13. BÖLÜM
Hatalarım varsa affola~~~~~~~~~~~~~~~~
------------------------------------------------------------------
"Sedyeyi getirin!"
"Komutanım yeniden ateş etmeye başladılar!"
"Junhae'nin askerlerini yollayın!"
"Oksijen maskesi, sağlık kitini getir!"
Etrafta kaç kişi vardı bilmiyordum ama bağırışları kulaklarımı tırmalıyordu. Kıpırdayamıyordum, gözümü bile açamıyordum ama en ufak ses bile büyüyüp beynimi tırmalıyordu. Bir yere yatırıldığımı hissettiğimde ve yüzüme bir şey koyduklarında ise yüzümü buruşturdum.
Kafamda ve yanağımda ıslaklık hissediyordum ve bu iğrenç histen hiç hoşlanmamıştım. Yüzümdeki şey de açıkçası pek iyi değildi.
Huysuzca kafamı çevirmem de içinde bulunduğum durumda sadece ufakça oynatmak olarak yansımıştı dışarıya.
Yine sarsıldığımı hissettiğimde ise bu sefer büyük bir çarpma sesi duymuştum. Kuvvetli muhtemel arabaya falan bindirmişlerdi beni.
Bir kez daha bilincim uçurumda sallanırken duyduğum son şeyler öndeki askerlerin üsse ne zaman döneceğimizi konuşmalarıydı.
Sonra da tekrar pek de huzurlu olmayan bir uykuya çekildim.
Gözlerimi açtığımda revirdeydim. Güneş yeni doğuyordu, oda yeni yeni aydınlanmaya başlamıştı. kafamı yavaşça çevirip saate baktım. Bu hareket yüz buruşturmama sebep olmuştu.
Başım ortadan ikiye yarılmış gibi hissediyordum, çok ağrıyordu.
Saatin beş olduğunu gördüğümde derin bir nefes verdim. Lanet olasıca bir uyku hafızam vardı.
Kafamı tekrar zar zor pencereye çevirdiğimde sandalyede oturan kişiyi görmüş oldum. Şok içinde donakalırken bir an için ne yapacağımı bilememiştim.
Baş ağrım öylece sandalyede oturmuş, kollarını göğsüne bağlamış başı da önüne düşmüş uyuyordu.
Avuç içlerimi yatağa dayayıp kendimi yukarı itmeye çalıştığımda ise çıkan hışırtılarla birden irkilmiş kafasını kaldırıp bana bakmıştı.
Yapacağım işin içine tüküreyimdi gerçekten. Adamın uykusu hafifti zaten, ne diye kıpırdanıp duruyordum.
Uykulu gözlerle şaşkınca bana bakmasına dayanamayıp ellerimden birini kaldırmış, kurumuş boğazımla zar zor, "Üzgünüm," diye mırıldanmıştım.
Konuşmamla bir anda kendine gelmiş olacak ki hemen ayaklanmış, komodinin üzerindeki su şişesini alıp bu sefer yatağa, önüme oturmuştu.
Hızlıca şişenin kapağını açarken, "İyi misin?" diye sordu, "Ağrın var mı?"
Sadece kafamı iki yana salladım olumsuzca, başımdaki kalın gazlı bezi de yeni hissetmiştim.
Bu sırada su şişesini dudaklarıma yaslayan Chanyeol da onaylamazca cık cıkladı, "Ben de inandım mı şimdi yani köpek yavrusu."
Kaşlarımı çattım ben de, su şişesini de tutmama izin vermemiş bebekmişim gibi kendi içirmişti zaten, uğraşıyordu şimdi de benimle.
Yavaşça dudaklarımı şişeden ayırdığımda ise nazikçe gülümseyip tekrar komodine, aldığı yere bırakmıştı şişeyi.
Tekrar bana baktığında dikkatini bir şey çekmiş olacak ki ellerinden birini bu sefer alnıma çıkarmıştı,
"Sargı yine kan olmuş, anlamıyorum nasıl bu kadar kanayabilir. Halbuki dikmeye bile gerek duymamışlardı. Biraz bekle hemşireyi çağırıp geleyim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özgürlüğü Gökyüzünde Aramak -ChanBaek-
FanfictionOnlar öyle onurlu adamlardı ki çakılmak üzerelerken bile uçaklarını terk etmezlerdi. ChanBaek - BaekYeol Kapak: LoeyxBacon