Herkese merhabalar 🫶
Çok zaman oldu, çok özledik biliyorum. Sizin zamanınızı alıp yeniden uzun uzun da açıklamayacağım ama Instagramdan takip edenler durumlardan az çok haberdardır. Maalesef buluşmamız bu güne dek uzadı. 🥹
Bundan sonrakiler adına en azından böyle olmayacağını umuyorum. Bu arada sizler nasılsınız bebişler? Nasıl gidiyor ? 🧡
Yani ben kendi adıma buraya gelmek için gün saydımmmm
Gerçi azıcık sitemliyim size. Okunma sayısına rağmen aktiflik öyle düştü ki bana yeni bölüm soranların sayısı bile daha fazla. Halbuki soranlar birer cümleyle bölüm adına bir şeyler yazsalar bile ben varlıklarını hissedeceğim. Dm üzerinde kalmamış olacak 💔
Neyse bu sefer öyle olmayacağını umuyorum ve canımızı sıkmıyorum daha fazla🧡
Hepinizi kocaman öpüyorum. Keyifli okumalar!
"Bir bekleyeni olmalı insanın. Sen kendinden vazgeçsen de senden vazgeçmeyen..."
Neşet Ertaş
"Mihre?" dedi tehlikeyi içinde barındıran bir ses tonuyla. "Bende seni bekliyordum. Hoş geldin..."Tehlikenin en büyüğü her daim yanı başımızda olurdu aslında. Görmezdik, görmezden gelirdik. Bir nefeslik mesafede oluşuna güvenirdik belki ama asıl yanlış o mesafeyle her sorunu çözebileceğimize inanmamızla yapardık. Çünkü bu güven duygusunun verdiği rehavetti asıl tehlikeli olan. İnsanı yanlışa, hataya sürükleyen...
Bunu bana en iyi Özgür göstermiş, bizzat o tanık etmişti. Dost sıfatından düşman sıfatına mükemmel bir hızla geçiş yaptığında bana bu bahsettiğimden çok daha fazlasını bırakmış, yanında olmakla yakınında olmanın aynı şey olmadığını göstermişti. Temkinliydim bu yüzden. Çıktığım bu yolda başıma gelebileceklerin farkındaydım. Ancak her ne gerekiyorsa yapacaktım. Bir şeyleri feda etmem gerekiyorsa edecek, görmezden gelmem geliyorsa gelecektim. Sonunun aydınlık olması, aydınlık olmasının ihtimali bile yeterdi.
Şimdi ise içimdeki tüm tedirginliğime rağmen dimdik duruşumun sebebi tam olarak buydu. Karşısında durduğum adamın küçük, kısık gözleri üzerimde gezerken titrek soluklarımı saklayışımın da öyle.
"Sağ olun..." dedim hoş geldin deyişine karşılık. Sesim bana bile yabancı geldi bir an. "Hoş buldum."
Gülümsedi ancak bu gülümseyiş her ne kadar samimi gibi gelse de içimi rahatlatmadı. Bu yüzden eliyle hemen ardımdaki kahverengi koltuğu göstererek "Otur lütfen, ayakta kaldın..." diye yönlendirdiğinde söylediğini sektirmedim. Bunu kısa süreliğine de olsa bakışlarından kaçmak adına bir fırsat olarak gördüm ve tam da gösterdiği yere oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NALE
General FictionBenimle yalnız kaldığı ilk anda hesap soracağını sanırken o bambaşka bir şey yaptı. Uzandı, tek seferde kendine çekti beni. Göğsüne sığmamı sağlarken yüreğini yüreğime geçirmek istercesine sıkıca sarıldı. Kanlı ellerim havada kalırken hasreti olduğu...