Yerimde dona kalırken uzayın yavaştan kapanan gözleri ile zehrin verdiği acı hafiften bana geçiyordu, bunu umursamadan ona kalkmasını ve ne yapmam gerektiğini sorsam da hiç bir cevap alamadım.
Yerimden zar zor kalkarak andreanın cesedinin yanına gittim ve üstünü aradım, elime gelen bir başka iğne ile buldum diye bağırırken cebinden iğneyi alarak uzayın yanına ilerledim.
Heyecandan ayakta bile durmayı başaramayıp dizlerimin üstünde düşerken sızlayan dizime inat uzayın yanına ilerledim.
Elimde ki iğneyi nereye yapacağımı düşünürken eylülden gördüğüm kadarı ile kolundan bir yere yaptım.Doğru yapıp yapmadığım konusu beynimin içinde dönerek beni dehşete düşürürken daha fazla bu pozisyonda durmak yerine başımı uzayın göğsüne koydum, ne kadar ayakta durup uzayı kontrol etmek için dirensem de tüm enerjimi az önce ki kargaşa da harcadığım için elimden bir şey gelmiyordu.
Vücut ısımın düşmesi ile üşümeye başladım.
"Çok soğuk oldu.. hasta olacaksın." Uzayın ellerini ellerimin arasına alarak ısıtmaya çalışırken bilerek etrafa bakmamaya çalışıyordum.Gözü açık ölen kişiler, parçalara ayrılan bedenler ile burası çok korkunç bir manzaraya sahipti.
Gözümü yavaştan istemsizce kapatırken kendimi uzayın bedenine biraz daha yaslayarak ona sığındım.
Ondan başka sığınacak dalım yoktu sanki, şuan burada tek başıma olsaydım korkudan deliye dönerdim.Biliyorum, biliyorum uzaya birşey olmayacak ; ona birşey olsaydı hala kalbim atıyor olmazdı.
Ya olursa? Ya hayatta tutunma sebebimi kaybedersem...
Bu korkulara gerek yok ada, uzay seni asla bırakmaz bilmiyor musun.Bilincim kapanırken vücudumun soğuktan titrediğini bile yeni fark ediyordum, sahiden havanın bu derece soğuk olduğunu uzun süre sonra yeni fark ediyorum.
Gözlerimi tekrar açtığımda evimizde olacağız, uzay bana günaydın diyecek ve bu kabus sona erecek.
Gözlerimi bu umutlarla kapattım....
Gözlerimi açacak gücüm yoktu fakat birisinin buraya gelip beni uzayın kollarından aldığını çok açık hissettim, engel olmak istesem de kolumu kaldıracak halim olmadığı için elimden bir şey gelmedi.
Bir odaya atıldım ve bileklerime de zincir takıldı, bu zincirlerden çok sıkıldım.
Canımı çok yakıyorlar, bileklerim çok ağrıyor hem benim artık ağrımasınlar...Tekrar bilincim kapandığında kapatıldığım deliğin de kapısı sertçe kapatıldı ve kilitlendi.
...
Sonunda tam olarak gözlerimi açtığımda üstünde halsizlik olmasına rağmen iyi hissediyordum, bu da demek oluyor ki bizimkiler uyandı ve uzayı buldular.
Şuan saat kaç ki, onların uyanması demek saatin baya ilerlemiş olması demek.
Kaç saattir buradayım, burası neresi ve en önemlisi beni bu sefer hangi düşmanımız getirdi.
Elimde ki zincirleri hareket ettirirken bileğime giren iğnelerle dudağımı ısırdım.
Zinciri kırabilirim fakat bileğime giren keskin iğneler hiç yardımcı olmaz.Odanın içerisine bakarken öncekinden farklı olarak hiç bir eşya yoktu, kapının üstünde ufak bir parmaklı pencereden gelen ışık dışında odanın aldığı hiçbir şey yoktu.
Karanlıktan bir kez daha nefret ederken az önce baktığım parmaklı pencereden palyaço maskeli bir adam belirdi, karanlığın etkisi ile adamın korkunç aurası başka yere bakmama neden olurken gözlerim doldu.