Benimle yalnız kaldığı ilk anda hesap soracağını sanırken o bambaşka bir şey yaptı. Uzandı, tek seferde kendine çekti beni. Göğsüne sığmamı sağlarken yüreğini yüreğime geçirmek istercesine sıkıca sarıldı. Kanlı ellerim havada kalırken hasreti olduğu...
Yıldızımıza basmayı, bolca satır arası yorum atmayı da unutmayın olur mu? ❤️🔥
Hepinizi kocaman öpüyorum. Keyifli okumalar!
"Aslında insanı en çok acıtan şey, hayal kırıklıkları değil. Yaşanması mümkünken, yaşayamadığı mutluluklardır."
Dostoyevski
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
O ise geri çekilirken elleriyle yüzümü kavradı "Olmaz mı?" dedi dudakları kıvrılırken. "Yolun en sonunda, son bulduğum o yerde de olsam bir şey değişmeyecek. Çünkü olacak Mihre. Olduracağım..." Önce parmağını kalbimin olduğu yerin üstüne koydu. "Buraya nasıl yerleştiysem..." dedi yüzündeki tebessümle. Ardından da gözlerini ellerime indirerek bu sefer de yüzük parmağıma dokundu. "Buraya öyle yerleşeceğim. Bu da benim sana, kendimi yakmak pahasına verdiğim sözüm olsun."
🕊️🕊️
İçimde esrarlı bir yangın vardı. Yaralı olan ruhumu yakan, bedenimi tüketmeye yer arayan bir yangın. O yangın, Kadir'e bir nefeslik yakın olduğum her anda daha da harlanıyordu. Daha da sarmalıyordu etrafımı. Beni öyle bir kıvama getiriyordu ki dayanabilecek o gücü alıyordu elimden.
Şimdi ise uzun zamandır olmadığımız bir yakınlığın içerisindeyken nefesime değen nefesi, tenime değen teni ve yüreğimin en hassas yerine dokunan sözleriyle tam olarak o esrarlı yangının ortasındayım.
Yanıyordum. Yanıyordum, yanıyorduk.
"Kadir..."
Onun beni darmaduman eden sözlerine karşılık benim dudaklarımın arasından bir tek ismi çıkabildi. Beni yalnızca saniyelerle, üç beş kelimeyle öyle bir kıvama getirmişti ki zihnimde harfler yan yana bile gelemiyordu.
İki parmağı bir kez daha hemen yanağıma ulaşıp hafif hareketlerle yanağımda gezdiğinde kesik bir iç çekmekten alıkoyamadım kendimi. "Kadir yanma..." dedim gözlerim gayriihtiyari dudaklarına kayarken. "Yanacağın yerde bana bu sözü verme..."
Eğer Kadir'den olacaksam, ona ait o mührü parmağımda taşımasam da olurdu. Ben bundan geçmiştim zaten. Kızım babasına kavuşmuş, ben memleketime dönmüştüm. Tam karşısındaydım. Nefesini hissediyordum, varlığıyla avunuyordum. Daha fazlasını istemesem de olurdu.