Evet yarım saattir herkes oturmuş yaratıcı öldürme planları söylerken sabır diledim.
Gerçekten nasıl dayak yedilerse gururları kırılmış olmalı.
Kapı çaldığında herkes sustu, Ayşe kapıyı açmaya gitti.
"Bizden birisi öldürülmüş." Duyduğumuz cümle ile dışarı çıkarken birisi önümüze cansız bedeni bıraktı.Üstünde bir not vardı.
Cansız bedeni görmek midemi bulandırsa da alışmış gibi hissediyordum.
Kime zararı vardı ki öldürdüler.. ellerimle ağzımı kapatırken berbat hissettim.
Birisi üstüme gelip beni iterken dengemi zar zor kurdum.
"SENİN YÜZÜNDEN ÖLDÜ." Göğsüme yumruk atarken uzay beni arkasına aldı.
"Sakinleş." Bağırmaya devam etti.
"NE SAKİNİ? HERŞEY ONUN YÜZÜNDEN MAHVOLDU." gözlerim doldu.Bende böyle olsun istemezdim..
"BUGÜN O YARIN KİM? BU KIZ BELADAN BAŞKA BİRŞEY GETİRMEDİ." Özür dilemek istedim fakat boğazım düğümlendi.
"Yeter kapat çeneni." Abimi dinlemedi.
"BİN ÖLÜM YERİNE BİR ÖLÜM BENCE ÇOK MANTIKLI DEĞİL Mİ? BU ZAMANA KADAR BURAYA KİM GELMEYE CESARET ETTİ? HEPSİ BU KIZ YÜZÜNDEN İŞTE." gözümden yaşlar aktı.Atakan onu kolundan tutup ormana götürürken arkasını dönüp gözlerime baktı.
"Sen iğrenç birisin." Gözlerim yerdeki bedene kayarken daha fazla burada durmak istemedim.Arkama bile bakmadan ormanın çıkışına koşarken kadının lafları zihnimde yankılanıyordu.
Ben istemedim.. ben bu ölümlerin hiçbirisini istemedim ki.
Akan göz yaşlarımın ardı arkası kesilmezken Kendimi şelalenin önünde bulduğum yere oturup gökyüzüne baktım.İğrenç birisiyim o benim yüzümden ölürken tek yaptığım cansız bedenine bakmak oldu.
"Özür dilerim, çok özür dilerim.." dizlerimi kendime çekip sesli şekilde ağlarken gözümün önüne yerde yatan kişi geliyordu.
Keşke ben ölseydim.
Herkes benim için çabalarken tek yaptığım boş boş durmak.
İşe yaramam ben.Bir eli omzumda hissederken başımı kaldırdım.
"Ağlama." Burnumu çekip konuştum.
"Benim yüzümden öldü, benim yüzümden birileri ölüyor.." uzay göz yaşlarımı sildi.
"Senden önce de ölümler vardı." En azından burada yokmuş..
"Elbet buraya da geleceklerdi kaderinde birisinin ölüm varsa suçlusu sen değilsin." Gözümden bir damla yaş daha akarken uzay başımı göğsüne koyup saçlarımı okşadı.Onun göğsünde ağlamaya devam ederken söylediği cümleler kendimi daha iyi hissetmemi sağlıyordu.
Göğsünde mayışırken huzurla uzayın kokusunu içime çektim.
"Uyu." Kısık sesle konuştum.
"Eve götürmek yok ama." Yok dediğinde gözlerimi kapattım.
Uykuya çok kısa sürede geçiş yaparken uzayın yere uzandığını ve onun üstünde yattığımı hatırlıyordum en son.
Şaşırtıcı bir şekilde bana soğuk gelen vücudu çok sıcak geliyordu.Sabah olduğunda kendimi uzayın göğsünde bulurken dudağımı ısırdım.
Kızım adamın üstüne çıksaydın diyeceğim ama cidden çıkmışsın..
Uzaya baktığımda uyuyordu.
Uyuyordu? Buna takılmayarak yerimden kalkarken uzay da gözlerini açtı.
"Şey kusura bakma taşın üstünde yatırdım seni de.." uzay hissetmedim derken şelalenin suyunu ellerime doldurup yüzümü yıkadım.
Su sandığım kadar soğuk değil gibiydi."Atlamak ister misin?" Ona döndüm.
"Su çok soğuk ve yüzme bilmiyorum.." dudaklarını yana kıvırdı.
"Su göründüğü kadar soğuk değil yüzme konusunda da bana tutunursun." Şaka mı yapıyorsun gibi bakarken o üstünü çıkarttı.Göğsünde ki pence izleri gözüme takılırken o suya balıklama atladı.
"Ya saçmalama gel şuraya hasta olacaksın." Kafasını yukarı çıkarttığın da güldü.
"Tekrar davet etmemi beklemek yerine gelmeyi mi denesen?" Ona kötü kötü baktım.
Üstümde ki kıyafetleri çıkartmayı düşünsem de zaten iki saniye de evden getirir diye çıkartmaktan vazgeçtim.