-Lazorillo'nun Kalbi...-

261 12 3
                                    

Düzenlenmiş bölümle sizlerle.. Keyifli okumalar..

 Keyifli okumalar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


*******************************************

Sadun'dan..

Yuvarlak bir masa etrafında toplanmış insanların yüzünde gezdi bakışlarım. Cemal Bey mekanın gizli odasında dinlenirken , kabul toplantısında bu insanlarla ben muhatap oluyordum. Hiç birini tanımıyordum . İlk defa bu gece tanışmıştım. Üzerimde hala varlığını koruyan tedirginlik hissiye sıkıntılı nefesler çekiyordum içime.

"Gürcü'nün yerine geçtiğinize göre sevkiyat işlerini bundan sonra siz yürüteceksiniz sanırım.."

Tam karşı tarafımda ki sandalyede oturan benden en fazla 5-6 yaş büyük adamın sualiyle bakışlarım yüzünde gezdi. Gürcü tam olarak ne iş yaptığını söylemese de arkasında büyük bir güç ile adımlar attığının farkındaydım.

"Sevkiyat derken?"

Sorduğum soruyla karşımda oturan adamın yüzünde irrite edici bir tebessüm belirdi. Yayılmış halde oturduğu sandalyede dikleşip kollarını masaya yasladı. Hemen önünde duran gümüş sigara tablasını açıp içinden bir dal sigara çıkarttı. Çakmağın sesiyle sinirlerim daha da bozulurken o hiç istifini bozmadan içine derin bir nefes çekip dumanı gözlerimin içine bakarak dışarı verdi.

"Koskoca Gürcü'nün kendine veliaht diye seçtiği bebeye bak. Daha bizim ne iş yaptığımızı bile bilmiyor."

Tekrar sigarasından derince bir nefes çekip masanın üzerine doğru eğildi. Karşısında put misali duruyor tepki vermeden ağzından çıkacak sözleri bekliyordum. Zira konuşmanın gidişatından şimdiden midem bulanmış, kendi kendimi batırdığım çamurun izi çoktan üzerime sıçramıştı bile.

"Bakın Sadun Bey bu masada ki herkesin bir iş yükü var. Ben yurtdışından gelen malların dağıtımını yaparım. Sağımda ki Cevat ise yurt dışındaki bağlantıların kurulmasını sağlar. Solumda ki Memduh ise ülke içinde bize kafa tutan zirzopların nefesini keser. Gürcü ise bu işin başıdır. Yani o sahip olduğu sevkiyat şirketiyle, yurtdışından özel yapım malları getirir. Yani bundan sonra artık senin yapacağın iş bu. Anladın mı?"

Öfke, nefret, hayal kırıklığı. Onun kötü bir adam olduğunu biliyordum ama bile bile gençleri zehirlemek işte bu asla affedilemez bir vicdansızlığın ürünüydü. Bedenim sinirden titrese de sakince masaya yaklaştım. Ellerimi onlar gibi masaya dayayıp bakışlarımı üzerlerinde gezdirdim. Bu geceden sonra atacağım her adım ya beni derin bir bataklığa hapsedecekti. Ya da bana verilen gücü kullanıp her şeyi temize çekecektim.

"Anladım Salih Bey. Fakat size bu sevkiyat işini yapacağımı düşündüren ne tam olarak?"

"Ne demek istiyorsunuz?"

YEGÂNE...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin