YİRMİ DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: "On İkiye Çeyrek Kala."

214 37 76
                                    

Bu bölümün bir özelliği var. Çünkü bu bölüm, FİNALDEN BİR ÖNCEKİ BÖLÜM! (*Çığlıklar*) Bir sonraki bölüm her zaman olduğu gibi 1992'ye değil, daha ileriye gidiyoruz. Daha fazla bir şey demeyeyim. Keyifli okumalar dilerim.

 Keyifli okumalar dilerim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

YİRMİ DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

EKİM 1990

Leyla, mutfak dolabından derin bir tencere çıkarıp ocağa koyduktan sonra kesme tahtasında soğanları küçük küçük kesmeye koyuldu. Tahtanın yanında duran küçük defterinde açtığı sayfada sürekli üzerinde çalıştığı şarkının sözlerini tekrarlıyordu. Bu şarkıyı çok eskiden yazmaya başlamıştı. Sonra bir türlü devamını getiremeyince bırakmıştı ve bir süredir bununla ilgileniyordu. Bülent Bey'e gösterecek ve kaydını yapmak için harekete geçecekti. Onu bir süredir görmüyordu ama en son gördüğünde yeni bir şarkı yapmalarını istemişti adam. Diğerleri umurunda değildi, o üzerine düşeni kendince de olsa yapıyordu.

Soğanı çok da güzel olmayan bir şekilde keserken gözleri yanarak yaşarmaya başlamıştı. Bir eliyle gözünü silerken diğer yandan kestiği soğanları tencerenin içine attı.

"Geçen sefer soğanı az kavurmuştum ondan çok iyi olmadı bence," dedi yanındaki kadına kısa bir bakış atarken. Tahta kaşıkla şöyle bir karıştırırken sulanan burnunu içine çekti. "Soğanların insanı ağlatmasının sebebi zaten ağlama isteği olabilir mi sence?"

"Bilmem."

"Bence biliyorsun ama bana söylemiyorsun." Bundan emindi. Kaşığı bırakıp kesme tahtasının üzerine yıkadığı maydonozları aldı.

"Kimle konuşuyorsun diye bakmaya geldim ama-"

Ali'nin mutfağın girişinden gelen sesini duyduğunda irkildi ve keskin bıçak parmağını kesti. Sol elinin işaret parmağındaki kana bakarken sesi bile çıkmamıştı. Arkasını dönerek Ali Kemal'e baktığında o an adamın ilk gördüğü şey gözü yaşlı kadın ve kan olunca, "Ne yaptın sen?" diye sordu telaşla. Aklında hep aynı günün görüntüleri vardı. Hiçbir zaman da gitmeyecek bir görüntüydü. 1988 yazında onu su dolu banyoda kanlar içinde bulduğu o gün...

Leyla, bıçağı bırakıp peçetelerden birine uzanıp silerken adamın gözlerinin bileğinde olduğunu gördü.

"Sesini duyunca korktum, kesildi biraz." dedi parmağına peçeteyi iyice bastırırken. "Durur şimdi, bir şey yok."

Ali Kemal rahatlamış bir şekilde yanına yaklaşırken kadının kızarmış gözlerine ve sonra mutfak tezgahına baktı. "Ben sesler duyunca bakmak istedim. Ne yapıyorsun?"

"Sence ne yapıyorum? Yemek yapıyorum tabi ki." Leyla başıyla tezgahtaki patlıcanların bulunduğu kabı gösterdi. "Kuru patlıcan dolması. Annem çok güzel yapardı. Ben daha önce sana yapmıştım ama güzel olmamıştı ama sen hiçbir şey demeden bir tencere dolmayı yemiştin, hatırlıyor musun? Bak ama bu sefer neyde hata yaptığımı buldum, çok güzel olacak."

ÇIKMAZ SOKAK | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin