Sadece Dik Dur ve Gülümse

120 14 57
                                    

4.BÖLÜM

Hatalarım varsa affola~~~~~~

------------------------------------------------------------------


Byun Baekhyun

Tembel bir salı sabahıydı. Her zamanki saatimde kalkmıştım ve hazırlanıp aşağı inecektim. O sırada ben tam kapımı kilitlerken Sehun'un telaşla bana doğru koştuğunu gördüm,

"Komutanım! KOMUTANIM!"

Kaşlarımı kaldırıp ona baktım. Nefes nefeseydi ve bir an soluklanmak için avuç içlerini dizlerine koymuştu. "Ne oldu?" diye sordum. Zar zor nefesini toparlamaya çalışıp konuşmaya başladı,

"Komutanım, sınırda desteğe ihtiyaç varmış. Binbaşılar toplandı fakat şu an Yüzbaşı ve Üsteğmenleri de topluyorlar. Toplantı odasındalar."

Bu sefer kaşlarımı çatmıştım. Karada benim ne işim olurdu ki? Ben savaş uçağı pilotuydum lakin durum savaş uçaklarını sokacak kadar ilerlediyse bu kötü olurdu. Sehun'a cevap verecekken Yüzbaşı Park odasından çıkmış bize bakmıştı,

"Bu tantana ne?"

"Hazırlan Park," dedim ruhsuzca, "Göreve gidiyoruz."


Sonrası çok hızlı oldu. Ufak bir toplantının ardından yapacaklarımız söylenmiş ve bizi hazırlanmamız için bırakmışlardı.

Öncelikle durum tahmin ettiğim gibiydi. Beni havada istiyorlardı çünkü durum baya ciddileşmişti. Rehin alınan askerlerimiz ve sınırımıza sürülen zırhlı araçlar vardı.

Yüzbaşı Park'ın da dahil olduğu saldırı kuvvetleri yerde savunma yapacaktı ve zaten çoğu da casustu. Onlar yerde ilerlerken ben de yukarda gizlice zırhlı araç konvoyunu patlatacaktım.

Bunun için de bir F22 kullanacaktım. Hava üstünlüğüne sahip, radarda tespit edilemeyen, inanılmaz bir manevra kabiliyeti bulunan bir hayalet avcı uçağıydı. Tam bu vur kaç işleri için tasarlanmıştı yani. Radarda tespit edilemediği için düşman hava sahasına rahatlıkla girip işimi halledebilirdim.

Acelemiz olduğundan hızlıca askerlerimi görmüş ve onlara boş boş oturmamaları gerektiği uyarısını(!) yapmıştım.

Hemen sonra ise tam teşekkürlü bir şekilde hazırlanmış, uçağın içine yerleşmiştim. Yerden gidecek ekip çoktan çıkmışlardı. Bunun nedeni de benim onlardan daha hızlı olacak olmamdı.

Onlar harekata başladıktan sonra ben de kendi görevime başlayacaktım.

Son kez her şeyi kontrol edip kaskımı düzelterek kalkışa onay verdiğimde, etraftakiler yerlerini almış, beni izlemeye başlamıştı.

Uçağım pistte hızlanmaya başlarken ben de nefes egzersizlerine başladım. Hızlandıkça sırtım koltuğa yapışıyor, göğsümde hoş bir his oluşuyordu.

Hızlandım ve daha çok hızlandım. En sonunda uçağın burnu kalkmış, ben de masmavi gökyüzüyle buluşmayı başarmıştım.

Yerimde dikleştim ve gülümsedim. Bunu her yapışımda kendimi yoğun bir iş gününden sonra eve gelmiş ve koltuğuma yatmış gibi hissediyordum.

Benim en rahat olduğum yer -ironik gelecek ama- bu daracık kokpitti.

İniş takımları kapandığında telsizden gelen sesi dinledim, "Kalkış başarılı Yüzbaşı Byun, iyi uçuşlar."

Teşekkür ettim ve telsizi kapatıp bir süreline rahatladım.

Sınıra yaklaştığımda ağaçlık bölgenin yavaş yavaş kırsallaştığına şahit olmuştum. Aşağıda çatışma var gibi duruyordu bu yüzden telsizi açtım, "Yüzbaşı Park? Her şey yolunda mı?"

Özgürlüğü Gökyüzünde Aramak -ChanBaek-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin