Benimle yalnız kaldığı ilk anda hesap soracağını sanırken o bambaşka bir şey yaptı. Uzandı, tek seferde kendine çekti beni. Göğsüne sığmamı sağlarken yüreğini yüreğime geçirmek istercesine sıkıca sarıldı. Kanlı ellerim havada kalırken hasreti olduğu...
Herkese yeniden merhabalar Ben geldim bebişler, nasılsınız?
Hiç uzatmadan bölüme geçeceğim bebişler 🧡
Unutmayın, twitter üzerinden #nale etiketini kullanarak attığınız bütün tweetleri yanıtlayacak, basacağım🫶
Sınır: 1.3 k beğeni | 500 yorum
Sınırı olayını es geçtiğinizin farkındayım. Ama geçip bölüm niye gelmiyor diye kızmayın bana olur mu? Sizi çokça seviyorumm. Hepinize keyifli okumalar! 🧡
"Nerden başlıyorduk? İlk önce seviyor muyduk? Yoksa ilk önce güveniyor muyduk?''
Oğuz Atay
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Tamamlayamadım çünkü tam o anda bir silah sesi karıştı havaya. İkimizin de bakışlarını denk düşüren, yerinden hareketlendiren bir silah sesi. Üstelik ardını tamamlayan o ses ise Meva'ya aitti. Kızımıza aitti.
"Baba?!"
🕊️🕊️🕊️
Yazardan
Yeniden başlamak, bir yıkımın ardından geldiğinde tahmin edildiği kadar kolay olmuyordu. Gecenin bir vakti, bir anda üzerine çöken o umutsuzluk yok oluyordu belki ama hak etmediğin o azaptan kurtarmıyordu seni.
Kadir, sevdiği kadını kaybettiğini düşündüğü o yerde yeniden başlamanın bir daha mümkün olmayacağını sanardı. Deli gibi onu aradığı her günde yitip giden umutlarıydı ona bunu düşündüren. Ona bunu hissettiren.
Buna rağmen, onu bulma umuduyla bir bataklığa sürüklenmekten de geri durmamıştı. Oturmam dediği o masaya oturmuş, yapmam dediği ne varsa yapmıştı. Fakat günden güne çevresine doluşaların aksine bulamamıştı sevdiği kadını. Herkese önünü ilikleten o gücünün Mihre'yi bulmak için yeterli olmadığını gördüğü o yerde ise yeniden başlamak, artık imkansız bir hale gelmişti. En azından o zamanlar öyle sanıyordu.
Mihre ile Meva'yı ilk kez yan yana gördüğü o gece ise bir şey olmuştu. Nefesini kesen, olmadık ihtimalleri aklına doluşturan, onu yüreğinden eden bir şey olmuştu. Bu şey her neyse öyle bir şey hissettirmişti ki ona, o ana dek ki hasreti, eksikliği çifte katlamıştı. Fakat her şeye rağmen aklına gelen o ihtimallerin, o soruların yanıtını yakıştıramamıştı Mihre'ye. Yapmaz demiş, kendine kızmıştı hatta. Sonrası ise belki de tam bir hayal kırıklığıydı ama o gece, yeniden başladığı geceydi.
Öyle sanırdı. Ta ki kızının dudaklarının arasından 'baba' diyerek dökülen o kelimeyi duyana dek. Yani bu ana dek.