Benimle yalnız kaldığı ilk anda hesap soracağını sanırken o bambaşka bir şey yaptı. Uzandı, tek seferde kendine çekti beni. Göğsüne sığmamı sağlarken yüreğini yüreğime geçirmek istercesine sıkıca sarıldı. Kanlı ellerim havada kalırken hasreti olduğu...
Nasılsınız ballarım? Umarım çok çok çook iyisinizdir.🧡
Yine benim kendi içimde heyecanlandığım, yazarken kendi içimde ani tepkiler verdiğim bir bölüm oldu asdfhjsjsj Beğeneceğinizi umuyorum ancak öncesinde ufak bir sorum olacak.
Nale'yi kimler hangi şehirden okuyor?
Sohbet köşemiz sayıp yanıtladıysak bölüme geçebiliriz. Küçük yıldızımıza basıp satır arası yorumlar yapmayı unutmayın olur mu? Aynı şekilde benim için çokça önemli olduğunu da 🧡
Duyurular, alıntılar ve geri kalan her şeyyy için hesaplarımı buraya bırakıyorum.
Kocaman sevgilerle, keyifli okumalar!
İnstagram: msevdaas
Twitter: hikayecinsan / M. Sevda
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Kapına geldim. Ve ben, ben olmaktan vazgeçtim.
Sen yeter ki 'kim o' de. Kim olmamı istiyorsan, o olmaya geldim..."
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî
🕊🕊🕊
"Abi?!"
Aramızdaki o gergin sessizlik Emre'nin telaşlı bir sesle girişi son buldu. Hepimizin olduğu yerden doğrulmasına sebep olurken doğrudan Özgür'e baktı.
"Soykanlar..." dedi benim dikkat kesilmeme sebep olarak. "Baskın yapmışlar!"
Bir yağmur yağsın istiyordum. Öyle bir yağmur sokaklarıma yağsın ki ne kadar günahım varsa yıkayıp temizlesin. Arındırsın beni ruhumun kirinden. Ardından çıkacak olan gökkuşağının umudunu düşürsün yüreğime. Düşürsün ki ben ayakta kalabileyim. Yitirmeyeyim bacaklarımdaki son dermanı da.
Tam da bunu dileyebileceğim anların birindeyken Özgür duyduğu şeyle birlikte olduğu yerden doğrulup Emre'ye doğru bir iki adım attı. Kaşları aynı saniye çatılmış, mavileri derin bir keskinlik kazanmıştı.
Emre nefes nefese olan halinden kurtulmak istedi önce. Kendine verdiği birkaç saniyelik sürede durulmak isterken bizim nasıl bir merakın içinde olduğumuzu bilmiyordu sanki.
"Abi mekânların hepsine ayrı ayrı baskınlar yapmışlar. Faroz'daki yer altı hariç hepsi..." dedi bu durumun onu nasıl dehşete düşürdüğünü yansıtmaktan çekinmeyerek. "Hatta..."
