-Bedenin Benim Mabedim..-

264 15 24
                                    

Keyifli okumalar dilerim..

************************************************

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

************************************************

O tepede birbirimize sarılıp bizi ayırmak için pusuda bekleyen her şeyden sıyrıldığımız anın üzerinden 3 gün geçti. O gece ben ve abim hastaneye götürüldük. Başımdaki şişlik yüzünden tomografi çekilip sabaha kadar müşahede altında kaldım. Sadun her ne kadar bedenen yanımda dursa da ruhen bambaşka yerlerdeydi. O sabah el ele hastaneden çıkarken de, eve giderken de çok sessizdi. Bu hali beni tedirgin etse de ona kendi iç hesaplaşmasını yaşaması için zaman tanıdım.

Eve geldiğimizde ise Feride hanımı telaşlı halde bizi kontrol etmeye çalışırken bulduk. İlk defa biri benim için endişeleniyordu. Bana sarılan kollar daha önce tecrübe etmediğim hisler ile çevrelenmeme sebep oldu. Birinin kıymetlisi olmak çok güzelmiş bunu o gün anladım. Pamuk eller siyah saçlarımı okşarken ilk defa kendimi sevgiye aç bir çocuk olarak sonsuz sevginin kucağına büyük bir mutlulukla bıraktım...

O gün Sadun ile aramızda vuku bulan garip atmosfer eşliğinde uzun koridoru geçip yan yana odaların kapısı önünde bir süre durup sessizce birbirimize baktık. Ne o adım attı ne de ben. Tek kelime etmeden odasına giren Sadun'un arkasından dalgın bakışlarla bir kaç saniye durup bende odama girdim ve yorgun bedenimi hızla duşa attım.

Ertesi sabah kahvaltı da sadece ben ve Feride hanım vardı. İçtiğim çay, zorla yediğim iki lokma yemek zehir oldu aktı içime sanki. Sadun sabah aniden çok erken yayla evine gitmiş çay hasadına yardımcı olmaya karar vermişti. İçimde tarifsiz bir sızıyla rutin işlerimi tamamladım o gün. Elim sürekli telefona gitse de bir şekilde kendimi durdurdum. Aradan geçen iki gün sonunda daha fazla onsuzluğa dayanamadım. Feride hanımla konuşup onun yanına gitmek için izin aldım.

Seyit abi ile yola çıkarken garip bir heyecan dalgası hakimdi tüm bedenimde. Bizim büyük eve 1 saatlik uzaklıkta ki yayla evine geldiğimizde güneş çoktan tepeye çıkmıştı. Seyit abi ben arabadan iner inmez bana kısa bir bakış atıp sessiz onayımı alır almaz geldiği yolu geri dönmüştü. Düğün hazırlığı malumdu. Onunda işi başından aşkınken hiç üşenmeden beni buraya kadar getirmişti. O yüzden ona minnettar olmadan edemiyordum. Beni bir abi edasıyla korup kollayan biri olmuştu hayatımda...

Evin bahçesine girdiğimde esen rüzgar tenime tatlı ısırıklar bırakmış hoş bir koku burnuma dolmuştu. Yavaş adımlarla bahçede ilerlerken Sadun'u elinde büyük bir makasla gördüm. Kalın askılı gri bir tişört giymişti. Makası çay yapraklarına her vurduğunda kol kasları geriliyordu. Ter damlaları yüzünden akıp göğsüne doğru inerken her bir damlayı dikkatle takip ediyordum. Ona baktıkça tüm bedenimi saran ateşe anlam veremesemde ayaklarım benden bağımsız ona doğru ilerledi. Saçlarım esen rüzgarla savrulurken Sadun bir kaç saniye duraksadı. Sonra ağırca göz kapakları kapandı. Ne yaptığına anlam veremezken derin bir nefesi içine çektiğini gördüm. O an göz kapakları dahi titredi. Ve elinde ki makas birden yere düştü. Yerinden doğrulup benim olduğum tarafa döndü yüzünü ve ağırca aralandı göz kapakları. Yeşil gözleri beni bulduğunda derince yutkunmadan edemedim.

YEGÂNE...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin