Benimle yalnız kaldığı ilk anda hesap soracağını sanırken o bambaşka bir şey yaptı. Uzandı, tek seferde kendine çekti beni. Göğsüne sığmamı sağlarken yüreğini yüreğime geçirmek istercesine sıkıca sarıldı. Kanlı ellerim havada kalırken hasreti olduğu...
Çok üzücü, çok da zor bir dönemden geçtik. Hatta geçmeye devam ediyoruz. Bu yüzden geçmiş olsun dediğimde geçer mi, az da olsa iyi gelir mi bilmiyorum ama başta depremden etkilenen herkes olmak üzere hepimize çok geçmiş olsun.
Allah bir daha da yaşatmasın 🧡
Umarım bölümü de beğenirsiniz. Az da olsa iyi gelir 🫶
Satır arası yorumlarınızı, beğenilerinizi takip ediyor olacağım. Çünkü çokça özledim ve sabırsızlanıyorum 🧡
Bu yüzden uzatmadan bölüm baş başa bırakayım sizi. Hepinize keyifli okumalar🧡
Sınır: 1.3 k beğeni | 500 yorum
Sınırı da unutmayalım olur mu? Sonra kızmamış, sormamış oluruz 😍
"Sen kendime doğru çevirdiğim bir bıçaksın!"
Franz Kafka
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Mihre..." dediği tam o anda açıklamasına kalmadan "Abla?" Diyen kardeşimin sesi doldurdu aramızı.
İşte bu, her şeyi değiştirdi. Değiştirirdi.
"Damla?!"
🕊️
Damla, bu hayatta her daim önceliğim oldu. Hikayenin daha en başında, bana her şeyi yaptıran o sebebim oldu. Yalnızca üniversite öğrencisi genç bir kızken bana içte içe anneliği tattırdı.
Damla benim için bir kardeşten çok daha ötesiydi.
Her daim üzerindeki o mahsun, anlayışlı hali ise onun adının geçtiği her şeyde iki kat dikkat etmeme sebep oluyordu. Çünkü ne benim gibi anne ve babasıyla bir çocukluk geçirmiş ne de Meva gibi ardında kocaman bir ailenin varlığını hissetmişti. Hep bir yalnızlık çökmüştü üzerine. Varlığıma, varlığımıza rağmen.
Belki de bu yüzden Aybike ile aralarında bambaşka bir bağ vardı. Çocukluğunun birçoğunu yetiştirme yurdunda geçirdiğinden olsa gerek Damla'nın anne ve babası söz konusu olduğunda ne hissettiğini çok iyi anlıyordu. Varlığımın yetmediğini düşündüğüm anlarda imdadıma yetişiyordu sanki.
Tüm bunların dışında anne kelimesinin Damla için az çok ne ifade ettiğini de biliyordum ancak baba kelimesi... Bundan pek emin değildim. Anneme olan kırgınlığını her seferinde dile getirişinin aksine babama dair hiçbir şey söylemeyişi, bu konuda bir fikrimin oluşuna engel oluyordu.
"Damla..."
Bir kez daha dudaklarımın arasından dökülen ismiyle birlikte olduğum ana döndüğümü hissettim. 'Duydu...' diye hatırlattım kendim. 'Damla her şeyi duydu!'