna artık dur demiş, sağ kolumu kaldırarak dirseğimin içini gözlerime bastırmıştım ve yüzümü az da olsa kurutmaya çalışmıştım. Uzun kollu kamuflajımın kol yenleri koyu kırmızıya bulanmıştı ve bu beni mahvediyordu.

En azından, dedim içimden, En azından nefes alıyor. Nefes aldığı sürece korkacak bir şey yok.

Gözümün önünde resmen yere çakılan uçağı gördüğümde kan beynime sıçramıştı. Acı dolu çığlıklarını duyduğumda ise dünya başıma yıkılmıştı. Ne vardı sanki birimize bir şey olmadan bir hafta geçirebilseydik. O kadar yorulmuştum ki.

Burnumu çekip terden ıslanmış, gözlerime düşen saçlarımı umursamadan karşımdaki kapıyı izlemeye başladım. Bu sırada içeriden bir hemşire çıkmış, "Yakını mısınız?" diye sormuştu bana. Titreye titreye kafamı sallayıp onu onayladığımda ise, "Ameliyat için acil onay vermeniz gerekiyor, benimle gelin." demiş, arkasını dönerek aceleci adımlarla koridorda ilerlemeye başlamıştı.

Hızlıca prosedürleri okuyup imza attıktan sonra tekrar ilk beklediğim yere dönmüştüm. Kısa bir süre sonra da karşımdaki kapı kayarak açılmış, doktorlar ve hemşirelerle birlikte ağzında oksijen maskesi ve çenesine kadar örtülmüş beyaz örtü ile melek gibi uyuyan sevgilim dışarı çıkmıştı. Uyuyorsa acı hissetmezdi. Uyuması iyiydi.

Ben onların peşinden seri adımlarla takip ederken doktor yanıma gelmiş, kısaca açıklama yapmıştı. İki bacağında da sinir hasarı oluşabilirmiş, ameliyat iyi geçmezse bacaklarını bile kaybedebilirmiş Baekhyun'um. Yine de ameliyattan önce kesin hüküm veremeyeceğini de eklemişti hemen umutsuzluğa kapılmam için. Eğer ameliyat sonrası kendine geldiğinde yapılan tetkiklerden geçemezse bu ihtimalleri konuşabilirmişiz.

Ameliyathanenin önüne geldiğimizde ise onlar içeri girmiş, ben de koltuklarda oturup biraz sakinleşmeyi  beklemiştim. Artık ağlamıyordum da hem. Ardından kafamı ellerime eğdiğimde gördüğüm artık kurumaya dönmüş kan izleri ile hızlıca ayaklanmam bir olmuş, en yakın lavaboya atmıştım kendimi.

Ellerimi iyice yıkayıp hiçbir kırmızı leke kalmadığından emin olduğumda tekrar ameliyathanenin olduğu koridora dönmüştüm. Bu sırada ise kafamı kaldırdığımda gördüğüm ilk şey bana doğru koşan Kyungsoo ve Jongdae ikilisi olmuştu.

Yanıma vardıklarında Jongdae hemen koluma sarılmış, "Neyi var?" diye sormuştu. "Bir şey söylediler mi?". Titremeye başlayan çenemle zorla, "Bacakları," demiştim, "Bacaklarında kalıcı hasar oluşma riski varmış, önemli olan o yaralarla ilgilenmek elindeki yarada büyük bir şey yok dediler."

"İki bacağı da mı?" Kyungsoo sorduğunda başımı sallamış, sol gözümden akan bir damla yaşı tutamamıştım, "Çok kan vardı Kyungsoo. İkisinde de çok büyük yaralar var."

"Yok ya, bir şey olmaz ona. Hem hem çok da sıkışmamıştı çabuk çıkarabildik kokpitten. Kalıcı bir şey olmaz d-değil mi? Kyungsoo?"

Jongdae titreyen sesiyle ve toparlayamadığı cümleleriyle destek almak istercesine Kyungsoo'ya baktığında artık temiz olan iki elimle de yüzümü kapatmış, artık durduramadığım yaşlarımı avuç içime akıtmaya başlamıştım.

Özgürlüğü Gökyüzünde Aramak -ChanBaek-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin