19 - Mahşer

12.4K 1.2K 431
                                        

Herkese yeniden merhabalar 👋

Özledik değil mi? Ben öyle çok özlediiim ki🧡

Bölüme hemencecik geçeceğim ama bundan sonrasında bölümlerimizin on günde bir geleceğini söyleyeyim.✨

Ayrıca ufak bir şey daha ekleyeceğim. Elbette sınır değil ancak bölümlerin okunma sayısının çeyreğinden daha az bir beğeni ve yorumu da almak istemiyorum açıkçası. Bunun için hayalet okuyucular olup satır aralarında kendinizi hissettirdiğiniz her bölüm daha hızlı gelecek 🧡

Hepinizi kocaman öpüyorum. Keyiflii okumalar !

"Çünkü ben senin zindanında olduğum günden beri özgürüm

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



"Çünkü ben senin zindanında olduğum günden beri özgürüm." 

Hâfız-ı Şirâzi


"Ebru Soykan'ı..." dedi gözlerimi kapatmama sebep olarak. "Ebru Soykan'ı silahla kasten öldürme suçundan..."

Bir savaş vermiştim. Annemin o dar ağacında yitip gittiğini gördüğüm andan itibaren bir savaş vermiştim. Bir kazananının olmayacağını bile bile hem de. 

Oysa o savaşın bittiği gün bana kalanın bir zafer olmayacağını da biliyordum. Kimsenin o savaşı neden verdiğimi anlamayacağını, kana bulanan hayatımın ne uğruna olduğuyla ilgilenmeyeceğini de öyle.

Herkes sonuna denk gelecekti. Herkes sonuna yetişecekti.

Aynı şu anda olduğu gibi.

Bir savaşın sonunda, sırtımdaki o yüklerden arındığım o andaydım. O felaketin eşiğinde, kurtulacağımı hissettiğim o anda. Öyle ki uğuldayan kulaklarım, zihnimde yankılanıp durarak karıncalanan zihnim bile rahatsız etmiyordu beni. Titreyen bacaklarıma rağmen. 

Şaşkınlık dolu nidaların arasında "Ne?!" diyen Ulaş'ın o gür sesi ulaştı bana. Hemen ardından hareketlendiğini gösteren o ses duyuldu. "Ne diyorsun lan sen?!"

Göğsüm hızla inip kalkarken bu andan kaçamayacağını bile bile kapattığım gözlerimi araladım usulca. Fakat ardıma dönmeye cesaret edemedim. 

"Nasıl konuştuğunuza dikkat edin!" dedi polis zerre ödün vermeden. Tam o anda da "Oğlum..." diyen Bedi'nin pürüzlü sesi duyuldu. "Belli ki bir yanluş anlama olmiş. Ebru bu evun kizi..."

Yüreğime bir darbe daha indirerek benim bu evdeki varlığıma hitaben söyledi bunları. Niyeti aslında böyle bir şeyin mümkün olmadığını söylemekti. Benim de bu evden biri olduğumu göstermek, imkansızlığını dile getirmekti.

Fakat öyle olmadığını "Bir yanlış anlaşılma yok teyzecim..." diyen polis memurunun sözleri gösterdi. "Cinayete ait asli delil, yani cinayetin işlendiği silah şu an elimizde. Ortada bir ihbar, bir suç aleti var. Kimseyi durduk yerde zan altında bırakmıyoruz yani."    

NALEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin