ALTINCI BÖLÜM: "Pişmanlık."

338 84 83
                                    

"Pişmanlık gece avaz avaz bağırır, insanlar uyanıp kendilerine baksınlar diye."

- Ermiş, Halil Cibran

ALTINCI BÖLÜM

NİSAN, 1992

O gece ve ondan sonraki iki gece, çığlık çığlığa uyanmıştı Leyla. Zihni, hatırladıklarıyla beraber karanlık bir köşede dizlerini kendince çekmiş oturmaktaydı. Gözlerini açmaya hali yoktu. Bir ışık görecek gibi olduğunda kısılmış gözlerini kollarıyla kapatıyordu. Yine öyle bir gecenin sabahıydı. Henüz gün yeni ağarmıştı. İnce saçları terden yüzüne yapışmış, nefes nefese kalmıştı. Eli boğazının üzerine gitti. Sanki biri uyurken boğazlamış gibi dokunduğu yerler acıyordu. Bir öksürük krizine girdiğinde, içeri giren hemşire ile iyice yatağa sindi. Hemşire, ilk bakışta karşısında kendini boğmaya çalışan bir hasta gördüğünden hemen koridordaki arkadaşına seslendi. Bir anda odaya hasta bakıcıyla hıçkırarak ağlama isteğine karşı koyamadı.

İkisi bir anda kendisine bir şeyler sormaya başlamıştı, Leyla o soruların arasından, "Kendini mi öldürmeye çalışıyordun?" sorusunu seçti. Hızla başını iki yana salladı.

"Hayır, hayır ben kendimi öldürmeye çalışmadım."

Söyledikleri yıllarını burada geçirmiş, çeşit çeşit hasta görmüş çalışanlar için yeterli değildi. Erkek olanın bir iğne hazırladığını gördüğünde, bir çırpıda ayağa kalktı, önüne çıkan kadını iterek kapıya koştu. Ancak kapıdan çıkan gürültü yüzünden yardıma gelen bir hasta bakıcı adam, Leyla'yı gövdesinden tutup yakaladı ve tekrar odanın içine çekti. Kadını yatağa yatırdığında üzerine abanan elleri, geri püskürtmenin, olacak olandan kaçmanın imkansız olduğunu bir kez daha acı bir şekilde fark etti. Vücudundan içeri yayılan o soğuk hissi algıladığında gözlerinden yastığa doğru bir damla yaş ağır ağır aktı.

Uyandığında bir süre kolunu kaldıracak hali bile olmamıştı. Yattığı yerden pencereye doğru bakarak işlerin hangi ara bu noktaya geldiğini yüzüncü kez düşünmeye koyuldu. Yarım saat sonra bedeni gevşemeye başladığında kapısının açılma sesini duydu. Başını o tarafa çevirdi. Gelen doktor İnci'ydi.

"Bugün nasılsın, Leyla?"

Nasıl olmasını istiyorlarsa öyleydi işte. Gözleri kanlanmış, yorgun gözüküyordu.

"Biraz midem bulanıyor."

İnci ihtiyatla başını sallarken, "İlaçların yan etkisi," dedi ve kadının yatağına iyice yaklaştı. "Boynuna bakabilir miyim?"

Leyla, doktoru bunu söyleyene kadar bu sabah uykudan nasıl uyandığını, boynundaki acıyı ve odasına bir hışımla giren insanları anımsayamamıştı. Kafasını yastıkta hafifçe yukarıya doğru çevirirken İnci, cevabını almıştı. Kadının boynundaki kızarıklık çok belirgin olmasa da hâlâ belli oluyordu.

İğnenin vermiş olduğu sersemlik Leyla'nın yüzünden okunuyordu. Derin bir nefes alırken kafasını düzeltti. "Dışarı çıkmak istiyorum."

İnci, omzunun üzerinden pencereye baktı. Hava oldukça güzeldi. "Benim de dışarıda görüşmelerim vardı. Beraber gidebiliriz eğer kendini iyi hissediyorsan."

"Bahçeye çıkarsam iyi hissederim," diye cevap verirken yatağından kalkmak için hareketlenmişti bile Leyla. İnci, Leyla'nın hırkasını üzerine geçirmesini izlemiş, ardından birlikte bahçeye gitmek üzere yan yana yürümeye başlamışlardı. Leyla, İnci'nin eşlik ettiği yol boyunca ona bir şeyler soracağını düşünmüştü fakat sessiz bir yolculuk olmuştu onlarınki.

ÇIKMAZ SOKAK | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin