Tik Tak

1K 59 17
                                    

Umarım bakışlarının da verdiği güven boşa çıkmaz ve onları bulabilir, bu kadar saat gelmemeleri hiç normal değil çünkü.
Dediğim gibi içimde kötü bir his var ve rahat hissetmiyorum.
Umarım sonu kötü bitmez...

....

Elena ve Eylül ile beraber salonda kaç saat oturduk bilmiyorum, en son saymayı iki saat sonra bıraktık.
"Tekrar dene lütfen." Elena başımda durmuş nerede olduklarını tespit etmem için bana denemeler yaptırıyordu.

"Ya kaçıncı oldu bu, yapamıyorum işte." Eylül büyü kitabından birşeyler ararken Elena ona döndü.
"Kızım kaç saattir tüm kitapları okudun ettin hiç mi birşey yok?" Eylül elinde ki büyü kitabını sinirle kapattı.
"Yok işte yok, bu büyüler fazla güç istiyor ; ben depoyu o saldırıda bitirdim."
Elena tekrardan bana dönmek yerine yenilgiyi kabul edip arkasına yaslandı.

"Bir mesaj ya." Eylül de arkasına yaslanarak devamını getirdi.
"Bir arama, bir tanecik be." Bende tekerlekli sandalyeye iyice yaslanıp dudağımı büktüm.
"Ufacık bir haber bile olabilir aslında..." Tam bu esnada bir telefon çaldı.

Elena yerinden fırlayıp odasına koştu ve telefonu açar açmaz küfürler savurdu.
"SENİN AĞZINA SIÇAYIM, HANGİ HAKLA BENİ DÜŞÜNCELERE BOGUYORSUN PİÇ." Elena bunları söyleyerek salona tekrar gelirken telefonda ki ses bartuya ait değildi.
"Şey ben indirim için aramıştım..." Elena duyduğu kadın sesi ile daha çok sinirlenirken Eylül olaya müdahale edip telefonu kapattı.

"Telefonda Bartu yokmuş iyiki, çocuk neye uğradığını şaşırırdı." Gerçekten bartunun yüz ifadesini düşünemiyorum.
"Ben dayanamıyorum artık." Elena bıkkınca eski yerine geçerken kapının açılma sesi geldi.

Bartu ve Uzay büyük bir rahatlıkla eve girerken Eylül ve Elena koşarak onlara sarılmaya gitti.
Bartu Elenanın saçlarını okşamaya başladı.
"Sorun yok sadece işimiz vardı." Bartu Elenayı rahatlatmaya çalışırken derin bir nefes aldım.

Kalkıp uzaya sarılmayı o kadar istiyordum ki, şuan oturup hiç bir şey yapamamak çok ağır geliyor.
Uzay yanıma gelerek beni kolayca kaldırdı ve belimden güç vererek ayakta durmamı sağladı.

Dengemi korumak için diğer ayağıma yüklenirken kollarımı uzayın beline sardım, sımsıkı sarıldım.
"Başına birşey geldi sandım..." uzay başımdan öperek benden ayrıldı.
"Güzel haberlerimiz var." Evden içeri yüzünü tanımadığım bir adam girdi.
"Madem Eylül büyü yapamıyor biz de başka büyücü getirdik." Bartu durumu açıklarken Uzay sessizce beni izliyordu.

Yapmayı en sevdiği şeylerden birisi bu olabilir, sürekli olarak bunu yapıyor çünkü.
"Ben düzeleceğini düşünmüyo-" adam yanıma gelerek shht sesi çıkarttı.
Uzay beni dikkatlice yerime bırakırken Eylül homurdanarak yerine oturdu.
Tabiki zoruna gitmiş olmalı fakat cidden böyle olması mantıklı.

Aykut eylülü teselli niyetine yanına oturup elini omzuna koyarken adam da birşeyler mırıldandı.
"Hey o yanlış kelim-" adam eylüle öyle bir bakış attı ki Eylül susmak zorunda kaldı.
Eylül mahcup şekilde yere bakarken adam tekrardan büyüye büyük bir sabır dileyerek başladı.

Uzay yanıma oturmak yerine duvara yaslanıp adamın dediklerini takip ediyordu, en ufak hata olmasını istemediği için fazla detaycı davranıyordu.
"Bu ayağını bu hale sokmayı nasıl başardın?" Dudağımı ısırıp gözlerimi kaçırdım.
"Sakarlık diyelim..." Adam tabi tabi diyerek uzaya döndü.
"Belki bir gün, belki bir hafta, belki de bir ay ama bu süreyi geçmeyecek." Bana dönüp kısa bir bakış attı ve tekrar uzaya döndü.

"Vücudu otomatik olarak kendisini yeniliyor, yaptığım büyü ile de en geç yarına ayağa kalkabilir." Eylül sevinçle yerinden fırlarken şok içerisinde adama bakıyordum.
"Biraz yürümesi için yardımcı olun, iyi gelecektir." Adam çıkabilir miyim diye uzaya sorduğunda uzay başı ile gitmesini işaret etti.

Vampirin Gölgesinde Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin