- Yaralı Bir Kalpte İkamet Eden Minik Bir Kırlangıç Kuşu...-

391 20 0
                                    


Yeni Bölüm Sizlerle. Keyifli Okumalar Dilerim :)


***************************************************

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***************************************************

6 ay sonra...

Sadun'dan...

New York'un ışıltılı manzarasını seyrederken kalbim başka bir ülkede rehin kalmış, bedenim ise içi boşaltılmış bir kabuk misali günlerini burada tüketiyordu. Ne tuhaftı. Yıldızların raks ettiği bu gece de renkli neon ışıkları altında eğlenen ve gülümseyen insanlar bana yalnızlığımı hatırlatıyordu. Yüreğimi sıkan el bana nefes alma alanı bile tanımazken dalgın bakışlarım akıp giden insan selinde iken yavaşça dudaklarım aralandı. Sessiz otel odasında mırıltı şeklinde etrafa saçılan sözler belki de benim içimde mahsunca duran küçük çocuğun sessiz çığlıklarıydı...

"Sanmıştık ki ikimiz

Yeryüzünde ancak

Birbirimiz için varız

İkimiz sanmıştık ki

Tek kişilik bir yalnızlığa bile

Rahatça sığarız."

Derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım. Onsuz nefes almak bile zulüm gibiydi. Ne zaman böylesine tutulmuş, tüm benliğim ona ait hislerle kaplanmıştı. Yıllar yılı kilitli sandıklar içerisinde sakladığım duygularım, onun tek bir gülüşü ile açığa çıkmıştı.

Daha fazla gülümseyen insanların mutluluklarına katlanamayarak cam kenarından ayrıldım. Yorgun adımlarım her akşam olduğu gibi gene ona götürdü beni. Salonun tam ortasında duran masaya bakıp onun karşısında ki üçlü koltuğa oturdum. Kaskatı bedenimle boş bakışlarım masa üzerinde gezindi sonra dayanamayarak hafifçe doğruldum yerimde. Gül ağacından yapılmış oymalı ahşa kutuya içim giderek baktım. Unutma beni çiçeklerimden sonra annemden kalan tek hatıraydı bu kutu. Şimdi ise kalbimi aşkıyla titreten kadına ait parçalar vardı. Onun kömür karası saçlarını süsleyen 3 adet toka.

Bakışlarımı onlardan utanarak çektim. Sanki ona ait herhangi bir eşyaya bakmam bile haramdı. Öfke ile masamın üzerinde duran şişeye uzandım. Bardağa kehribar renkli sıvıyı doldurup tek dikişte bitirdim. Acı sıvı yemek borumu yaksa da kalbimde ki acı kadar canımı yakmıyordu.

Şişeyi bitirene kadar devam ettim içmeye. Hafif çakır keyif olduğumu anladığımda bakışlarım tekrar masayı buldu. Çizim defterim hala oymalı takı kutusunun yanında duruyordu. Ciğerlerime titrek bir nefes çekerek deftere uzanıp sayfalarını çevirdim usulca. Çocukluğumun gömülü olduğu o lanet evde herkesten gizli, geceler boyu resmini çizdiğim kadına baktım. Lavin....

İri badem renkli gözleri dudağının hemen sağ kenarında yer alan minik beni , geceden bile siyah saçlarıyla bildiğim her doğruyu tepetaklak etmiş beni de korkularımın altında ezilmek zorunda kalan küçük bir çocuğa çevirmişti.

YEGÂNE...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin