-Kördüğüm Olmuş Duygular...-

612 24 0
                                    

Keyifli Okumalar Dilerim :)


*********************************

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*********************************

Sadun'dan....

Öfke...Evden ayrıldığımdan beri kanımda kan yerine sanki büyük bir öfke akıyordu . Neden böyle birden içimden dışarı çıkmayı bekleyen bir canavar var olmuştu bilemiyordum. Yanımda ki koltukta oturup benimle sohbet etmeye çalışan kızı bile gözlerim görmez olmuştu. Kanım kaynıyor bir şeyleri parçalama isteğiyle dolup taşıyordum.

Oysa kendimi bildim bileli sakinliğim ve umursamazlığım her daim ön plandaydı. Peki şimdi neden Lavin'in bir kireç misali bembeyaz olmuş yüzünü görünce, sanki biri yüreğimi avuçları içinde sıkıştırıyor gibi hissetmiştim?  Üstelik onun bu halini görmezden gelememiş, onun için endişelenmiştim. Hem de bir adım uzağımda yüzüğümü hala parmağında taşıyan kadın dururken. Onun toprak rengi gözlerine baktığım vakit zaman mekan kavramı yok olmuş, o antrede sadece o ve ben kalmıştık.

Fakat bu yanlıştı. O adamın kollarını bedeninde gördüğümde arabadan çıkmamak , ona dokunan o elleri kırıp atmamak için zor durmuştum. Böyle hissetmemeliydim. Tıpkı geçen gece saçlarına dokunan parmaklarımın karıncalanıp, kendine has kokusunu duyumsadığımda tüm bedenimi saran titreme yüzünden kalbimin durmaksızın çarpması gibi hissettiğim her şey baştan aşağı yanlıştı. En çokta yanımda ona zerre his beslememe rağmen duran kadına haksızlıktı.

Yol gözlerimin önünde akıp giderken zihnimde tek bir düşünce vardı. O adam kimdi? Vitesin üzerinde duran ellerimin üzerine konan avuç içiyle başım anlık sol tarafıma döndü. Simay buruk bir tebessümle bakıyordu yüzüme. Beni benden daha iyi tanıyordu. Bu halka sırf ailelerimiz istediği için takılmıştı. Onun yurtdışı hayalleri babamın tek sözüyle yıkılıp gitmişken, yaptığı fedakarlığa böyle riyakarca cevap vermemem gerekiyordu. Fakat kendime, kalbimde günden güne kök salan hislere bir türlü engel olamıyordum. Onu her gördüğümde hızlanan nefeslerime, saçlarına dokunup kokusunu içime çekmek istememe bir türlü ket vuramıyordum. Sahtede olsa nişanlım olan kadına, benim dengesiz hallerim yüzünden bocalayan o kıza ve belki de en çok içimde günden güne kök salan o narin çiçeğe ihanet ediyordum.

"Sadun biraz sağa çeker misin?"

Simay'ın kırgın sesiyle sıkıntılı bir nefesi ciğerlerime doldurup sinyal verip yolun kenarına park ettim arabayı. Camları açtığımda artık kışa adım için attığımız sert rüzgar arabanın içine doldu. Nefes alamıyordum. Her şey, herkes üzerime geliyordu. İstemediğim bir yola zorla sokulmuş, hayatımın en olmadık zamanında yüreğime düşen sevda kuşuyla bocalamıştım. Babama karşı gelmek, bırak artık peşimi demek istiyordum.

"Sadun nişanlandığımız gün bana dürüst olmuş, bana karşı içinde en ufak bir his olmadığını söylemiştin. Ben seni çocukluğumuzdan beri seviyordum ama İtalya' da ki o okula gitmek benim için sana hissettiklerimden bile önemliydi. Fakat bu gün gözlerimin önünde yaşanan sahne yaptığım fedakarlığın boş olduğunu kanıtladı."

YEGÂNE...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin