7.BÖLÜM
Hatalarım varsa affola~~~~~~~~~~
--------------------------------------------------------------------------------
Güzel bir pazar akşamıydı. Tüm günü eğitimlerle geçirmiş, akşam yemeği sonrası biraz çıkıp hava almaya karar vermiştim. Gidip birkaç saat dolaşır, soğuk bir şeyler içtikten sonra yeniden askeriyeye dönerdim.
Bu karar doğrultusunda üstüme lacivert bir tişört geçirmiş, altıma da siyah bir pantolon giymiştim. Baya baya sade halimi şöyle bir gözden geçirip kaşlarımın altına kadar gelmiş saçlarımı alnım üzerinde dağıtıp odadan çıktım. Müsait bir zamanda gidip saçlarımı kısalttırsam iyi olacaktı.
Kapıyı kilitleyip koridorda ilerlemeye başlayacaktım ki gözüm karşıdaki kapıya takılmıştı. Chanyeol ile bu hafta çok iyi çalışmıştık -şaşırtıcı bir şekilde- o da bunalmış olmalıydı.
İki kez düşünmeden kapısına doğru ilerleyip üç kere ritmik şekilde tıklattım ve cevap beklemeden pat diye içeri daldım. Tam o anda, o da elindeki havluyla kafasını kurulayarak banyodan çıkmıştı. Üstünde benim gibi sade bir kot pantolon ile beyaz baskılı bir tişört vardı.
Göz göze geldiğimizde kötü kötü sırıttım, hala ufak bir şokta olmalıydı. Birkaç saniye içinde kafasındaki havluyu hırsla çekmiş, sinirle, "Byun Baekhyun, odama böyle dalmayı bırak!"
"Ne yapacaksın Park? Beni cezalandırır mısın yoksa?"
Ellerim cebimdeyken dediğimde ise bu sefer sabır dilenircesine iç çekmiş, elindeki havlu ile odasına yürümeye başlamıştı. Küçük bir çocuk gibi onu sinirlendirmek için peşinden gittim.
"Saç kurutma makinesi var biliyorsun değil mi, hani şu 1920 de icat edilen makineden bahsediyorum."
"Farkındayım Baekhyun (!) Sevmiyorum, başımı ağrıtıyor."
Mantıklı olduğuna dair ufak mırıltılar çıkarıp, havluyu katlayıp bir köşeye koymasını izledim
"Eee Byun, ne diye daldın odama. Artık öğrenebilir miyim?"
"AH! Evet." Sırtımı yatak odasına açılan kapının pervazına yasladım, "Dışarı çıkıyorum bir iki saatliğinde. Gelecek misin?"
Bu sefer o sırıttı, "Ne o, bana fazla alıştın sanki."
Göz devirip arkamı döndüm, "Gidiyorum."
Gülerek, "Bekle, bekle." dedi. Kaşlarımı çatıp ona baktım. O da hızlıca komodinin üzerindeki cüzdanını almış ve çekmeceyi açarak telefonunu cebine atmıştı. Telefon kullanmamıza izin yoktu normalde. Yüksek ihtimal sadece çıkarken alıyordu o da.
Tam yanımdan geçiyordu ki birden kolumu göğsünün önüne tutup durdurdum. İki eliyle de ani hareketim yüzünden koluma tutunmuş, şaşkın şaşkın ne yaptığımı sorguluyordu.
"Önce gidip saçlarını doğru düzgün kurut."
Ellerim cebimde yavaş yavaş yürürken etrafımı seyrediyorum. Birkaç mekandan gelen loş ışıklar ve nehrin etrafına kurulan aydınlatmalar hoş bir hava veriyordu.
Askeriyenin olduğu yer sınıra yakın sayıldığından nüfus fazla sayılmazdı ve sakin bir yerdi. En azından tanrının unuttuğu bir yerde değildik.
Böyle sessizce ikimiz de yirmi dakikaya yakın yürüdük. Daha sonra gördüğümüz bir mekandan soğuk kahve alıp nehri gören banklardan birine yerleştik. Aramızdaki huzur verici sessizlik Chanyeol konuşana kadar devam etti,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özgürlüğü Gökyüzünde Aramak -ChanBaek-
FanfictionOnlar öyle onurlu adamlardı ki çakılmak üzerelerken bile uçaklarını terk etmezlerdi. ChanBaek - BaekYeol Kapak: LoeyxBacon